O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun olmayıp bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, ....01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; taraflar 26.05.2011 tarihli ilamla boşanmışlar, boşanma ilamı 08.07.2011 günü kesinleşmiş, boşanma ilamıyla davacı lehine aylık 200,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, eldeki artırım davası 25.02.2013 tarihinde açılmıştır. Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, önceki nafaka tarihinden itibaren 2 yıl geçmiş olması, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı fazladır....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı kadın; 17.04.2008 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile hükmedilen aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının 1.500,00 TL’ye çıkarılmasını, davalı ise nafakanın artırılması davasının reddi ile davacının babası vefat ettiğinden yetim maaşı alabileceğini, çok sayıda taşınmaz miras kalmakla yoksulluğunun ortadan kalktığını iddia ederek; davalıya boşanma kararı ile hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; nafakanın arttırılması davasının kısmen kabulü ile, davacı kadının halen almakta olduğu 300.TL....
Davalının asgari ücret ile çalışıyor olması, nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır. O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kabul edilerek, nafakanın(çoğun içinde azı da vardır ilkesi gereğince) TMK'nın 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yoksulluk nafakasının tümden kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 19/02/2014 NUMARASI : 2013/489-2014/77 Taraflar arasındaki yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması-yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı (birleşen davada davalı) tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı 24.06.2013 tarihli dava dilekçesi ile; halen 500 TL olan yoksulluk nafakasının 500 TL artırılarak aylık 1000 TL'ye, müşterek çocuklar için halen ödenmekte olan 250'şer TL olan iştirak nafakalarının ise ayrı ayrı 250'şer TL artırılarak aylık 500'er TL ye çıkarılmasını ( toplam 2000 TL aylık nafaka) talep etmiştir....
O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranı nazara alınmak suretiyle, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktara hükmetmekten ibarettir.”gerekçeleri ile bozulmuş; mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle ... Aile Mahkemesi'nin 2010/487 esas 2010/1205 karar sayılı ilamı ile hükmedilen aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının 550,65 TL'ye çıkartılmasına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; yoksulluk nafakasının artırılması istemine ilişkindir. Somut olayda; yoksulluk nafakasının ÜFE verilerine göre hesaplandığı belirtilmiş ise de, hesaplama doğru yapılmamıştır. Zira; aradan geçen 6 yıl için ayrı ayrı ÜFE endeks oranı uygulanarak hesap yapılıp, çıkan rakamların toplanması gerekirken yalnızca 1 yıl için ÜFE uygulanmak suretiyle hesaplama yapılmıştır....
Davalı vekili, müvekkilinin almış olduğu nafaka miktarı yetmediği için çalışmaya başladığını, yoksulluk durumunun ortadan kalkmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanununun 176/3.maddesinde yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı, 176/4.maddesinde ise tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması yada azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/66 Esas ve 2010/52 Karar sayılı ilamı ile aylık 350,00 TL yoksulluk nafakasının 250 TL ye indirilmesine hükmedildiğini, aradan geçen zamanda yoksulluk nafakasının günün ekonomik koşullarına göre ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını, bu nedenle davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının aylık 600,00 TL 'ye çıkarılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde, talep edilen nafakaları ödeme gücünün olmadığını bu nedenle davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilerek, davacının gelirinin olmadığı, günün ekonomik koşullarında mevcut nafakanın yetersiz kaldığı gerekçesi ile davacı için aylık 250 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 500 TL'ye yükseltilmesine ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yoksulluk nafakasının artırılmasına ilişkindir....
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; tarafların boşandıklarını, müvekkili lehine 250 TL yoksulluk, müşterek çocuk.... için 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davacı için takdir edilen nafakanın 500 TL'ye, küçük için takdir edilen nafakanın 300 TL'ye yükseltilmesi, nafakaların her yıl belirli bir oranda arttırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı-karşı davacı cevap dilekçesi ile; davacının çalıştığını, yoksulluk nafakasına ihtiyacı olmadığını, müşterek çocuğun ihtiyaçlarının da bir buçuk yıllık zaman dilimi içinde değişkenlik göstermediğini, davacının davasının reddi ile, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, bu istem kabul edilmediği takdirde aylık 250 TL olan yoksulluk nafakasının 100 TL'ye indirilmek suretiyle azaltılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Somut olayda; Sapanca Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2017/16 E. - 2018/417 K. sayılı kararı ile davacı için aylık 400 TL yoksulluk nafakası takdir edilmiş, ilgili karar 14/01/2019 tarihinde kesinleşmiş, işbu dava ise 21/07/2020 tarihinde açılmış, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında önceki karardan sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ispat edilemediği, davacı kadına boşanmadan sonra 01/02/2019 tarihinde 663,08 TL ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın ÜFE oranında artırılması suretiyle, dengenin sağlanması gerekirken, yerel mahkemece yanılgılı değerlendirme ve yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, davacının bu yöne ilişkin istinaf talebinin kabulü ile,yerel mahkeme kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....