Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece kesinleşmiş yoksulluk nafakası hakkında yeniden hüküm tesis edilmemesi gerekirken, bozma sonrası kesinleşen yoksulluk nafakası hakkında yeniden hüküm tesis edilerek, davacı kadın lehine 350 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesi doğru olmamış hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15.05.2019 (Çrş.)...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakası artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde aylık 1.250.00 TL yoksulluk nafakasının yetersiz olduğunu belirterek 10.000.00 TL ye yükseltilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

      Davacı, davalıdan 2010 yılının Kasım ayında boşandığını, boşanma davasında yoksulluk nafakası istediği halde talebi ile ilgili karar verilmediğini, temyiz süresi geçtikten sonra durumu fark ettiğini beyan ederek, aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasının hüküm altına alınmasını talep ve dava etmiştir.Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı halde duruşmalara gelmemiş, açılan davaya cevap vermemiştir.Mahkemece, davacı kadının boşanma davasında yoksulluk nafakası hakkında olumlu karar verilmediği halde hükmü temyiz etmeyerek kesinleştirdiğini, bu şekilde yoksulluk nafakası talebinden zımnen feragat ettiği gerekçesiyle davanın feragat nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacının davalı aleyhine boşanma davası açtığı bu davada eşinden aylık 600 TL yoksulluk nafakası da istediği, mahkemece tarafların boşanmalarına, boşanmada davalı kocanın kusurlu olduğu anlaşıldığından 8.000 TL maddi 4.000 TL manevi tazminatın davacı kocadan alınarak davacıya verilmesine...

        nafakası isteminin kısmen kabulü ile davacı kadın lehine aylık 200 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, Dairemizce bu yöne ilişkin davalı erkeğin temyiz talebinin reddi ile hükmün yoksulluk nafakası yönünden onanmasına karar verilmiştir....

          Türk Medeni Kanunu'nun 176. maddesi gereğince "Nafaka alacaklısının evlenme olmaksızın, fiilen evliymiş gibi yaşaması" yoksulluk nafakasının kaldırılması sebebidir. Ortada yoksulluk nafakasının kaldırılması koşulları varken yoksulluk nafakasına hükmetmek yasanın amacına uygun olamaz. Bu durumda davacı kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi koşulları oluşmamıştır. Bu sebeple mahkemenin davacı kadının ağır kusurlu olduğuna yönelik belirleme ve yoksulluk nafakasının reddi yönündeki gerekçesi yerinde değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonuç itibariyle doğru olan hükmün kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin ve yoksulluk nafakasının reddine ilişkin gerekçesinin açıklanan şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438/son)....

            Yine asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması yoksulluk nafakası bağlanmasına engel olmadığı belirtilmiştir.Bu durumda, davalı kadının aldığı maaş ile birlikte yoksulluk nafakası toplamının dava tarihi itibariyle ekonomik şartlara göre onu yoksulluktan kurtaracak düzeyde olmadığı sabittir. Ancak, davacının gelir durumu dikkate alındığında ve davalının devamlılığı belli olmayan bir işten asgari ücret alması ödenecek yoksulluk nafakasının miktarının tayininde etkisi olmalıdır. Mahkemece, yoksulluk nafakasından TMK.nun 4.maddesi gereğince bir miktar indirim yapılması gerekirken, tamamen kaldırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir....

              O halde davalı-karşı davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki; ilk incelemede bu yön gözden kaçtığından davalı-karşı davacının bu kısma ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulüne, dairemiz ilamının yoksulluk nafakasının bozulmasına ilişkin bölümünün kaldırılmasına hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle yoksulluk nafakası yönünden de onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....

                Davalı taraf hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakası miktarının yüksek olduğunu, birleşen dosyadaki yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin ve fazladan ödenen yoksulluk nafakasının iadesi talebinin reddinin de hatalı bildirerek kararı istinaf etmiştir....

                Önemle belirtilmelidir ki, asgari ücretle çalışılıyor olması, yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu değildir. Aldığı ücret kendisini yoksulluktan kurtarmayacak ve insanca yaşayıp geçinme olanağı sağlayamayacak düzeyde olan eş de, diğer koşulları varsa yoksulluk nafakası isteyebilir. O halde, yerel mahkemenin karşı davacı kadın lehine yoksulluk nafakası hükmedilmesi gerektiğine ilişkin direnme kararı yerindedir. Ne var ki, mahkemece hükmedilen yoksulluk nafakası miktarına yönelik diğer temyiz itirazları Özel Dairece incelenmemiştir. Dosyadaki tüm deliller incelenerek bu konuda bir karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir. S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, yoksulluk nafakası hükmedilmesi gerektiğine ilişkin direnme uygun olup, nafaka miktarına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.HUKUK DAİRESİNE gönderilmesine, 7.7.2010 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi....

                  Öyle ise mahkemece; anılan ilke ve esaslar gözetilerek “çoğun içinde azda bulunur” kuralı gereğince yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılması yerine davacının gelir ve malvarlığı durumu ile davalının önceki ve şimdiki gelir ve malvarlığı durumu nazara alınarak, davalının asgari ücret düzeyinde gelire sahip olmasının, onun yoksulluk durumunu ortadan kaldırmadığı bu haliyle yoksulluk nafakasının indirilmesine karar verilmesi de olanaklı iken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu