Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflarca Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca açılan boşanma davalarının birleştirilerek yapılan yargılaması sonucunda, ilk derece mahkemesince davacı-davalı erkeğin davasının reddine, davalı-davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine, çocuklar için tedbir, iştirak nafakası ile davalı-davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş, davalı-davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası isteminin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı-davalı erkek tarafından kusur tespiti, aleyhine hükmedilen tazminatlar, iştirak nafakası ve vekalet ücreti yönünden, davalı-davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakaları ile tazminatların miktarı, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talebi yönünden istinaf edilmiştir....
Mahkemece bozmaya uyularak verilen hükümde davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat ve yoksulluk nafakası ile ortak çocuklar yararına hükmolunan iştirak nafakalarının miktarları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, hakkaniyet kuralları, nafakaların niteliği, günün ekonomik koşulları ve çocukların ihtiyaçları nazara alındığında çoktur. Mahkemece verilen bu karar Yargıtay bozma ilamı ile ulaşılmak istenen amacı karşılamamaktadır. Mahkemece, davacı kadın ve velayetleri davacıya bırakılan ortak çocuklar yararına daha uygun miktarda maddi tazminat, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakalarına hükmolunması gerekirken, bu yön dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir....
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, tarafların gelir durumları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, davacı kadın lehine artırılan yoksulluk nafakası miktarında ve belirlenen yoksulluk nafakasının her yıl TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranında artırılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. İştirak nafakası yönünden yapılan değerlendirme sonucunda; Müşterek çocukların Sivas Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü bünyesinde bakım ve koruma tedbiri altında bulundukları anlaşılmakla davacının iştirak nafakası artırım talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yukarıda belirtilen sebeplerle karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davalı-davacı asil 20/01/2022 tarihli dilekçesi ile yerel mahkemece müşterek çocuk için aylık 300,00TL tedbir, aylık 500,00TL iştirak nafakası takdir edilmiş ise de müşterek çocuğa aylık 1.500TL tedbir-iştirak nafakası ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini belirtmiştir. Davacı-davalı kadın vekili 20/01/2022 tarihli dilekçesi ile davalı-davacı tarafın müşterek çocuk için 1.500TL tedbir-iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiğini, çocuk için aylık 1.500TL tedbir-iştirak nafakasına karar verilmesi durumunda müvekkili lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminata ilişkin istinaf başvurularından feragat ettiklerini, ayrıca müvekkili lehine yoksulluk nafakası taleplerinden ve yoksulluk nafakasının yetersiz olmasına ilişkin istinaf başvurularından da feragat ettiklerini belirterek bu şekilde karar verilmesini talep etmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davacı - davalı erkek tarafından kaldırılan yoksulluk nafakası hariç tutularak hükmün tamamı yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. GEREKÇE: Asıl erkek davası yoksulluk nafakası talebi, iştirak nafakası talebi, kadına ödenen yoksulluk nafakasının kaldırılması ve velayeti annede olan çocuk için ödenen iştirak nafakasının kaldırılmasına ilişkindir. Birleşen kadının davası ise, yoksulluk nafakasının arttırılması ve velayeti kendisinde olan çocuk için ödenen iştirak nafakasının arttırılmasına ilişkindir. Tarafların 2003 yılında evlendikleri, evlilikte 2006 ve 2011 doğumlu 2 çocukları bulunduğu, taraflarca açılıp İzmir 6....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2010/553 Esas sayılı dosyasıyla hüküm altına alınan tedbir nafakasının, boşanma hükmünün kesinleşmesi ile konusuz kaldığından davacının kendisi için ve müşterek çocuk için açtığı nafaka davasının reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; iştirak ve yoksulluk nafakası istemine ilişkindir. 1-Davacıya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; TMK'nın 175.maddesine göre; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan, mali gücü oranında, süresiz olarak nafaka isteyebilir. Bu bağlamda, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, boşanma hükmünün kesinleşmesi ve nafaka talep eden eşin, boşanmaya neden olan olaylarda, diğer eşe nazaran daha ağır kusurlu bulunmaması gerekir. Eşit kusur halinde, yoksulluk nafakasının diğer koşulları oluşmuş ise yoksulluk nafakası talep edilebilir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı kadın vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kusuru, tedbir-yoksulluk nafakası ve tedbir-iştirak nafakası miktarını, maddi-manevi tazminat miktarını istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Kusur açısından: Erkeğe verilen kusurların erkek tarafından istinaf edilmediği için kesinleştiği, erkeğin başkaca kusurunun ispatlanamadığı anlaşıldığından davacı kadın istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Kadın için verilen tedbir-yoksulluk nafakası açısından: Kadın lehine tedbir nafakası takdirinde hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın günün ekonomik şartlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete göre yerinde olduğu, hükmedilen tedbir nafakası miktarının da uygun olduğu anlaşıldığından davacı kadın vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayet ve Nafaka Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından ortak çocuk ... için takdir edilen nafaka miktarı, davacı için takdir edilen yoksulluk nafakası ve ortak çocuk Aybüke için takdir edilen iştirak nafakalarının arttırımı talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın dava dilekçesinde boşanma kararından sonra doğan Ayşegül'ün velayetinin düzenlenmesinin yanı sıra yoksulluk nafakası ve velayeti kendisinden bulunan ortak çocuk .... için daha evvel takdir edilen iştirak nafakasının da arttırılması talebinde bulunmuştur...
Açıklanan sebeplerle kadının düzenli bir işte çalışıp çalışmadığı hususunda dosya kapsamına göre çelişki mevcut olduğundan, mahkemece kadının düzenli bir işi ve gelirinin olup olmadığı, var ise gelirinin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı hususlarında araştırma yapılması (TMK m. 175) gerekirken, eksik inceleme ile yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası yönünden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
03.12.2015 tarihli ilk hükümde, tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına aylık 300'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 400 TL tedbir nafakası ve aylık 300 TL yoksulluk nafakası ile 15.000 TL maddi tazminata hükmedilmiş, kadının manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir....