(Ek cümle: 24/11/2016- 6763/41 md.) " uyarınca hüküm, kaldırılmasına karar verilen yıllık yoksulluk nafakası miktarı itibariyle kesin nitelikte olduğundan, davalı-davacı erkeğin açtığı nafakanın kaldırılması davasında verilen karar kesin olduğundan, davacı-davalının (kadının) yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının reddine yönelik istinaf dilekçesinin ve davalı-davacı (erkeğin) yoksulluk nafakasının kaldırılması davasındaki vekalet ücretine yönelik istinaf dilekçesinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Yoksulluk nafakası yönünden verilen bu karar usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. 2-Mahkemece, tefhim edilen kısa karar ve buna uygun yazılan gerekçeli kararın hüküm fıkrasında; ortak çocuk yararına 250 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği halde gerekçede ortak çocuk yararına 200 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilerek tedbir ve iştirak nafakası yönünden de gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Tedbir ve iştirak nafakası yönünden verilen bu karar usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04.06.2018 (Pzt.)...
DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı dava dilekçesiyle özetle: boşanmaya, müşterek çocuk Sude Gün'ün velayetinin dava sürecinde tedbiren dava sonunda tarafına verilmesini ve 250.000- TL maddi ve 100.000- TL manevi olmak üzere toplam 350.000- TL tazminat ile dava sonunda iştirak ve yoksulluk nafakasına dönüştürülmek üzere müşterek çocuk için 500- TL, kendisi için 1.000- TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, aylık 1.500- TL yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, davalının kendisine ve müşterek çocuğa yaklaşmasının önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması talep ve dava etmiştir....
Sayılı kararı ile anlaşmalı olarak boşandıkları, bu kararın 06.04.2019 tarihinde kesinleştiği, ortak çocuk Miran Asaf'ın boşanma kararının kesinleşmesinden sonra 16.05.2019 tarihinde doğduğu, velayetin askıda olduğu, mahkemece çocuğun yaşı ve babanın velayet talebinin olmaması dikkate alınarak velayet hakkının davacı anneye verildiği, anlaşmalı boşanma davasında tarafların karşılıklı olarak tedbir ve yoksulluk nafakası talebi olmadığını bildirdiklerinden kadının yoksulluk nafakası talebinin reddedildiği, ancak anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılan ve feri nitelikte bulunmayan yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesine rağmen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davalı erkeğin vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin yerinde olduğu, Ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m.4) dikkate alındığında hükmedilen 500,00 TL iştirak nafakası miktarının fazla olduğu...
da birilerinin etki ve yönlendirmesi sonucunda hakaret, küfür ve tehditlerde bulunduğunu, hakaret ve tehdit içeren mesajlar gönderdiğini, mesajların çocuk tarafından yazılmadığını düşünerek ve gerçeğin ortaya çıkması ve bu durumun çocuk üzerinden alışkanlık haline getirilmemesi amacı ile İstanbul Anadolu Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusu yapılarak İstanbul Anadolu 20....
Her ne kadar davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı müvekkilinin yoksulluk nafakası talebinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede; ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar, 6100 sayılı HMK'nun 341/2 maddesi gereğince, reddedilen yoksulluk nafakası miktarı yönünden kesin nitelikte olup, bu durumda, davacı vekilinin kesin nitelikteki bir karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşıldığından, 6100 sayılı HMK'nun 352/1- b maddesi gereğince, davacının istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Düzce 2....
Ön inceleme duruşmasında da talep ettiği nafakaları yoksulluk ve iştirak nafakası olduğunu açıklamıştır. Olayları açıklamak taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. Davacı-karşı davalı kadının kendisi için talep ettiği nafakanın, boşanma kararından sonra da devam etmesine yönelik talebi "yoksulluk nafakası" anlamındadır. Davacı-karşı davalı kadının kendisi için boşanma kararı sonrasında devam edecek şekilde talep etliği nafakayı iştirak nafakası olarak adlandırmış olmasının, kadının dilekçeler teatisi aşamasında usulünce yoksulluk nafakası isteğinin bulunmadığı şeklinde yorumlanması usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası isteğinin bulunduğu gözetilerek bu hususta olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamış olması bozmayı gerektirmiştir. 3- Davacı- karşı davalı kadının dava dilekçesinde yer alan 30.000 TL. manevi tazminat işleği hakkında hüküm kurulmamış olması da doğru bulunmamıştır....
BOŞANMATAZMİNATYOKSULLUK NAFAKASI 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 175 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 429 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki "boşanma,yoksulluk nafakası,maddi ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 5.Aile Mahkemesince karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına,yoksulluk nafakası talebinin eşit kusur nedeniyle reddine,manevi tazminat talebinin kişilik haklarına saldırı ispatlanamadığından reddine,500,00 YTL.maddi tazminatın Bedrettin K....'...
günün sosyal-ekonomik koşullarına ve müşterek çocukların artan ihtiyaçlarına göre nafakaların yetersiz kaldığını belirterek, yoksulluk nafakasının aylık 300 TL'ye, iştirak nafakalarının ise ayrı ayrı 400'er TL'ye çıkarılmasını talep ve dava etmiştir....
Değerlendirme Davacı kadın vekili dava dilekçesinde boşanma kararı ile davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve çocuklar için hükmedilen iştirak nafakalarının arttırılmasını istemiş ancak nafakalara yıllık artış yapılmasına ilişkin talebi olmamıştır. 6100 sayılı Kanun`un 26 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Mahkemece, davacı kadın tarafından yıllık artış yapılması talep edilmediği halde, talebi aşacak şekilde yoksulluk ve iştirak nafakalarına ileri ki yıllarda yıllık ÜFE oranında artış uygulamasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. V....