Somut davada; mahkemece aldırılan ilk raporda "İstanbul Jandarma Kriminal Laboratuvarının 17/03/2021 tarihli raporunda senetteki imzanın genel şekli ve işleklik derecesi, başlangıç hareketinin yapılışı ve diğer özellikler itibariyle davacı Fevzi Satır'ın eli ürünü olmasının kuvvetle muhtemel olduğunun bildirildiği, sonrasında borçlunun itirazı ile aldırılan Adli Tıp Kurumunun 30/09/2021 tarihli raporunda ise senetteki imzanın tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar ve diğer özellikleri ile kuvvetle muhtemel davacı Fevzi Satır'ın eli ürünü olduğu kanaati" belirtilmiş olup, toplanan delillere ve ispat yükü üzerinde olan davalı alacaklının yeniden bilirkişi raporu alınmasını talep etmemesine göre, mevcut bilirkişi raporlarında senetteki imzanın borçluya aidiyeti kesin olarak tespit edilemediğinden, imzanın davacının eli ürünü olmadığı kabul edilerek, imzaya itirazın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya uymayan bir yön bulunmadığından davalı alacaklının istinafında isabet...
Başsavcılığı'na şikayette bulunulduğunu, soruşturmanın devam ettiğini, ayrıca menfi tespit davası açıldığını, müvekkili şirketin böyle bir borcu bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizce yapılan değerlendirmede; Dava, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte yetkiye, imzaya ve borca itiraz davası olup, davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece ihbar olunanlar gerekçeli karar başlığında gösterilmiş ise de, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte imzaya ve borca itiraz davalarında yasal hasım takibin alacaklısı olup, davanın ihbar edilmesi mümkün olmadığından gerekçeli kararda ihbar olunanlar olarak yer alan Salih Aydın ve Abdullah Yıldırır karar başlığından çıkarılmıştır. Davacı vekilinin yüzüne karşı verilen Kayseri 1....
İcra Müdürlüğü'nün 2019/32357 esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibinde, yapılan takipte İstanbul icra dairelerinin yetkili olmadığını, Bursa icra dairelerinin yetkili olduğunu, takibe konu çekteki yazı ve imzaların hiçbirisinin müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürerek, yetki itirazının kabulüne, Bursa icra dairelerinin yetkili olduğuna, imzaya ve borca itiraz davasının kabulüne, takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Bursa icra müdürlüklerinin yetkili olduğu iddiasının yerinde olmadığını, davacının imzaya itirazı dayanaksız olup, yapılacak imza incelemesi sonrasında imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılacağını, davacı tarafın borca itirazının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/709 Esas, 2021/144 Karar sayılı dosyasında verilen davanın kabulü kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilen ve heyetçe incelenen dosyada; İSTEM : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin ikametgahı Malatya olup taraflar tacir olmadığından yetki sözleşmesi geçerli olmaması sebebiyle İzmir İcra Dairesinin yetkisiz olduğunu, Malatya İcra Dairesinin yetkili bulunduğunu, kaldı ki bonodaki imzanın müvekkili tarafından atılmadığını, senedin sahte düzenlendiğini, düzenleme tarihi ile vade tarihlerinin uyuşmadığını, tarafların çok uzun yıllardır görüşmediklerini, herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek, yetkiye, imzaya, borca ve ferilerine itiraz ederek takibin iptali ile tazminata ve para cezasına karar verilmesini istemiştir....
İcra Dairesi'nin 2018/12322 esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte yetkili yerin Mudanya İcra Daireleri olduğunu, takip dayanağı Akbank Bursa Şubesine ait 80.000,00- TL bedelli çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu çeke ilişkin borcun tamamına, işlemiş faizine, çek tazminatına, dosya harçlarına, doğmuş ve doğacak olan masraflarına, icra vekalet ücretleri yönünden takibe itirazları bulunduğunu ifade ve özetle; yetkiye, imzaya, borcun miktarına ve fer'ilerine yaptıkları itirazların kabulü ile takibin iptaline, davalı alacaklının %20'den az olmamak üzere tazminata ve alacağın %10'u oranında para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
O halde Mahkemece Çaycuma İcra Müdürlükleri yetkili olduğundan davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü imzaya itirazı hakkında inceleme yapılması bir karar verilmesi gerektiğinden HMK'nın 353/(1)-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili tarafından, müvekkili şirkete ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, davanın süresinde açıldığı, imzaya itirazın incelenmediği, verilen kararın hatalı olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte takip borçlusu tarafından açılan yetkiye, imzaya ve borca itiraz talebine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması ve Tahliye İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında tahliye taahhüdüne dayalı olarak tahliye istekli olarak başlatılan takibe, davalının itirazı üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Hükme esas alınan ve takibe dayanak yapılan 15.9.2008 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı 15.10.2008 düzenleme ve 15.10.2010 tahliye tarihli tahliye taahhütnamesine dayanarak ... 2....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kambiyo senedine dayalı ilamsız takipte yetkiye ve imzaya itiraz istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2. İİK md. 50, HMK md. 6 3. Değerlendirme 1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı alacaklı şirket vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....