İİK'nun 168/4-5. maddesi gereğince, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde, imzaya ve borca itirazın yasal 5 günlük süre içerisinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 03.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal 5 günlük süreden sonra 24.11.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, başvurusunda usulsüz tebligat şikayetinde de bulunmasına rağmen mahkemece bu hususların gözardı edilip imzaya itirazın esastan incelenerek sonuca gidildiği görülmektedir. Mahkemece öncelikle usulsüz tebligat şikayeti yönünden inceleme yapılmalıdır....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İİK 169/a maddesinin açık olduğunu, yetki itirazlarının yerel mahkemece duruşma açılarak incelenmesi gerektiğini, dosya üzerinden karar verilemeyeceğini beyanla, istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın yerel mahkemeye iadesine karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :Dava, İİK'nın 169. Maddesi gereğince yetkiye ve borca, İİK 170. Maddesi gereğince imzaya itiraza ilişkindir. İzmir 8. İcra Müdürlüğünün 2019/14373 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde takip alacaklısı davalı vekilince davacı borçlu ile dava dışı borçlu Aysel Altaş aleyhine 95.000,00 TL asıl alacağın tahsili talebi ile kambiyo senetlerine mahsus takip yapıldığı, davacıya ödeme emrinin Çiğli adresinde 14/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır....
İcra İflas Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca icra dairelerinin işlemlerine yönelik şikayet ve itirazları bu dairenin bağlı bulunduğu İcra Mahkemesi incelemekle yetkilidir. Bu yetki kuralı kamu düzenine yönelik olup, kesin niteliktedir. Somut olayda, Sarayköy İcra Müdürlüğünde başlatılan ilamsız icra takibine karşı borçlu, İcra Dairesinin yetkisine, borca ve imzaya itiraz etmiştir. İİK.nun 4. maddesine göre her İcra Mahkemesi kendisine bağlı icra ve iflas dairelerinin muamelelerine yönelik itiraz ve şikayetleri incelemekle yetkili olduğundan uyuşmazlığın Sarayköy İcra Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Sarayköy İcra Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 11.9.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Saray (Tekirdağ) İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 16/02/2015 NUMARASI : 2013/26-2015/18 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından, çeke dayalı olarak borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takipte; borçlu şirket vekilinin yetkiye, imzaya ve borca itiraz ettiği, mahkemece; dosyanın iki kez takipsiz bırakılması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Borçlu vekilinin, katılmadığı 16/02/2015 tarihli celseden önce UYAP vasıtası ile mazeret dilekçesi gönderdiği, ancak mazeretin mahkemece değerlendirilmediği görülmüştür....
O halde, İlk Derece mahkemesince, HMK.nun 297/2.maddesi gözeltilmek suretiyle borçlunun borca, faize ve ferilerine yönelik itirazları incelenerek oluşacak sonuca göre infazı mümkün ve anlaşılabilir nitelikte tüm taleplerle ilgili olarak tek tek karar verilmesi gerekirken, bu hususlarda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden sadece icra dairesinin yetkisine ve imzaya itirazın incelenmesi suretiyle sonuca gidilmesi ve borçlunun ileri sürdüğü istinaf sebepleri içerisinde “ ...diğer taleplerimiz göz ardı edilerek...” ifadesi mevcut olduğu halde istinaf kanun yolu başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince dar değerlendirilmesi isabetsizdir....
Bu sebeple tarafların arasındaki yetki sözleşmesinin geçersiz olduğu anlaşıldığından yetki itirazının reddine, tüm dosya kapsamına ve özellikle denetime elverişli yeterli ve kanaat verici bilirkişi raporuna göre; alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, borçlunun imza itirazında bulunduğu, imza incelemesi sonunda imzanın davacıya ait olduğu anlaşıldığından imza itirazının reddine, takip durdurulduğundan davacının tazminata mahkumiyetine karar vermek gerektiği, davacı tarafından borcun ödendiğine ilişkin 169/a Maddesindeki belgelerle ispatlayamadığından ve dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların dar yetkili icra mahkemesince incelenmesi mümkün olmadığı” gerekçesi ile ;“1- Davacının yetkiye itirazının REDDİNE, 2- Davacının imzaya itirazının REDDİNE, 3- Davacının borca itirazının REDDİNE, 4- Takip çıkışının %20'si oranında inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5- Takip çıkışının %10'u oranında olan...
Somut olayda, alacaklı, borçlu hakkında enerji verimliliği hizmet sözleşmesine dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatmış olup, borçlu ise süresi içerisinde icra dairesinde takip dayanağı sözleşmeye, sözleşmedeki imzaya dair esas hakkındaki itirazları ile birlikte yetki itirazında bulunmuş ve yetkili icra dairesinin borçlu şirket merkezinin bulunduğu Konya icra müdürlüğü olduğunu ileri sürmüştür. Alacaklının İcra Mahkemesine başvurarak borca ve yetkiye yönelik itirazın kaldırılmasını istediği, mahkemece yetki itirazının kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Takip dayanağı sözleşme borçlu tarafından kabul edilmediğine göre ispat yükü kendisinde olan alacaklının, yetkiye yönelik itirazın haksızlığını İİK'nun 68/1. maddesinde yazılı belgelerle ispatlayamaması nedeniyle, yetki itirazının kaldırılması talebinin reddi yerine kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/02/2023 NUMARASI : 2022/937 ESAS - 2023/159 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz)|Yetki İtirazı KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü. İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili aleyhine İstanbul Anadolu 16. icra müdürlüğünün 2022/21215 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra müdürlüğünün yetkili olmadığını Afyonkarahisar icra dairesinin yetkili olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğünün yetkisine imzaya ve borca itirazda bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından davanın süreden reddine karar verilmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın süre yönünden reddi gerektiğini, borçlu birden fazla ise icra takibinin borçlulardan birisinin yerleşim yeri icra dairesinde başlatılabileceğini, davacı borçlu ve üç diğer borçlunun yerleşim yerinin Bakırköy olduğunu, kambiyo senedini düzenlemiş olan müteveffa borçlunun yerleşim yeri Beylikdüzü olsa da kendisinin vefat etmiş olması sebebiyle borç ve icra takibi kendisinin mirasçılarına yöneltildiğini ve takip borçlusu mirasçılardan T1 yerleşim yeri adresi olan Bakırköy'de yani yetkili icra müdürlüğünde açıldığını, davacının borca ve imzaya itirazı tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu, müteveffa borçlu Abdullah Hakan Göl tarafından verilen senede istinaden yapılan takipte, borçlunun imzaya ve çelişir şekilde borca yaptığı itirazının maddi ve hukuki bir temeli olmadığını savunarak davanın reddine ve imzaya ve borca itiraz nedeniyle lehlerine icra inkar tazminatına ayrı ayrı hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Takibe konu bononun keşide yerinin İstanbul olduğunu, takibin İstanbul da başlatıldığını ve yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Müdürlüğü'nün olduğunu, davacının yetki itirazlarının reddi gerektiğini, takibe konu senedin ön yüzünde davacı borçlunun imzasının bulunduğunu ve bu nedenle keşidecinin avali konumunda olduğunu, TTK. Md 702 gereğince keşideci şirket gibi yetki sözleşmesine bağlı olduğunu, yerel mahkemece eksik inceleme yapıldığını, davaya konu protokol ve ödeme aracı olarak bononun usul ve yasaya uygun olarak düzenlendiğini, borçlular tarafından imzalandığını, usulüne uygun olarak düzenlenen bononun kambiyo vasfının da haiz olduğunu, davacı tarafça imzaya ilişkin iddialarını ispatlayamadığını ve davanın reddi gerektiğini ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur....