Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Görüldüğü üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de yetki sözleşmelerine ilişkin olup yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Yetki sözleşmesine ilişkin olarak yapılan bu düzenlemede tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişiler yetki sözleşmesi yapmak açısından birbirinden ayırdedilmiştir. Tacirler veya kamu tüzel kişileri kendi aralarındaki hukuki ilişkilerde hukuken eşit konumda sayılabilirler. Buna karşılık tacirler veya kamu tüzel kişileri, gerçek kişiye göre daha güçlü konumda bulunmaktadır. Daha zayıf konumda olan kişilerin daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkması nedeniyle kanun koyucu böyle bir düzenlemeye gitmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, yeni düzenlemeye bakıldığında, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmemiştir....

    Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." "(3)Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir." "(4)Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir." C. Değerlendirme Dosya kapsamında, kesin yetki kuralı bulunmayan davada davalı tarafından yetki itirazında bulunulmadığı ve dava tarihinde davacının yerleşim yerinin Saruhanlı/Manisa olduğu anlaşıldığına göre davanın ilk olarak açılan yer mahkemesi olan Saruhanlı Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi sıfatıyla) Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. III....

      Aile Mahkemesinin 03.10.2022 Tarihli ve 2022/589 Esas, 2022/530 Karar Sayılı Kararı Evlenmenin butlanı davalarında yetki ve yargılama usulü bakımından boşanmaya ilişkin hükümlerin uygulanacağı, boşanma davalarında yetkinin kesin yetki olmadığı ve yetki itirazı davalı tarafca ileri sürülmedikçe mahkeme tarafından re'sen yetkisizlik kararı verilemeyeceği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. II. GEREKÇE A. Uyuşmazlık Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 145 inci ve devamı maddelerinde yer alan evlenmenin butlanına ilişkindir. B. İlgili Hukuk 1....

        HUMK.nun 23. maddesinin kabul ettiği sisteme göre yetkili mahkeme açıkça gösterilmemiş terditli gösterilmiş olmakla geçerli yetki itirazından sözedilemez. O halde davalının yetki itirazının reddiyle işin esasına girilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir. 2-Kabule görede; Yetkisiz mahkemede açılan davada yetki itirazında bulunmayan davalılar için mahkemenin yetkisi kesinleşir. Bu nedenle mahkemenin yetki itirazında bulunanların itirazlarını inceleyip onların davasının ayrılmasına ve yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi yetki itirazında bulunmayanlara karşı davaya devam etmesi gerekir. Dosya içeriğinden davalı ...'in yetki itirazı bulunmadığı gözetilerek onun yönünden dosyanın tefriki ile işin esastan incelenmesi gerekirken onun yönünden de yetkisizlik kararı verilmesi isabetli görülmemiştir....

          Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Mahkemece re'sen yetkisizlik kararı verilebilecek haller, dava şartı olan, kesin yetki halleridir. HMK'nin 18. maddesi kesin yetkinin olduğu hallerde tarafların yetki sözleşmesi yapamayacaklarını açıkça düzenlemiştir. Bu nedenle yetki sözleşmesi kesin yetkinin olduğu hallerde yapılamaz. Yetki sözleşmesinin yapılmış olması da re’sen yetkisizlik kararı verilebilecek hallerden değildir. Somut olayda, kesin yetki durumunun söz konusu olmaması ve davalının cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmaması nedeni ile davanın ilk açıldığı yerdeki Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu anlaşıldığından, adı geçen mahkemece yetkisizlik kararı verilemeyeceği kanaatine varılmakla; mahkememizin karşı yetkisizliğine ve Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğuna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

            Sözleşmenin konusunun ticari iş olması, gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir. Somut olayda;..... Şti.. lehine gerçek kişi ... tarafından düzenlenmiş takip dayanağı bonoda, Kurtalan Mahkemelerinin yetkisinin kararlaştırıldığı, alacaklı tarafından yetki sözleşmesine istinaden icra takibine Kurtalan İcra Dairesinde başlandığı, alacaklının temyiz dilekçesinde borçlu tarafın tacir olduğunu, yetki anlaşmasının geçerli olduğunu iddia ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, borçlunun 6102 sayılı ...’nun .... maddesi anlamında tacir olup olmadığının yöntemine uygun şekilde araştırılarak, tarafların varsa gösterecekleri deliller toplanarak, oluşacak sonuca göre yetki sözleşmesinin geçerli olup olmadığının tesbiti ve buna göre yetki itirazının karara bağlanması gerekirken, evrak üzerinde yapılan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

              Takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi olacaktır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin ve icra dairelerinin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkeme ve icra dairelerinin de yetkisinin devam etmesini istiyor ise, diğer bir anlatımla, münhasır olmayan yetki sözleşmesi yapmak istiyorlarsa, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir....

                Bu yetki kuralı kesin olmadığından, HMK'nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde "Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı"nı "ilk itiraz" olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; "ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez." hükmünü içermektedir....

                  Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılır. " Anılan yasa hükmünde düzenlenen yetki kuralı kesin yetki olmayıp münhasır yetki kuralı niteliğindedir. Dolayısıyla süresinde yetki itirazında bulunulmadıkça mahkemece re'sen gözetilemez. Bu açıklamalar karşısında somut olaya baktığımızda, davacı şirket ile davalı ... arasında düzenlenen sözleşmede... Mahkemelerinin yetkili kılındığına dair yetki şartı bulunmakta olup davalı ... süresinde yetki itirazını ileri sürmüştür. Bu nedenle anılan davalı yönünden yetkisizlik kararı verilmesinde isabetsizlik yoksa da davacı ile davalı ... arasında düzenlenen sözleşmede... Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yetki şartı yer almaktadır. Ne var ki davalı ...'nin 6100 sayılı HMK'nun 19. maddesi uyarınca süresinde yetki itirazı bulunmamaktadır. Davalı ... bakımından münhasır yetki kuralı gözetildiğinde ......

                    Bundan başka, taraflar kira sözleşmesine koyacakları bir yetki şartı ve ayrı bir yetki sözleşmesi (bkz. m. 17) ile başka bir yer mahkemesinin yetkili olduğunu kararlaştırabilirler. Ancak, dikkat edilmesi gereken husus 6100 sayılı Kanun ile getirilen bu yeni düzenlemede yetki sözleşmesinin sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapılabilecek olmasıdır. Zira, 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununda yetki sözleşmesinin kimler arasında yapılacağı belirtilmediği için yetkinin kamu düzenine ilişkin olmadığı hallerde taraflar istedikleri mahkemeyi yetki sözleşmesi ile yetkili kılabilmektedirler. Davacının, davalı ile aralarında kira sözleşmesi düzenlendiği, "..." adresinde bulunan taşınmaza ait üç aylık kira bedelini ödemediği, kira bedelinin tahsili ile davalının taşınmazdan tahliyesi istemi ile dava açtığı anlaşılmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu