Kaldı ki davacı yasal süre içinde icra müdürlüğüne de imzaya itirazda bulunmuş ve takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, mahkemeye yapılan imzaya itirazın hukuki sonuç doğurmayacağı belirtilerek asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davacının talebinin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan tahliye taahhüdüne dayalı icra takiplerinde, dayanak tahliye taahhüdünün adi yazılı olması halinde imzaya ve tarihe açıkça itiraz edilmesi halinde alacaklı imzası inkar edilen tahliye taahhüdüne dayalı olarak itirazın kaldırılmasını isteyemez....
Takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, yapılan yetki sözleşmesi, münhasır yetki sözleşmesi olacaktır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin ve icra dairelerinin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkeme ve icra dairelerinin de yetkisinin devam etmesini istiyor ise, diğer bir anlatımla, münhasır olmayan yetki sözleşmesi yapmak istiyorlarsa, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir....
Taraflar arasındaki imzaya, yetkiye ve borca itiraz davasından dolayı yapılan inceleme sonunda, İlk Derece Mahkemesince imzaya itirazın kabulü ile takibin davacı borçlu yönünden durdurulmasına, yetki itirazının reddine, davacı tarafın tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir. Kararın alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, ancak davacının avukatı olmadığı nedenle lehine ücreti vekalet takdirinin hatalı olduğu nedenle bu yöndeki ilk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti yönüyle düzeltilmesine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından, müvekkiline ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu bu sebeple davanın süresinde olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte takip borçlusu tarafından açılan yetkiye ve imzaya itiraz davasına ilişkindir....
. - K A R A R - Davacı vekili, Silifke Şubesi müşterilerinden dava dışı ... isimli şahsın imzaladığı 06.06.2005 tarihli Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi gereğince kullanılan kredi kartının geri ödemesini zamanında yapmayınca hesabın kat edildiğini, kefil olarak davalı ... aleyhine takip başlatıldığını ileri sürerek, davalının haksız ve kötüniyetle yaptığı itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, süresi içinde yetkili mahkemenin Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirtir şekilde yetki ilk itirazında bulunmuş, esas yönünden de davanın reddini istemiştir. Mahkemece, HUMK.nun 9 ve 4077 sayılı Kanunun 23/3.maddesi gereğince davanın tüketicinin ikametgahı mahkemesinde açılabileceği gerekçesiyle mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin Silifke Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğuna, karar kesinleştiğinde ve süresinde ve istek halinde dosyanın Silifke Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı banka vekilince temyiz edilmiştir....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesi'nce verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığı, borçlunun icra mahkemesine başvurarak yetkiye, borca ve imzaya itiraz ettiği, İlk Derece Mahkemesince yetki itirazının reddine ve imza örneklerinin temini maksadıyla yazılacak müzekkere masrafı ile bilirkişi ücreti için gerekli gider avansının ihtara rağmen alacaklı tarafından yatırılmadığı gerekçesiyle imzaya itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına ve aleyhe tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan...
Her ne kadar alacaklı tarafından takip Mersin İcra Dairelerinde açılmış ise de takipte borçlunun adresi, muhatap bankanın bulunduğu yer ve keşide yeri Ankara olup, takibin Mersin İcra Dairelerinde açılmasını gerektirecek herhangi bir sebebin mevcut olmadığı, takipte yetkili icra dairesinin Ankara İcra dairesi olduğu sabit olduğu anlaşıldığından davacı borçlunun yetki itirazının kabulünde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalı vekilinin imzaya itiraz ve husumet itirazları yönünden istinaf sebeplerinin incelenmesinde, ilk derece mahkemesince yetki itirazı kabul edilerek Mersin icra dairesinin yetkisizliğine karar verilmiş olup imzaya itiraz yönünden bir hüküm kurulmadığı gibi davacının husumet itirazı da kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş olup bu husus davacı tarafından istinaf konusu edilmediği, davalının ise lehine olan red kararına karşı istinaf talep etmekte hukuki yararının bulunmadığı dikkate alındığında bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir....
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Erzincan İcra Müdürlüğü'nün 2020/3265 Esas sayılı icra takip dosyasının incelenmesinde davacı borçlu T1 ödeme emri ve borç senetlerinin bizzat kendisine 24/8/2020 tarihinde tebliğ edildiği, imzaya ve borca itiraz şikayetinin ise icra mahkemesine 15/09/2020 tarihinde yapıldığı, kambiyo senetlerine özgü ilamsız icra takibinde borca ve imzaya itiraz şikayetinin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süresi içerisinde yapılması gerektiği, ayrıca icra müdürlüklerinin işlemlerinin adli tatilde de devam ettiği, dolayısı ile bu sebepten sürenin uzamayacağı 24/08/2020 tarihinde ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlunun borca ve imzaya itirazının icra mahkemesine 15/09/2020 tarihinde yapmış olması sebebiyle, 5 günlük hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğu bu sebeple ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı borçlu vekilinin istinaf dilekçesinde belirtmiş olduğu tebligat usulsüzlüğünün...
İcra Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile dosyada son karar bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden sonra verilmiş ise de iki farklı bölge adliye mahkemesinin yargı çevresinde kalan mahkemelerce karşılıklı olarak yetkisizlik kararı verilmiş olması ve 5235 sayılı Kanunun 36/3. maddesi gereğince bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinin görevinin yargı çevresi içerisinde bulunan adlî yargı ilk derece hukuk mahkemeleri arasındaki yetki ve görev uyuşmazlıklarını çözmek olduğundan yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, davacı aleyhine davalı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, yetkiye, imzaya itiraz ile takibin iptali istemine ilişkindir....
Dava İİK'nun 169/a maddesi uyarınca açılmış yetkiye itiraz ve İİK'nun 170. maddesi uyarınca açılmış imzaya itiraz davasıdır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, takibe konu çekin keşide yeri ve muhatap banka şubelerinin Mersin olmasına, dava tarihi itibariyle diğer takip borçluları yönünden İzmir İcra Dairelerinin yetkisinin kesinleşmemiş olmasına, davanın kabulü halinde yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin usul hükümlerine uygun olmasına, ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir. HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; İzmir 12....