Ancak Uyap'tan alınan SGK dökümünün incelenmesinde, davalı-davacı eşin çalıştığı, en az asgari ücret düzeyinde gelirinin olduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmakla, davacı-davalının yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece Mahkemesinin yoksulluk nafakasına ilişkin 4 no’lu bendinin kaldırılarak, davalı-davacının yoksulluk nafakasına ilişkin isteminin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle ; 1- Davacı-davalının yoksulluk nafakası dışındaki istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı-davalının yoksulluk nafakasına yönelik istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-2 maddesi uyarınca KABULÜNE, Elazığ 1....
Dairemizin, 26/12/2019 tarih, 2018/2251 esas ve 2019/2230 karar sayılı ilamı ile: "davalı vekilinin kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise sair hususlara ilişkin istinaf taleplerinin esastan reddine" hükmedilmiştir. Dairemizin kararı, davacı kadın tarafından reddedilen yoksulluk nafakası, davalı erkek tarafından ise hükmün tamamı yönünden temyiz edilmiştir. Yapılan temyiz incelemesi neticesinde; Yargıtay 2....
Davacı-karşı davalı erkek vekili; erkeğin reddedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasına, kadının kabul edilen yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının arttırılması davasına yönelik olarak istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı-karşı davacı kadın vekili; erkeğin istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava; velayetin değiştirilmesi ve yoksulluk nafakasının kaldırılması, karşı dava ise; yoksulluk ve iştirak nafakalarının arttırılması istemlerine ilişkindir. Her ne kadar, davacı-karşı davalı vekili istinaf talebinin duruşmalı incelenmesini talep etmiş ise de; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 356. maddesinde istinaf incelemesinin aynı Yasanın 353. Maddesinde belirtilen haller dışında duruşmalı yapılacağı düzenlenmiştir....
Boşanma sırasında takdir edilen yoksulluk nafakası tutarı aylık 1.300 TL olup yapılan yargılama sonucunda yoksulluk nafakasının aylık 300 TL artırılarak aylık 1.600 TL'ye çıkarılmasına karar verildiği, mevcut durumda mahkemece takdir edilen nafaka artırımı (300x12=3.600 TL) ile iştirak nafakası davasının reddine ilişkin kararların HMK'nun 341/2. maddesinde belirtilen parasal sınırın altında ve kesin nitelikte olduğu, davalı davacı vekilinin verilen kesin nitelikteki bir karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşıldığından, HMK'nun 341/2.maddesi gereğince yoksulluk nafakasını artırılması ve iştirak nafakalarına ilişkin davalar yönünden istinaf dilekçesinin miktar itibariyle reddine karar verilmesi gerekmiş, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi yönünden davalı davacı tarafın 02/03/2023 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini beyan ettiği, mahkemece yoksulluk nafakasının kaldırılmasına yönelik davanın reddine karar verilmesi karşısında feragatin sonuca etkili olmadığı anlaşılmakla...
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacı için dava tarihinden başlamak kaydıyla aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla isteğin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakası talebine ilişkindir. TMK.nun 175.maddesi gereğince; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebilir. Yoksulluk nafakası boşanma davası içerisinde istenebileceği gibi, o dava devam ederken ya da sonuçlandıktan sonra ayrı bir dava ile de istenilebilir. Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, ihtiyaçları ve harcamaları dikkate alındığında, yasal düzenlemeler ve Yargıtay İçtihatları doğrultusunda davalı kadının maaş gelirinin bulunması, hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez. Bu durum yoksulluk nafakasının indirilmesi nedenidir. Bu nedenle davalı kadın hakkında yoksulluk nafakasının kaldırılması hakkaniyete uygun bulunmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi gereğince nafaka miktarının makul bir oranda indirilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yoksulluk nafakasının kaldırlması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir. 4- Davacı-karşı davalı kadın yararına aylık irat şeklinde yoksulluk nafakası takdir edilmiş, bu şekilde hükmedilen yoksulluk nafakası "iki yılla" sınırlandırılmıştır. Mahkeme sınırlandırmanın gerekçesi olarak da, "tarafların evlilik süresi, çocuklarının olmayışı bir daha birbirlerini görecek pozisyonlarının bulunmaması, kısa süren bu ikinci evlilik sebebiyle süresiz yoksulluk nafakasına karar vermenin Türk Medeni Kanunun 4. maddesine aykırı olacağı, 175. maddesinde "süresiz yoksulluk nafakası istenebileceğinin" belirtildiği ancak "istenir" hükmü bulunmadığı, arada çocukları olan uzun süreli evliliklerde bu hükmün uygulanması ve nafakanın süresiz olması mümkün görünmekte ise de boşandıktan sonra birbirlerini görmeyecek iki kişi arasında süresiz nafakaya karar verilmesinin adil olmayacağını" göstermiştir. Yasa, yoksulluk nafakasını belirli bir süreyle sınırlandırmamış, bu nafakanın "süresiz" olarak istenebileceğini öngörmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki asıl yoksulluk iştirak nafakasının kaldırılması ve karşı yoksulluk ve iştirak nafakasının arttırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne ve karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı-karşı davalı, boşanma ile birlikte davalı için aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına, iki müşterek çocuk için aylık 100,00'er TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, astım hastası olduğu için çalışamadığını, hastanede tedavi gördüğünü, müvekkilinin vesayet altına alındığını belirterek; yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılmasını, karşı davanın da reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Aile Mahkemesi'nde 31/11/2011 tarihli karar ile boşandıklarını, bu karar gereği davalıya yoksulluk nafakası ödemekte olduğunu, karar tarihinden sonra davalının asgari ücretten daha yüksek bir maaşla çalışmaya başlaması nedeniyle yoksulluk halinin ortadan kalktığını ileri sürerek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ve davalının işe başladığı tarihten mahkemenin karara bağlandığı tarihe kadar alınan yoksulluk nafakalarının tarafına iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kendisi için aldığı yoksulluk nafakası ile hayatını idame ettiremeyeceğini, çalışmak zorunda olduğunu, kirada oturduğunu, zor şartlarda geçindiğini, ayrıca davacının geçmişe dönük olarak ödemiş olduğu nafakaların iadesi talebinin kabulünün mümkün olmadığını, davalının işe başlamasının nafakayı resen kaldırmayacağını ve mahkeme kararının kurucu etki göstereceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir....
Her ne kadar mahkemece;davalının boşanmadan sonra işe girdiği,huzurevinde aylık asgari ücretin %30 fazlası maaş ile sigortalı çalıştığı,davacının ise bilgisayar tamir işi ile iştigal ettiği,maddi durumunun boşanmadan sonra kötüleştiği,borçları ödeyemediği,aradan geçen sürede tarafların maddi durumlarının birbirine denk hale geldiği ve davalının dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumuna göre yoksulluk şartının ortadan kalktığı gerekçe gösterilerek davalı lehine boşanma neticesinde hükmedilen aylık 250 TL'lik yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş ise de, davalının çalışmaya başladığı iş, her an için sona erdirilebilecek bir iş olup, sabit ve güvenceli bir iş değildir.Nitekim davalının söz konusu işte sigortalı olarak çalışmakta olduğu dosya kapsamına yansıyan belgeler ile sabittir. Geçici işlerde çalışmak ise yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmez....