Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ne var ki, tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten, kayıt malikinin mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılması gerekir. Çünkü, TMK'nin 1024. maddesi uyarınca bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmişse bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin yolsuz olan bu tescile dayanma olanakları yoktur ve yasa ve uygulamadaki deyimiyle bağlayıcı olmayan bir hukuki işleme dayanan ve hukuki sebepten yoksun bulunan tesciller yolsuz tescil sayılacağından, hakkı zedelenen üçüncü kişinin iyiniyetli olmayan malike karşı doğrudan doğruya şahsi hakkına dayanması mümkündür....

    işbu davada konusu taşınmazın haczi caiz olmayan mal olması sebebiyle yolsuz tescil nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açmasının mümkün olmadığını, gerçekten de haczedilmezlik şikayeti, hacizden sonra 7 günlük şikayet süresine tabidir....

    HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL KANUN YOLU: TEMYİZ Dava, kullanım kadastrosu sonucunda Hazine adına tespit ve tescil edilen taşınmazın, kullanıcısı olan davalıya 6292 sayılı Yasa uyarınca kayden satışından sonra yolsuz tescile dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü ve 07.07.2020 tarih ve 2020/173 sayılı Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulu kararının 3. maddesinin B/b bendi uyarınca temyiz inceleme görevi Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'ne ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 27.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL KANUN YOLU: TEMYİZ Dava, 2/B niteliği ile tespit ve tescil edilen taşınmazın kullanıcısı olan davalıya 6292 sayılı Yasa uyarınca kayden satılmasından sonra yolsuz tescile dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, temyiz inceleme görevi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 23.01.2020 tarih ve 1 sayılı kararı ile kabul edilen Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü ve 07.07.2020 tarih ve 2020/173 sayılı Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulu kararının 3.maddesinin B/ğ bendi uyarınca temyiz inceleme görevi Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'ne ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.10.2020 gününde oybirliği ile karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 2510 sayılı İskan Kanunu uyarınca davalı adına tescil edilen daha sonra aynı Kanunun taşnmazı geri alma hakkı bulunduğu iddiasıyla açılan yolsuz tescile dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 13.01.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.02.2018 günlü ve 2018/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulunca kabul edilip 21.02.2018 tarihli ve 30339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 günü yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (1.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 16.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Belirtilen ilke, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddede "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile ./.. 2009/11156 - 12451 - 2 - dayanamaz" biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır Zira, satış vaadine konu taşınmazın vaat borçlusu tarafından tapuda bir başka kimseye satışı her zaman olanaklıdır....

            Ortada bir yolsuz tescil durumu olmadığı gibi, bir an için yolsuz tescilin varlığı kabul edilse bile, davalı TMK'nun 1023 ve 1024. maddelerindeki "iyiniyet koruması"ndan yararlanabilecek kişi konumundadır. Diğer yandan, davacı ...'nin kendi sattığı bir taşınmazı, sattığı tarihte de yürürlükte olan bir kanun hükümü uyarınca bedelsiz geriye almak istemesi; TMK'nun.2. maddesi anlamında tipik bir "hakkın kötüye kullanılması" davranışı niteliğindedir. Davacı ... Hazinesinin kıyıda kalan bölüm için belirlenecek bedelini ödemeden iptal tescile karar verilemez. Davacı ... ya kamulaştırma işlemine başvurmalı, ya da usul ekonomisi ilkesi uyarınca bu davada, tapu kaydı iptal edilen bölümün belirlenecek bedelini, iptal karşılığı davacıya ödenmek üzere depo etmeyi önermesi ve ancak bu bedel depo edildiği takdirde iptal/terkin kararı verilmesi gerekir. Aksi tutum mülkiyet hakkını koruyan TC....

              Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." düzenlemelerine yer verilmiştir....

                Dairesinin 07.12.2007 tarih ve 2007/5183 E.,2011/1862 K. sayılı kararı ile iptal edildiği gözetildiğinde, davalı adına yapılan tescilin yolsuz tescil durumuna düşüp düşmeyeceği noktasında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 12. Dava, yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 13. Hemen belirtmek gerekir ki; Türk hukuk sisteminde tapu kayıtlarının oluşumunda "illilik", diğer bir anlatımla "sebebe bağlılık" prensibi esas alınmıştır. 14. Ayni haklar tescil ile doğmakla beraber (TMK. m.705/1, 1021), tescilin ayni bir hüküm ve sonuç doğurabilmesi için geçerli bir hukuki sebebe dayanması gerekir. Bu bakımdan tescil illi bir hukuki muameledir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1015. maddesinin birinci fıkrasına göre tapu sicilinde tescil, terkin ve değişiklik gibi tasarruf işlemlerinin yapılabilmesi, istemde bulunanın, tasarruf yetkisini ve hukuki sebebi belgelemiş olmasına bağlıdır. 15....

                  Bu ilke, TMK m.1023'de “tapu kütüğündeki sicile iyiniyete dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” tamamlayıcı madde niteliğindeki m.1024'de ise “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” şeklinde yer almaktadır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulamasında alacağı temlik alan kimsenin, tapu ile mülkiyet hakkı kazanan kişiye karşı mülkiyetin kötüniyetle kazandığını ileri sürmesi kural olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle de sorunun Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir. Gerçekten kayıt malikinin, mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılması gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu