İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: Mahkemece; takibe dayanak senedin vade gününün 28/04/2017 tarihi olduğu, takip talebinin 28/07/2020 tarihinde yapıldığı, 25/03/2020 tarihli 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un Geçici 1. maddesinde, ''Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm sürelerin 13/3/2020 tarihinden 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur'' denildiği, bu sürelerin 29/04/2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 15/06/2020 tarihine kadar uzatıldığı, süreler durdurulduğundan zaman aşımı süresinin dolmasına 1 ay 15 gün kalmış olduğu, takibin 28/07/2020 tarihinde açılmış olduğu, takip tarihinde zaman aşımı süresinin henüz dolmadığı, borca itirazların yazılı delil ile ispatlanamadığı, icra mahkemeleri genel olarak icra ve iflas takibi sırasında doğan...
Davalı vekili temyiz dilekçesinde dava dilekçesinde dava konusu aidat alacağının ait olduğu dönemin belirtilmediğini bu hususu açıklayan dilekçenin alındığı celsede zaman aşımı def'inde bulunulup ayrıca cevap dilekçesinin zaman aşımı def'i yönünden ıslah edildiğini dolayısıyla ileri sürülmesinde usule aykırılık bulunmayan zaman aşımı def'inin nazara alınması gerektiğini savunmuş ve hükmün bozulmasını istemiştir. Dosya içeriğine göre; dava, dava konusu aidatın ait olduğu dönem belirtilmeden yetkisiz Ankara İş Mahkemesinde açılmış, davalı vekilinin yetkiye yönelik ilk itirazı da dikkate alınarak verilen yetkisizlik kararı üzerine dosya Denizli İş Mahkemesine gönderilmiştir....
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davalının borca itiraz dilekçesinde zaman aşımı itirazı olmadığından davada ileri sürmesinin hukuken mümkün olmadığını, itirazın iptali davasında davalının, Türk Ticaret Kanunu md.101'deki "cari hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrarlar" hukuki sebebini dayanak göstererek zaman aşımından bahsettiğini, davalının TTK md. 89- 101 arasında düzenlenen cari hesap sözleşmesine dayanarak TTK md.101 zaman aşımını itirazında bulunduğunu, cari hesap sözleşmesinin yazılı yapılması gerektiğini, ancak dosyaya sunulmuş cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davalının eser sözleşmesi sebepli bir zamanaşımı beyanı bulunmadığını, davalı tarafın TTK md. 101 gereği beyan ettiği zamanaşımının, bu davaya dahil olmadığını, bu sebeple, TTK md. 101 dışında Borçlar Kanunu/TBK'na göre eser sözleşmesi sebepli zamanaşımı kararı verilemeyeceğini, mahkemenin kendiliğinden ( davalının ileri sürmediği) "eser sözleşmesi" zamanaşımı sebebiyle davanın...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borca itirazın süresinde olmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini, öncelikle açılan davanın süresinde açılmadığını, İİK gereğince ödeme emrinin tebellüğ edilmesinden itibaren davanın 5 gün içinde açılması gerektiğini, borca itirazı süresinde olmayan davacının davayı şikayet olarak ikame ettiğini, ancak icra memur muamelesi şikayetinin de süresinde olmadığını, icra dosyasında borca itiraz talebi gönderildikten sonra 11/04/2021 tarihinde davacının borca itiraz talebinin reddine ilişkin karar verildiğini, ayrıca davacı her ne kadar dosya borcunu 01/04/2022 tarihinde öğrendiğini bildirmiş ise de icra dosyasında 16/11/2017 tarihli haciz tutanağında davacı borçlunun adresine hacze gidildiği ve borçlunun yapılan hacizde hazirun olarak bulunduğunun görüleceğini belirterek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İzmir 6....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava dilekçesini tekrarla, mahkemenin şikayet konusunda inceleme yapıp karar vermesi gerekirken eksik inceleme ile talebin sadece borca itiraz kısmını değerlendirerek karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, şikayetin kabulüne karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK 169. maddesi uyarınca borca itiraza ilişkindir. İİK'nın 168/5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde imzaya ve borca itirazın, yasal 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir....
