Dava, davalı şirketin 28.07.2009 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkin olup, mahkemece denetçinin ibrasına ilişkin olarak alınan genel kurul kararının iptaline ilişkin talebin reddine, diğer istemlerin ise kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece, denetçinin ibrasına ilişkin olarak alınan kararın yönetim kurulu üyelerinin katılımı ile verilmiş olmasında yasaya aykırı bir durum olmadığı gerekçesiyle denetçinin ibrasına ilişkin olarak alınan kararın iptali istemi reddedilmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkememizin 15/03/2021 tarihli ..... esas - ...... karar sayılı kararında özetle; davalı kooperatifin 02/09/2007 tarihli olağanüstü genel kurul kararı esas alınarak Kooperatif yönetim kurulu kararı ile davacı dahil bazı kooperatif üyelerini ihracına karar verildiği, anılan genel kurul kararı mahkeme kararı ile iptal edilmiş olup mahkeme kararının da kesinleştiği, bu durumda yönetim kurulu kararının da haksız olduğu ve davalının ihracına ilişkin yönetim kurulu kararının iptali gerektiği anlaşılmakla davanın kabulüne, davalı ..... yönetim kurulunun davacı ...'ün ihracına ilişkin 25/10/2007 tarihli ve 62 sayılı kararının iptaline, davacının davalı kooperatife üyeliğinin devamına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Mahkememiz kararı davacı ...'...
iptali gerektiğini, gündemin 4.maddesinde alınan yönetim kurulu üyelerinin oy çokluğu ile ibrası kararının iptali gerektiğini, yönetim kurulu başkanı ...'...
kurulu kararında olumlu oy kullandıkları, sonradan kararın butlanını talep etmelerinin TMK 2'ye aykırı olduğu, davacı ... ile davacı şirketin ise 2010/5 sayılı yönetim kurulu kararının butlanını talep etmekte hukuki yararlarının bulunmadığı, iptali talep edilen 14.07.2013 tarihli Genel Kurul Toplantısı tarihi itibariyle pay sahibi olan ilk altı sıradaki davacıların, iptal talebinde bulunabilmesi için gerekli şartların mevcut olmadığı, genel kurul kararının alınmasında etkili olacak paya sahip olmadıkları, iptali talep edilen 22.12.2012, 14.05.2013 ve 05.07.2013 tarihli Olağan/Olağanüstü Genel Kurullarda alınan kararların hangi açıdan TTK'nin 447 (c) maddesine aykırılık teşkil ettiğinin somut olarak ortaya konulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir....
Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirket ana sözleşmesinin 7'nci maddesi değiştirilmek suretiyle yönetim kurulu üyesi sayısının en az dört kişi olacağının kararlaştırıldığı, bu tarihten sonra şirket ana sözleşmenin ilgili maddesinin değiştirildiğinin iddia ve ispat edilmediği, davaya konu genel kurul kararının, anasözleşme ile belirlenen sayıdan eksik bir şekilde yönetim kurulu üyesi seçimini içermesi nedeniyle iptali kabil kararlar arasında bulunduğu, 02.02.2011 tarihli genel kurulun 4'üncü maddesinde alınan kararın anasözleşmenin anılan maddesine aykırılık taşıdığı, asıl davada genel kurul kararının iptali gerekmişse de, uyuşmazlıkla ilgili uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 382'nci maddesi uyarınca, genel kurul kararının geri bıraktırılmasına dair bir karar verilmediği müddetçe iptal edilinceye kadar sonuçlarını doğuracağı, genel kurul toplantısında seçilen yönetim kurulu üyelerinin kendi aralarında toplanarak şirket genel kurul...
Zira TTK'nun 439.maddesinde azlığa genel kurulun red kararına karşı gerekli şartlar yerine getirilmişse özel denetçi atanması talebiyle mahkemeye başvurma hakkı getirilmiş olup, kararın reddi halinde iptali isteminde hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu sebeple bu maddenin iptali talebinin reddine karar verilmiştir. 20/01/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 3 no'lu genel kurul kararının iptali talebi yönünden; Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması TTK'nun 364.maddesinde düzenleme altına alınmış olup, yönetim kurulu üyeleri esas sözleşmeyle atanmış olsalar dahi, gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı bir sebebin varlığı halinde, genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilecektir. Davalı şirketin .....'...
Davalı kooperatif yetkilisi, genel kurulun iptali gerektiren bir durum bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; yönetim kurulunun ibra edilmemesinin doğrudan yönetim kurulunun düşmesi veya genel kurul kararlarının iptali sonucunu doğurmayacağı, bunun için 6762 sayılı TTK 'nın 341. maddesi uyarınca süresinde dava açılması gerektiği, davanın yönetim kurulunun ibra edilmediği 19.06.2011 tarihli genel kurul toplantısından sonra bir ay içerisinde açılmadığı, ibranın yapılmadığı genel kurulda yönetim kurulunun yeniden seçimine ilişkin bir karar alınmadığı, 27.05.2012 tarihli genel kurul toplantısında davacıların herhangi bir muhalefet şerhlerinin bulunmadığı, davacıların anasözleşmenin 38 ve 6762 sayılı TTK'nın 381. maddelerinde sayılan dava açma hakkı olan kimselerden olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir....
Buna göre ortada ihracı onaylayan bir genel kurul kararının bulunmasına ve davanın da genel kurul kararından önce açılmış olmasına göre, artık davanın yönetim kurulu kararının iptali davası olarak görülmesi mümkün olmadığından, davanın genel kurul kararının iptali davası olarak ele alınıp, yönetim kurulunun genel kurulda onaylanan ihraç kararının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve anasözleşme hükümlerine göre değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, genel kurul kararı gözden kaçırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. 2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....
ASIL DAVADA DAVA Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirketin ortağı, yönetim kurulu üyesi ve murahhas azası olmasının yanı sıra %24 pay sahibi bulunduğunu, yönetim kurulunun iki üyesinin, haber vermeden, 28/05/2014 tarihinde 2014/1 sayılı karar alarak genel kurul toplantısı yapılmasını kararlaştırdıklarını, herhangi bir yönetim kurulu kararı olmaksızın alınan genel kurulun 18/07/2014 tarihinde yapılması kararının, emredici düzenlemelere aykırılık taşıdığını, hiç çağrı yapılmadan gerçekleştirilen genel kurul toplantısı ve alınan kararların yok hükmünde olduğunu, TTK m.407 gereğince, “murahhas üyelerle en az bir yönetim kurulu üyesinin genel kurul toplantısında hazır bulunmaları şarttır” hükmü bulunduğunu iddia ederek 28/05/2014 tarihli yönetim kurulunun ve bu toplantıda alınan kararların, 27/06/2014 tarihli genel kurulun yapılamadığına ilişkin tutulan tutanakla alınan kararların ve sonuç olarak 18/07/2014 tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan...
söylenebileceği, davalının davacı pay sahibinin kendisinin de yönetim kurulu üyesi olduğu ve ücret aldığı dönemlere ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığını, dava açmadığını: ancak kendisi dışında pay sahipleri yönetim kurulu üyesi olup ücret aldığında dava açtığını ve bunun çelişkili davranış yasağına aykırılık teşkil edeceğini savunduğu, bir genel kurul kararının iptalinin ancak bir dava yoluyla ileri sürülebileceği, iptal davası ile genel kurulda alınan tüm kararların iptali talep edilebileceği gibi bir ya da birkaç kararın da iptali talep edilebileceği, bu anlamda her genel kurul kararının birbirinden bağımsız olduğu, davacının daha önceki yıllarda genel kurul kararlarına muhalif kalmamış olmasının dava konusu genel kurul kararı için sahip olduğu iptal davası açma hakkını ortadan kaldırmayacağı, nitekim dava konusu şirketin 2013 yılına ait genel kurul toplantısında yönetim kuruluna ödenecek ücretlere ilişkin aldığı kararın iptaline ilişkin yerel mahkemece verilen red kararının...