Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Birleşen 2017/831 E sayılı şirkete karşı açılmış müdür azli davasına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; limited şirketin müdürünün azli davalarında husumetin azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup ayrıca limited ortaklığa husumet düşmemektedir. Nitelik itibariyle husumet, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece de re'sen nazara alınması gerekli olduğundan husumet düşmeyen şirkete karşı açılmış müdür azli davasının pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Birleşen İzmir 4. ATM'nin 2018/250 Esas sayılı dosyası yönünden istinaf itirazlarının incelenmesinde; birleşen bu dava limited şirket ortağının diğer ortağın çıkarılması istemine açtığı davadır. 6102 sayılı TTK'nın 640. maddesinin 3. fıkrası gereğince haklı sebebe dayalı olarak ortağın şirketten çıkarılması için şirket dava açabilir....

    Birleşen dava yönünden yapılan değerlendirme sonucunda, toplanan deliller, alınan bilirkişi kurulu raporları dikkate alındığında; davalının özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği iddiasının ispat edilemediği, yöneticinin azli için gereken sebeplerin bulunmadığı kanaatine varılmakla, birleşen davanın reddine dair, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

      Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, yöneticinin azli, kayyım tayini istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2. 6102 sayılı Kanun'un 630 uncu maddesi. 3. Değerlendirme 1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....

        İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, esas davanın yöneticinin sorumluluğu nedeniyle tazminat, birleşen davanın ise, yönetici azli ve şirketin feshi istemine ilişkin olduğu, gelinen aşamada yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı, netice-i talebin tedbir yoluyla elde edilmesini sağlayacak mahiyette olması nedeniyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Bu ara karar, esas ve birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir....

          ın 29.12.1997 tarihinde dışarıdan yönetici olarak seçildiği, bu tarihten sonra 10.04.2001 tarihine kadar kat malikleri kurulunca toplantı yapılmadığı, yönetici seçilmediği, anataşınmazın yönetim planının 24.maddesine göre yöneticinin l yıl için seçileceği, eski yöneticinin yeniden seçilmesinin mümkün bulunduğunun açıklandığı, davalının 10.04.2001 günü vermiş olduğu dilekçesinde 29.12.1997 tarihinden bu yana sürdürdüğü apartman yöneticiliğinden 10.04.2001 tarihinden itibaren yöneticilik yaptığı dönem içerisindeki kişisel sorumluluğu üstlenerek istifa ettiğini bildirdiği anlaşılmaktadır. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 38.maddesine göre, yönetici kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur. Ana kural bu olmakla birlikte aynı yasanın 41.maddesinin birinci fıkrasında da; kat malikleri kurulunun, yöneticinin bu görevdeki tutumunu devamlı olarak denetleyeceği ve haklı bir sebebin çıkması halinde onu her zaman değiştirebileceği öngörülmektedir....

            Öte yandan kat malikinin veya kat malikleri kurulunun ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmaması, yöneticinin özel kanundan doğan temsil yetkisini ortadan kaldırmaz. Sonuç olarak denilebilir ki, yöneticinin temsil yetkisine giren işlerden dolayı üçüncü kişilerle yaptığı sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, aktif ve pasif dava (icra takibi) ehliyeti bulunmaktadır. Aksinin benimsenmesi durumunda ise, bu kez üçüncü kişilerin yönetici ile sözleşme yapmaktan kaçınacakları ve bundan kat maliklerinin zara görecekleri kuşkusuzdur. Öte yandan, 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 20. maddesi hükmüne göre kat maliklerinden her biri, kapıcı giderlerinden (ücret, sigorta pirimi, kıdem tazminatı vs.) yönetim planında veya kat malikleri kurulunca verilmiş bir kararda başka türlü bir hüküm bulunmadıkça diğer kat malikleri ile birlikte eşit olarak sorumludur....

              maddesinde yöneticinin görev ve yetkileri sıralanmıştır. Anılan yasa hükmüne göre, yöneticinin ana bina yahut ortak yerler veya bağımsız bölümlerle ilgili olarak üçüncü şahıslara karşı aktif husumet ehliyetleri yoktur. Ancak bu şekilde açılan bir davada, yöneticinin aynı apartmanda kat maliki bulunması halinde, çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesinden hareketle, ayıptan doğan zarardan yöneticinin apartmandaki payı oranında dava hakkının bulunduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut olayda, dava açan ... Apartman yöneticisi B... ile ... apartmanı B blok Yöneticiliği adına...'...

                Ayrıca kat malikinin veya Kat Malikleri Kurulunun ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmaması, yöneticinin özel kanundan doğan temsil yetkisini ortadan kaldırmaz. Sonuç olarak denilebilir ki, yöneticinin temsil yetkisine giren işlerden dolayı üçüncü kişilerle yaptığı sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, aktif ve pasif dava (icra takibi) ehliyeti bulunmaktadır. Aksinin benimsenmesi durumunda ise, bu kez üçüncü kişilerin yönetici ile sözleşme yapmaktan kaçınacakları ve bundan kat maliklerinin zarar görecekleri kuşkusuzdur. Öte yandan, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 20. maddesi hükmüne göre kat maliklerinden her biri, kapıcı giderlerinden (ücret, sigorta primi, kıdem tazminatı vs.) yönetim planında veya Kat Malikleri Kurulunca verilmiş bir kararda başka türlü bir hüküm bulunmadıkça diğer kat malikleri ile birlikte eşit olarak sorumludur....

                  Bakanlığı'nca çıkarılan ve 03.03.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Konut Kapıcıları Yönetmeliği'nin 3. maddesinde “işverenin” konutun maliki ve ortaklarını, “yöneticinin” işveren vekili olarak hareket eden kişiyi ifade edeceği, 4. maddesinde konut yöneticisinin İş Kanunu ve bu Yönetmelik hükümlerinin uygulamasında ve yargı uyuşmazlıklarında işverenin temsilcisi olduğu bildirilmiştir. Kat mülkiyeti kurulmamış ortak konutta ortakların anlaşarak yönetici şeklinde işveren vekili görevlendirmelerine kanunen bir engel yoksa da 634 sayılı Kanun'un 34. maddesi gereğince seçilen yöneticinin işveren vekili olarak yargı uyuşmazlıklarında işvereni temsil edebilmelerine karşın, işveren vekili sayılan böyle idari şekilde atanmış yöneticinin işvereni mahkemelerde temsil yetkisi yoktur....

                    Öte yandan, kat malikleri kurulunun ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmaması, yöneticinin özel kanundan doğan temsil yetkisini ortadan kaldırmaz. Sonuç olarak denilebilir ki, yöneticinin temsil yetkisine giren işlerden dolayı üçüncü kişilerle yaptığı sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklarda, aktif ve pasif dava (icra takibi) ehliyeti bulunmaktadır. Aksinin benimsenmesi durumunda ise, bu kez üçüncü kişilerin yönetici ile sözleşme yapmaktan kaçınacakları ve bundan kat maliklerinin zarar görecekleri kuşkusuzdur. Öte yandan, 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 20. maddesi hükmüne göre; kat maliklerinden her biri, kapıcı giderlerinden (ücret, sigorta pirimi, kıdem tazminatı v.s.) yönetim planında veya kat malikleri kurulunca verilmiş bir kararda başka türlü bir hüküm bulunmadıkça, diğer kat malikleri ile birlikte eşit olarak sorumludur....

                      UYAP Entegrasyonu