Davalı vekilince zaman aşımı def'inde bulunulmuş ise de, davalı tarafça süresinde cevap dilekçesi sunulmadığından ve zaman aşımı def'iinde bulunulmadığından ve ayrıca taraflar arasındaki sözleşme tarihi, icra takip tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında davalı tarafın zaman aşımı def'iinin yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir. İİK'nın 67/1 maddesi uyarınca itirazın iptali davası, itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılacaktır. Bu süre hak düşürücü süre olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen dikkate alınması gerekmektedir....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taşıyıcı olan davalının sorumluluğuna dayalı işbu davada alacağın CMR'nun 32. maddesine göre bir yıllık zaman aşımına tabi olduğu, davalı tarafından yapılan taşımanın 27/07/2012 tarihinde boşaltma ile sona erdiği, dolayısıyla zaman aşımı süresinin 28/07/2012 tarihi itibariyle başladığı, davacının ise takibi 11/12/2013 tarihinde başlattığı dolayısıyla takip tarihi itibariyle alacağın zaman aşımına uğradığı, davacı sigortalısına halef olarak alacak talebinde bulunduğundan zaman aşımının sigortalı için başladığı tarihten itibaren hesaplanması gerektiği, olayda 3 yıllık zaman aşımının uygulanmasını gerektirici nitelikte taşıyıcının kasıt ya da ağır kusurunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle; davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir....
Bende göre borçlu olmadığı, borcun itfa edildiği veya mehil verildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı veya yetki itirazının sebepleri ile birlikte 5 gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Davanın konusu ödeme emrinin tebliğinden önceki zaman aşımı itirazıdır. Takip kesinleştikten sonra ki zaman aşımı iddiası değildir. Bu iddia borca itiraz niteliğinde olduğundan ödeme emrinin tebliğinden itibaren İİK 168/5' e göre 5 gün içinde ileri sürülmesi gerekirken yasal süre geçtikten sonra 24/09/2020 tarihinde dava açılmış olmakla mahkemece davanın süreden reddine karar verilmesi hukuken yerindedir. Tüm bu nedenlerle davacının istinaf talebinin HMK 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddinedairemizce oy birliği ile karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 25....
İcra dosyası içinde okunaklı sureti bulunan takibe konu bono incelendiğinde, bono da, borçlu imzasının yanına İst. yazılmış olduğundan keşide yerinin İstanbul olduğunun kabulü gerekeceğinden davacının yetkiye ilişkin itirazı yerinde değildir. Takibe konu bononun ödeme tarihi 31/12/2009 olup, alacaklı taraf takibe 24/05/2012 tarihinde üç yıllık zaman aşımı süresi dolmadan başladığından davacının takipten önceki zaman aşımı itirazı yerinde değildir. Alacaklı taraf takipten sonra zaman aşımını kesen işlemlerin üç yılı geçmeden yaptığından takipten sonra da zaman aşımı sözkonusu değildir. Alacaklı taraf takibe kambiyo senetlerinden olan bonoya dayanılarak başlamıştır. Bono, kayıtsız ve şartsız borç ikrarı içerir. Borcun olmadığı, ödendiği yada ertelendiği hususunda herhangi bir belge de sunulmadığından davacının davası yerinde görülmemiş, reddine karar vermek gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, Davacının davasının reddine karar verilmiştir....
ŞİKAYET İpotek borçlusu şikayet dilekçesinde; hesap kat ihtarnamesi ile icra emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, ihtarnameye yasal süre içerisinde itiraz edildiğinden hesap özetinin kesinleşmediğini ve bu nedenle alacağın yargılamayı gerektirdiğini, takip konusu ipoteğin limit ipoteği olması nedeniyle ilamlı takip yapılamayacağını ve aynı alacağa dayalı olarak daha önceden İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2018/24034 E. sayılı dosyasında başlatılan icra takibi derdest olduğundan iş bu ipotekli takibin mükerrer yapıldığını ileri sürerek takibin iptalini talep etmiştir. II. CEVAP Şikayet edilen alacaklı banka cevap dilekçesinde; tebligatların usulüne uygun olduğunu, İİK'nın 150/ı maddesi gereğince şikayetçi ipotek borçlusuna ihtarname gönderilmekle takibin usulüne uygun olduğunu, şikayetçinin ihtarnameye itiraz etmesinin icra emri gönderilmesine engel olmayıp borca itirazı da bulunmadığını ileri sürerek başvurunun reddini istemiştir. III....