Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir.O halde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve takdir edildiği tarih ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayımladığı ÜFE (TEFE) artış oranı nazara alındığında mahkemece, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir.Ayrıca, 28.11.1958 tarih ve 15/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; nafakanın artırılması, kaldırılması veya nafakaya hükmedilmesine dair istemlerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekir. Somut olayda, nafakanın dava tarihinden itibaren tahsiline karar vermek gerekirken infazda güçlük yaratacak şekilde bu hususun eksik bırakılmış olması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

    Şöyle ki; mahkemece nafakanın takdir edildiği tarih ile dava tarihi arasındaki ÜFE oranları esas alınması gerekirken, sadece 2014 Yılı Temmuz ayı TÜİK ÜFE oranı olan 0,73, aylık ÜFE oranı esas alınmıştır. Alınan oran, Üretici Fiyat Endeksinin 2014 Yılı Temmuz Ayında aylık olarak % (yüzde) 0,73 oranında arttığını belirtir. Ayrıca bu oranın 300 ile çarpımı sonucu 302,09 TL olur, mahkemece 0,73 ile 300 TL nin çarpımı sonucu nafakanın 519 TL olduğu belirtilmiştir, ki bu hesaplama işlemi hatalıdır. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih ve dava tarihi arasındaki süre gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

      Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile istemin tümden reddi doğru görülmemiştir....

        Hal böyle olunca mahkemece, yoksulluk nafakasına karar verilen 2005 yılından artırım davasının açıldığı 2012 yılına kadar geçen süre ve yoksulluk nafakasının niteliği gözetilerek, nafakanın .....yayınladığı ...oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yüksek oranda nafaka artışına karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. .......

          Mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı yararına yüksek yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiş olup, bu konu bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacı için ödenen yoksulluk ve ortak çocuk için ödenen iştirak nafakalarının aylık 150.00 şer TL olduğunu, masraflar arttığından yetmediğini ileri sürerek; yoksulluk nafakasının aylık 500.00 TL'ye, iştirak nafakasının aylık 400.00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, cevap dilekçesi ile; davanın reddini istemiştir....

              Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir. …) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. .......................

                Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili, dava dilekçesinde; davacılardan ... ile davalının 1999 yılında boşandıklarını, ... 1.Aile Mahkemesinin 2006/88 E. ve 2006/252 K. sayılı ilamında ise davacı ... lehine 120 TL yoksulluk ve diğer davacı ... lehine ise 110 TL nafakaya hükmedildiğini, davacı ... lehine hükmedilen nafakanın 500 TL'ye davacı ... lehine hükmedilen nafakanın 400 TL'ye artırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir.Mahkemece davacı ...'nin gelir ve giderlerine göre yoksulluk halinin devam ettiği, davacı ...'...

                  Davalının yoksulluk nafakasının kısmen artırılması hükmüne dair istinaf başvurusunun kararın miktar yönünden kesin olması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. Davalının müşterek çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakasının kısmen artırılması kararına dair istinaf başvurusu yönünden, TMK.nun 182/3. 328 ve 176/4. maddeleri uyarınca müşterek çocuklar yararına artışı yapılan iştirak nafakasının tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumu, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları ile çocukların ihtiyacı gözetildiğinde ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, her bir çocuk yönünden 1.600,00- TL. yükseltilmesinde ve 2.000,00- TL. olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

                  Somut olayda; taraflar, 03.03.2009 tarihli kararla boşanmışlar ve davacı lehine 200 TL yoksulluk nafakası bağlanmıştır. Davacı ev hanımı olup, öncesinde ayda bir annesiyle birlikte yaklaşık 250 TL civarında dul ve yetim maaşı almakta iken, annenin de ölümü ile aldığı aylık 680 TL'ye çıkmış bulunmaktadır. Her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir. Davanın açıldığı tarihte davacının aldığı dul ve yetim maaşı, onu, yoksulluktan kurtaracak nitelikte değildir. Bu nedenle, nafakanın en azından ...'ın yerleşmiş uygulamasına göre, ...oranında artırılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece; davalının gelir durumu da gözetilerek, hakkaniyete uygun bir miktarda nafakanın artırılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu