İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden vekili,sözleşmedeki yetki hükümlerine hem de genel yetki kurallarına aykırı olarak, yetkisiz mahkemede ihtiyati haciz kararı verildiğini, müvekkilinin gerçek kişi kefil olduğunu, yetki sözleşmesinin kendisini bağlamadığını, müvekkili hakkında kat ihtarnamesi tanzim ve tebliğ edilmediğini,geçerli bir kefalet ilişkisinin kurulup kurulmadığının incelenmediğini, alacaklı banka tarafından İstanbul Arabuluculuk Bürosu'na başvurulduğunu, yetki itirazlarının kabul edilerek Ankara Arabuluculuk Bürosu'nun yetkili olduğuna karar verildiğini, alacaklı bankanın merkezinin İstanbul değil Ankara olduğunu, icra takibine konu kredinin Üsküdar Zeynep Kamil Şubesi'nce verildiğini İstanbul Anadolu Adliyelerinin yetki alanında olduğunu, müvekkili ile diğer dosya borçlularının da İstanbul'da ikamet etmediğini, ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Vekilin özel yetki verilmedikçe yapamayacağı iş ve işlemlerin belirlendiği Hukuk Muhakemeleri Kanununun 74. maddesinde, davadan veya kanun yollarından feragat sayılmış olup, borca itirazdan vazgeçme yasada açıkça sayılmamıştır. Bunun yanı sıra, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2016/9638E- 2017/1526K sayılı kararında belirtildiği üzere, takibe itirazdan vazgeçme vekilin özel yetki istemeyen olağan yetkilerindendir. (Bakınız, Yargıtay 12....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/10/2021 NUMARASI : 2021/123 ESAS- 2021/770 KARAR DAVA KONUSU : YETKİ VE BORCA İTİRAZ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlular vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 36. İcra Müdürlüğünün 2021/4711 E....
Davalı borçlu vekili icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili bankanın adresinin ... olup Adana Mahkemelerinin yetkili olmadığını belirterek yetki itirazında bulunmuştur. Mahkemece yetkili mahkemenin davalı bankanın merkezinin bulunduğu, yer mahkemesi olan ... Mahkemeleri olduğundan mahkemenin yetkisizliğine dosyanın ... Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı aleyhindeki icra takibinde hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz etmiştir. Açılan davada da mahkemenin yetkisine itiraz edilmiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip bir karar verilmesi gerekirken mahkemenin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi isabetli olmadığı gibi, HUMK’ nun 17.madde hükmü dikkate alınmadan yetkisizlik kararı verilmesi de doğru değildir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : İcra dosyasının incelenmesinde; davalı -alacaklının davacı-borçlular hakkında 30/04/2015 tanzim 24/04/2019 vade tarihli 4.000.000,00 TL bedelli senetten kaynaklanan 1.687.401,00 TL asıl alacak ve 38.061,00 TL işlemiş gecikme cezasına dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yaptığı, çıkarılan örnek 10 nolu ödeme emrinin davacılara 25/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davanın da 29/07/2019 tarihinde yasal süresinde açıldığı anlaşılmıştır Davacı taraf dilekçesinde ödeme emrine itirazı ile birlikte yetki, borca ve imzaya itiraz etmiş olup, mahkemece ödeme emrine yönelik itiraz kabul edilerek ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir....
Mahkememizde yapılan incelemede; davalılar ..., ... ve ... tarafından icra dairesine sunulan borca itiraz dilekçesinde iş bu davalıların yalnızca icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ederek yetkili icra dairesini gösterdikleri anlaşılmakla, sadece icra dairesinin yetkisine itiraz edip, borca itiraz etmedikleri tespit edilmekle İİK 50/2 maddesi uyarınca alacaklının talebi ile icra hukuk mahkemesinde yetki itirazının kaldırılması talep edilmesi gerektiğinden, icra davası yetkisine yönelik itirazın icra hukuk mahkemesince incelenmesine ilişkin düzenlemesi dikkate alınarak dava dilekçesinin HMK 114/1-c ve HMK 115/2 maddeleri gereğince görev yönünden reddine, dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi İcra Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine şeklinde aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir....
Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; para borcunun alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceğini, huzurdaki davanın para borcuna ilişkin alacağın tahsili olduğundan müvekkilinin yerleşim yeri mahkemelerinin yetkili olup takibin Ankara'da açılmasının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalının yetki itirazında bulunmasına rağmen borca itirazlarını saklı tutarak 7 gün içerisinde borca ilişkin herhangi bir itirazda bulunmadığını, bu nedenle borcu ve akdi ilişkiyi kabul etmiş sayılacağını ve takibin kesinleşeceğini, akdi ilişkinin kabul edilmediği gerekçesinin yerinde olmadığını, itiraz hakkının süreye tabi olup, saklı tutulmasının mümkün olmadığını, süresi içerisinde itirazda bulunulmaması nedeniyle davanın kabulü gerektiğini belirterek, mahkeme kararının iptali ile davanın kabulüne, davalının yetki itirazının kaldırılmasına, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir....
Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında akdedilmiş olması, kamu düzenini veya kesin yetki halini ihlal eden bir durumun bulunmaması gerekir. Davamızda her iki tarafın da tacir olduğu, kamu düzenini veya kesin yetki halini ihlal eden bir halin olmadığı dikkate alındığında, 01/06/2021 tarihli Ürün Satış Sözleşmesinin 8.maddesindeki yetki şartının geçerli ve uygulanabilir olduğu kanaatine varılmıştır. Bunun yanı sıra davalı tarafından uzatılmış esasa cevap süresi içerisinde yetki sözleşmesinin varlığından bahisle mahkememizin yetkisine itiraz edildiği, yetki itirazının da süresinde ve geçerli olduğu değerlendirilmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı T3 vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyalarında yapılan tebligatların usulüne uygun olması nedeniyle her iki takip dosyasında da yapılan itirazın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, usulsüz tebligat iddiasının soyut kaldığını, ispattan yoksun olduğunu, 10 ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresinde yetkiye itiraz edilmediğini, ayrıca borca da itiraz edildiğini, kambiyo hukukuna ilişkin borca itirazda İİK'nın 168. maddesi kapsamında belge ile itiraz edilebileceğini, bu belgeye ne deliller kısmında, ne de dava dilekçesinin ekinde yer verilmediğini, borca itirazın da hukuka aykırı olduğunu, gönderilen balıkların bozuk olduğu iddiasına ilişkin müvekkillerine gönderilen bir ihtarname, ihbarname veya açılmış bir dava da bulunmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Dava konusu senede davacı tarafından borca itiraz edilmek suretiyle icra takibine itiraz davası açtığı, davacının temsil ettiği şirket adına kaşe ve imzasının bulunduğu, senet üzerindeki ikinci imzanın aval hükümleri gereğince şahsın sorumluluğunu doğurduğu, davacının faize itiraz yönünden yapılan incelemede faiz hesap kaleminin tek olması sebebiyle usul ekonomisi açısından mahkememizce yapılan hesaplamada istenen faiz miktarından daha fazla çıkması sebebiyle itirazın yerinde görülmediği, davacının yetki itirazı yönünden incelemede her iki tarafın da tacir olduğu, tacirler arası yapılan yetki anlaşmasının geçerli olması sebebiyle yetki itirazının yerinde görülmediği, senede dayanan takibin ödendiğine dair davacı tarafından İİK 68.maddesinde belirtilen belgelerden herhangi birinin dosyaya sunulmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davanın REDDİNE" karar verilmiştir....