KARAR Alacaklı vekili, borçlu aleyhine İznik Asliye (Aile) Mahkemesi’nin 11/03/2014 tarihli ve 10 nolu ara kararına dayanılarak başlatılan ilamsız takipte, borçlunun daha önce aynı ara kararına dayanılarak başlatılan ilamlı icra takibinin harç ödenmeksizin ilamsız takibe dönüştürülemeyeceği, HMK.nun 6. maddesi gereğince, borçlunun ikametgahı icra dairesinin yetkili olması nedeniyle yetki itirazında bulunması üzerine, İcra Müdürlüğü’nün takibin İİK.nun 66. maddesi uyarınca tamamen durdurulmasına karar verildiğini borçlunun yetki itirazı ile esasa ilişkin itirazının kaldırılmasına, alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme’ce borçlunun yetkiye ve borca itirazının kaldırılmasına, takibin devamına, asıl alacağın % 20'si olan, 180,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Taraflar arasında yapılan alacağın temliki, sulh, ibra ve feragat sözleşmesinin 5. maddesinde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunun yazılması, yetki sözleşmesi niteliğinde ise de, takip tarihi (03.10.2016) itibari ile yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK’nun 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesi geçersizdir. Bu durumda ilk derece mahkemesince, borçlu şirketin adresi itibariyle İzmir İcra Daireleri yetkili olup yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, borca itirazı esastan inceleyerek karar verilmesi isabetsiz olup, davacının istinafının reddi ile, HMK 353/b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacının istinaf talebinin REDDİNE, HMK 353 (1) b-2 md. gereğince İSTANBUL 16....
Davacı vekili; davacı kurumdan aylık almakta iken yetim olmadığı anlaşılan davalıya yapılan ödemelerin iadesi için aleyhine Siirt İcra Müdürlüğünün 2013/911 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattıklarını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini, yapılan itirazın yersiz ve kötü niyetli olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı vekili; davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalının süresinde ileri sürdüğü yetki itirazı ve davalının yerleşim yerinin "Abdullah Paşa Mah. 270. Sk. No:48 İç Kapı No:4 Elazığ" olduğuna ilişkin belge dikkate alındığında kanundaki genel yetki kurallarına göre davaya bakma yetkisinin Elazığ Mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle davanın yetki yönünden reddine, dosyanın yetkili Elazığ Asliye Hukuk Mahkemesi' ne gönderilmesine karar verilmiştir....
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Borçlular hakkında başlatılan ve itiraz üzerine duran genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, alacaklının, yetkiye ve borca itirazın kaldrılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, yetki sözleşmesi ile Hakkari İcra Müdürlüklerinin yetkili hale geldiği gerekçesiyle esasa girilerek borca itirazın kaldırılmasına ve takibin devamına karar verildiği görülmektedir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile yürürlükten kaldırılan 1086 Sayılı HUMK'nun 22. maddesinde, tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri, buna göre, tüzel kişilerin yanında gerçek kişilerin de yetki...
Yetki itirazı kaldırıldıktan sonra avukatın, icra dairesinde takibe devam edebilmesi için; MTS üzerinden “Yetki İtirazının Kaldırılması” seçeneğini seçerek işlem yapması ve varsa harçları ikmal etmesi zorunludur. …” şeklinde düzenlendiği, görüleceği üzere yönetmelikte borca itiraz durumunda 2004 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı; yetkiye itiraz durumunda sistem üzerinden yetki itirazının kabulü seçeneğinin seçileceğinin belirtildiği, yani hem borca hem de yetkiye itiraz durumunda izlenecek yolun düzenlenmemiş olduğu, hem yetki hem de borca itiraz durumunda takibin yetkili icra dairesine gönderilmesi gibi bir buton veya seçenek bulunmadığı, davalı tarafından yetkili icra müdürlüğü İstanbul olarak gösterildiği göz önünde bulundurularak İstanbul mahkemelerinde işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğu, İtirazın iptali davalarının 2004 Sayılı İcra İflas Kanununun 67....
Yetki itirazı kaldırıldıktan sonra avukatın, icra dairesinde takibe devam edebilmesi için; MTS üzerinden “Yetki İtirazının Kaldırılması” seçeneğini seçerek işlem yapması ve varsa harçları ikmal etmesi zorunludur. …” şeklinde düzenlendiği, görüleceği üzere yönetmelikte borca itiraz durumunda 2004 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı; yetkiye itiraz durumunda sistem üzerinden yetki itirazının kabulü seçeneğinin seçileceğinin belirtildiği, yani hem borca hem de yetkiye itiraz durumunda izlenecek yolun düzenlenmemiş olduğu, hem yetki hem de borca itiraz durumunda takibin yetkili icra dairesine gönderilmesi gibi bir buton veya seçenek bulunmadığı, davalı tarafından yetkili icra müdürlüğü İstanbul olarak gösterildiği göz önünde bulundurularak İstanbul mahkemelerinde işbu davayı açma zaruretinin hasıl olduğu, İtirazın iptali davalarının 2004 Sayılı İcra İflas Kanununun 67....
Davalı, ödeme emrinin tebliği üzerine icra dosyasına 19.09.2014 havale tarihli dilekçesiyle borca ve yetkiye itirazda bulunmuştur. İtiraz dilekçesinde yetki yönünden “... .., ...” ve “... İcra Daireleri’nin yetkili olduğunu bildirmiş olup, iki ayrı yerin yetkili olarak bildirilmesi nedeniyle usulüne uygun bir yetki itirazının bulunduğundan söz edilemez. Bu durumda icra takibine yapılan yetki itirazının geçersiz olması nedeniyle mahkemece kendi yetkisine yapılan itirazın değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 14/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
davalı-borçlu ile muhtelif şifahi görüşmeler yapılmışsa da sonuç alınamadığını, ------ esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi yapılmışsa da, davalı vekili vasıtasıyla borca,fer'ilerine,yetkiye ve takibe itiraz ettiğini, itiraz sonrasında, ticari davalarda dava şartı zorunlu arabulucu müracaatı yapıldığını, yetki itirazının yerinde olmadığını,------ Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.." şeklindeki yetki maddesi gereği, davalı vekilinin yetki itirazı yerinde olmadığını, davalının haksız ve kötü niyetli olarak " borca ,takibe ve faize itiraz" ettiğini,-------- sayılı dosyasına yapılan itirazının iptaline, icra takibinin devamına, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Yukarıda açıklanan kanun hükümleri ve yasa koyucunun takip ettiği amaç gözetildiğinde daha özel bir kanun olan İİK'da ki hükümlerin daha genel bir kanun olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile değiştirildiği söylenemez. Uygulamada da HMK'da ki hükümlerin açıkça bir yollama yapmadıkça İİK'da uygulanmayacağı kabul edilmektedir. Bu nedenlerle yargılamanın duruşma açılmak suretiyle yapılması gerekirken, değerlendirmede yanılgıya düşülerek dosya üzerinden karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Kabule göre de borçlu davalının yetki itirazı yanında borca itirazı da bulunmasına rağmen bu husus gözardı edilerek takibin devamına karar verilmesi de doğru değildir....
DELİLLER ve GEREKÇE: Dava Karacabey İcra Müdürlüğü'nün 2019/... E. sayılı takip dosyasında davalının ödeme emrine itirazının iptali davasıdır. Borca itiraz nedeniyle davacı taraf eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf cevap dilekçelerinde mahkememizin yetkisine de itiraz etmiştir. Yetki itirazı ilk itirazlardan olduğundan ön inceleme duruşmasında herşeyden önce ilk itirazlar karara bağlanarak yargılamaya devam edilmesi gerekeceğinden davalı tarafın yetki itirazı üzerinde durulmuştur. Kural olarak genel yetki kuralı gereği davalının ikametgahı mahkemeleri yetkilidir. Davalı şirket tüzel kişi tacir olup işletmenin merkezi yer mahkemesinde de dava açılabilir. Davacı Karacabey mahkemesinde davayı açmamış. Yetkisiz olan mahkememizde açmıştır. Bu aşamadan sonra yetkili mahkemenin belirlenmesinde seçimlik hak davalıya geçmiştir. Davalı genel yetki kuralı uyarınca davalının adresi mahkemesi olan Karacabey Adliyesi mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüştür....