Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; somut olayda, işkoluna itiraz davalarının, yetki tespiti talebinden önce açılmış olması nedeniyle; bu davaların sonucu beklenip, işyerinin ait olduğu işkolu kesinleşmeden yetki tespiti yapılmasının hatalı olduğunu savunmuştur. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, bakanlığın 6356 sayılı Kanun uyarınca toplu iş sözleşmesi için olumlu yetki tespitine itiraz istemine ilişkindir. Yargılama konusu uyuşmazlık; yetki tespiti başvurusundan önce açılan işkolu tespitine itiraz davasının sonucunun beklenmeden; bakanlığın yetki tespitinde bulunmasının yerinde olup olmadığı ve buna istinaden açılan yetki tespit davası açısından; işkolu tespitine itiraz davasının bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır....

"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki ihtiyati hacze itiraz talebinin incelenmesi sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde ihtiyati hacze itiraz edenler vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - İhtiyati haciz isteyen vekili, bonoya dayalı olarak ihtiyati haciz isteminde bulunmuş, talep uygun görülerek mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili, mahkemenin yetkisiz olduğunu, bononun teminat olarak verildiğini, tanzim tarihi sonradan eklenen bononun kambiyo senedi vasfını yitirdiğini belirterek ihtiyati haczin kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, bonoda bulunan yetki kaydı nedeniyle yetki itirazının, İİK.nun 265.maddesi kapsamında olmadığından diğer itirazların reddine karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz edenler vekili kararı temyiz etmiştir....

    Asliye Hukuk Mahkemesi, "... icra takibi yetkisiz bir icra dairesinde yapılmış olup da, borçlu ödeme emrine itiraz ederken ayrıca yetki itirazında bulunmamışsa, bununla icra dairesinin ve İcra Mahkemesinin yetkisini kabul etmiş sayılır ise de bunun İtirazın İptali davasının görüleceği mahkemenin yetkisine bir etkisi yoktur. Yani bu halde, alacaklı aslında yetkisiz olan İcra Dairesi'nin bulunduğu yer mahkemesinde itirazın iptali davası açamaz; açarsa borçlu, mahkemenin yetkisine itiraz edebileceği..." gerekçesiyle yetkisizlik kararı vermiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. ... (...) 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ise "...davalının icra takibinde yetki itirazında bulunmayıp ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde yetkiye itiraz ettikleri, böylelikle icra dairesinin yetkisini zımnen kabul ettikleri, İİK'nın 50. madddesi uyarınca itirazın iptali davasını görmeye yetkili mahkemenin icra takibinin yapıldığı ... 2....

      Davalı süresi içerisinde sunduğu cevap dikçesinde mahkemenin yetkisine itiraz etmiş ancak icra takibinde yetki itirazında bulunmamıştır. Borçlu icra takibinde yetki itirazında bulunmamış ve yalnızca borca itiraz etmiş olsa bile, alacaklının açtığı itirazın iptali davasında yetki itirazını ileri sürebilir. Yargıtay 20. HD'nin 2019/5391 Esas 2019/7167 Karar sayılı kararında ifade edildiği üzere "...Davalı borçlu, icra takibine itirazı sırasında yetki itirazında bulunmayarak ... İcra Dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılmakta ise de; bu husus, itirazın iptali davasının görüleceği genel mahkemenin yetkisini de kabul ettiği anlamına gelmez. İcra dairesinin yetkisine itiraz etmeyen davalı borçlunun, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz etmeye hakkı bulunmaktadır."...

        Mahkemece, mahkemenin yetkisine yapılan itiraz kabul edilerek yetkisizlik kararı verilmişse de dava dilekçesi davalıya 24.08.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi 10.09.2015 tarihinde iki haftalık cevap süresi geçtikten sonra verilmiştir. Bu nedenle cevap süresi geçtikten sonra yapılan yetki itirazının HMK 19/2 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine de itiraz etmiş olması nedeniyle öncelikle icra dairesinin yetkisinin incelenerek karar verilmesinin düşünülmemesi yerinde değildir. Mahkemece davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazın TBK 89.maddesi uyarınca para alacağının götürülecek borçlardan olması nedeniyle taraf delilleri toplanarak yerinde olup olmadığına karar verilerek, yetki itirazının yerinde olmadığı anlaşıldığı takdirde ise yetki itirazı reddedilerek işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekir....

          İcra Müdürlüklerinin yetkisine itirazda bulunduğu, bununla birlikte borca ve borcun ferilerine de itiraz ettiği, mahkemece, borçlunun yetki itirazı hakkında bir karar verilmeksizin, doğrudan esasa ilişkin itiraz hakkında hüküm kurulduğu görülmektedir. İİK'nun 50/2. maddesinde; ''Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur'' hükmüne yer verilmiştir....

            Hukuk Mahkemesi ise, uyuşmazlığın HMK.nda düzenlenen genel yetki kuralı uyarınca çözümleneceği gerekçesiyle yetkisizlik yönünde hüküm vermiştir. Somut olayda uyuşmazlık, 3.kişinin İİK'nin 96 vd. maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir. Basit yargılama usulüne göre yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında yasaca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden yetki itirazı ancak cevap dilekçesinde (HMK m.19/2) ileri sürülmesi gerekir. Kesin yetki kuralı bulunmadığı durumlarda, hakim doğrudan yetkisizlik kararı veremez. Eldeki dava HMK'nin yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır. HMK'de mahcuz mala ilişkin istihkak davaları ile ilgili usul ve esaslar belirlenmemiştir. Ancak halen yürürlükte olan İİK 50.maddesi ise yetki konusunu düzenlerken HUMK'ye atıf yaparak kıyas yoluyla tatbik olunacağını öngörmüştür. Dava ve haciz tarihinde yürürlükte bulunan HMK'nin yetkiyi düzenleyen 5 ila 19. maddeleri arasında eldeki dava ile ilgili kesin yetki kuralı öngörülmemiştir....

              Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar....

              Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar....

                Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır(HGK’nın 28.03.2001 gün ve 2001/19- 267 E., 2001/311 K.; 20.03.2002 gün ve 2002/13- 241 E., 2002/208 K.; 25.04.2018 gün ve 2017/19- 902 E., 2018/973 K.). Ancak mahkemece icra dairesinin yetkisine vaki itiraz hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiş ve yetki itirazının usulüne uygun olup olmadığı denetlenmemiştir. Bununla birlikte icra takibine itiraz edilirken yetkiye de itiraz edilmiş, fakat yetkili icra dairesi gösterilmemiş olması nedeniyle icra dairesinin yetkisine itiraz usulüne uygun olmayıp, yerinde değildir. Bunun yanı sıra Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. İİK'nun 50 nci maddesi, icra dairelerinin yetkisini düzenlemiştir. İtirazın iptali davası için İİK'nda özel bir yetki kuralı öngörülmemiştir....

                UYAP Entegrasyonu