Somut olayda ödeme emrinin şikayetçi borçlulara 05.02.2008 tarihinde tebliğ edildiği, İİK'nun 168. maddesinde öngörülen yasal sürede itiraz edilmeksizin takibin kesinleştiği, borçluların ise 13.01.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasını talep ettikleri, mahkemece zamanaşımı yönünden yapılan incelemede borçluların bildirdiği 22/9/2008-25/03/2009 tarihleri arası ile sınırlı olmak üzere inceleme yapıldığı, takibin kesinleşmesinden itibaren şikayet tarihine kadar geçen süreler yönünden inceleme yapılmadan sonuca gidildiği görülmektedir. O halde, mahkemece, her iki borçlu açısından takibin kesinleştiği tarihten itibaren şikayet tarihine kadar geçen sürede altı aylık zamanaşımı süresinin geçip geçmediği belirlendikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
O halde; Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgulara göre, yukarıda sözü edilen 2013/46-57 sayılı icranın geri bırakılması kararının kesinleşmesinden sonra, karara karşı alacaklının 7 gün içinde genel mahkemelerde dava açıp açmadığının araştırılması alacaklı tarafından genel mahkemelerde İİK'nun 33/a-2. maddesi uyarınca açılan bir davanın olmaması halinde alacağın zamanaşımına uğradığı hususunun kesin hüküm teşkil edeceği ve icranın geri bırakılması kararının, takibin iptaline ilişkin sonuçları doğuracağı ve icra dosyasındaki mevcut hacizlerin kalkacağı, alacaklı tarafından açılmış böyle bir dava varsa sonucunun istihkak davasında bekletici mesele yapılacağı, dava sonuna kadar icra takibinin duracağı davanın kazanılması halinde duran icra takibine devam edileceği davanın kaybedilmesi halinde ise dosyadaki hacizlerin kalkacağının değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazı nedeniyle icranın geri bırakılması istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, İİK'nun 33,71, 89. maddeleri. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Somut olayda, şikayet eden madde 89 haciz ihbarnameleri safahatı uygulanmak suretiyle borç yedinde sayılan 3. kişi olup, bu tarihten itibaren kendisi için zamanaşımı süresi başlar....
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; genel zamanaşımı süresinin dolduğu, alacağın kanıtlanamadığı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, taraflar arasında varlığı ileri sürülen ödünç sözleşmesine dayalı alacağın tahsili istemine ilişkin olup davacı, delil olarak icra hakimliğince zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle icranın geri bırakılması kararı verilen takibe konu 22.12.2003 vade tarihli bonoya dayanmıştır. Ödünç sözleşmeleri bakımından zamanaşımı süresi, gerek 818 sayılı BK'nın 125. maddesi ve gerekse de 6098 sayılı TBK'nın 146. maddesi gereğince on yıl olup her iki yasa bakımından da alacaklının icra takibinde bulunması halinde zamanaşımının kesileceği belirtilmiştir. Bononun vade tarihi 22.12.2003 olup, davacı bu bono ile 05.01.2006 tarihinde icra takibi yapmıştır....
Takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayetinin kabulü halinde İİK'nun 71. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken aynı Kanun'un 33/a maddesi gereğince, "icranın geri bırakılmasına" karar verilmesi gerekirken, "takibin iptaline" hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Öte yandan, mülga 6762 sayılı TTK'nun 726. maddesinde, çek için düzenlenen zamanaşımı süresi 6 ay olup, asıl borçlu yönünden zamanaşımı dolmuş ise de borçlunun talebi icranın geri bırakılması olup, İİK’nun 71. maddesinin atfı ile İİK’nun 33/a maddesi uyarınca da takibin kesinleşmesinden sonra borcun zamanaşımına uğraması durumunda icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken mahkemece takibin iptal edilmesi de yerinde değildir. O halde, ilk derece mahkemesince, borcun zamanaşımına yönelik icra kefillerinin taleplerinin reddine, asıl borçlunun talebinin ise kabulü ile icranın asıl borçlu yönünden geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir." gerekçesiyle Mahkeme kararı bozulmuştur. B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacılar ..., ... ve ...'...
O halde, mahkemece, istemin kabulü ile İİK'nun 71/son maddesinin göndermesiyle aynı Kanun'un 33/a maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı alacaklı tarafından iki adet bonoya dayalı olarak 26/05/2009 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi yapılmış, davacı borçluya ödeme emri 08/06/2009 tarihinde tebliğ edilmiş, 23/06/2009, 03/05/2010 tarihlerinde haciz istenilmiş, bilahare dosya işlemsiz bırakılarak 10/03/2015 tarihinde yenilenmiştir. 03/05/2010 tarihinden 10/03/2015 tarihine kadar icra dosyasının işlemsiz bırakılması nedeniyle 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin zamanaşımı nedeni ile icranın geri bırakılmasına dair kararı yerinde olup, davalı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Dosya kapsamına, toplanan delillere, Ankara 6....
Somut olayda, ödeme emrinin borçluya 12/03/2013 tarihinde tebliğ edildiği ve takibin kesinleştiği, takibin kesinleşmesinden sonra 24/10/2013 tarihinde borçluya ait bulunan araçlar üzerine haciz konulmasına karar verildiği, 30/10/2013 tarihinde hacizlerin kaldırılmasının talep edildiği, bu tarihten sonra alacaklı tarafça 11/06/2019 tarihli yenileme tarihine kadar başka işlem yapılmadığı ve 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından, mahkemece zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verildiğinden diğer talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararda bir isabetsizlik görülmemiştir....
Davacı borçlu vekili istinaf dilekçesinde; takibin zaman aşımına uğradığını, asıl borçlunun vefat etmiş olması nedeniyle, kefil olan müvekkilinin borç ile ilgili sorumluluğunun sona erdiği yönündeki taleplerinin de reddedildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca, Uyuşmazlık, kira alacağının tahsilini teminen başlatılan ilamsız icra takibinde, borca itiraza ve takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ait zaman aşımına istinaden icranın geri bırakılması istemine ilişkindir. A- DAVACI TARAFIN TAKİBİN KESİNLEŞMESİNDEN SONRAKİ DÖNEME AİT ZAMAN AŞIMINA İSTİNADEN İCRANIN GERİ BIRAKILMASI İSTEMİ YÖNÜNDEN YAPILAN İNCELEMEDE; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 147/5. maddesi (818 sayılı BK.nun 126/4. maddesi) uyarınca kira alacaklarında zamanaşımı süresi 5 yıldır. Zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihte işlemeye başlar (TBK 149.md.-BK 128.md.)...