Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

- K A R A R - Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında çeşitli mal satışına ilişkin '' Bilgi Amaçlı Satış Formu '' sözleşmesi düzenlendiğini ve malın teslim edildiğini, akdi ilişkinin yabancı para cinsinden olduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edildiğini iddia ederek itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, icra takibinin yetkisiz yerde yapıldığını, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığını, satın alınan malın bedelinin ödendiğini, kur farkı istenemeyeceğini beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının icra takibinin yetkisine itiraz ettiği ve davacının usulüne uygun yetki sözleşmesi yapıldığını kanıtlayamadığı bu nedenle icra takibi yönünden yetki şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usul yönünden reddine karar verilmiş hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....

    Bu hali ile dosyanın tevdii edildiği bilirkişi, 04/01/2021 tarihli raporunda keşideci imzasının, davacı şirket mümessilinden sadır olmadığını mütalaa etmiş olup raporun hüküm tesisine yeterli ve denetime açık olduğu anlaşılmakla davacının imzaya itirazın kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiş, davalının çekin 2 cirantası olması ve davacı ile doğrudan doğruya münasebette bulunmaması, bundan sebeple imzanın sıhhatini bilecek halde olmamasından dolayı davalı aleyhine tazminata ve para cezasına hükmedilmemiştir gerekçesi ile İstanbul 11. İcra Dairesinin 2019/6479 numaralı dosyasındaki; Yetki itirazının reddine, Davacının imzaya itirazının kabulüne, İİK 170 maddesi mucibince davacı hakkındaki takibin durdurulmasına, Borca itiraz yönünden inceleme yapılmasına yer olmadığına, Davalının tazminata ve para cezasına mahkum edilmesine yer olmadığına" dair karar verildiği görülmüştür....

    CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Trabzon İcra Müdürlüğünün 2018/27015 Esas sayılı dosyası ile borçlular aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlattıklarını, borçlu davacının 27/09/2018 tarihinde takiple ilgili yetkiye, ciro/imzaya ve borca itiraz ettiğini, yetki itirazının yerinde olmadığını, müvekkil şirket ile davacı borçlu arasında ticari ilişki olduğunu, bu ilişkiye dayanak müvekkil şirkete daha önce de aynı mahiyette aynı imzaları taşıyan senetler verdiğini ve bu senetlerin ödendiğini, bu senetlerdeki ve faturalardaki imzalarla dava konusu senet üzerindeki imza karşılaştırıldığında ve aynı zamanda mahkemece yapılacak bilirkişi incelemesi sonucunda imzaların aynı kişinin el ürünü olduğunun anlaşılacağını beyan ederek davanın reddi ile davacı tarafın tazminata mahkum edilmesini istemiştir....

    İcra Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, davacı aleyhine davalı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, takibin dayandığı senedin altındaki imzaya ve borca itiraz ile takibin iptali istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın imzaya ve borca itiraz davası olduğu, İİK'nin 168/4-5 maddesi gereğince kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde imzaya ve borca itirazın 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....

      Davacı borçlu tarafından asıl dava ile usulsüz tebliğ şikayeti yapılmış birleşen dava da ise imzaya ve borca itirazlar ile zaman aşımı itirazı ileri sürülmüştür. Tebligatın usulsüz yapıldığına ilişkin şikayet mahkemede her türlü delille ispat edilebileceğinden, duruşma açılmadan, şikayetçiye (borçluya) ve karşı tarafa (alacaklıya) anılan konudaki delillerini mahkemeye ibraz etmeleri için imkan tanınmadan talep hakkında dosya üzerinden karar verilmesi usule aykırıdır (HGK.nun 2003/12- 600 esas 2003/606 karar). Keza davacı borçlunun birleşen davada imzaya, borca ve zaman aşımına ilişkin itirazları şikayet mahiyetinde olmayıp belirtilen hususlar yönünden duruşma açılmadan karar verilemez. HMK'nın 317 maddesine göre cevap dilekçesi verme ve itiraz süresi iki haftadır. Davalı alacaklıya dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edilmediği anlaşılmıştır....

      İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 31/01/2020 NUMARASI : 2020/87 ESAS 2020/129 KARAR DAVA KONUSU : Yetki İtirazı KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 10.İcra Müdürlüğünün 2020/791 sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Müdürlükleri olduğunu, müvekkilinin tacir sıfatı olmadığından senet üzerindeki yetki sözleşmesinin de geçersiz olduğunu, ayrıca senet üzerindeki imzaların müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek imzaya ve borca da itiraz ederek öncelikle yetki itirazının kabulü ile dosyanın yetkili İstanbul İcra Müdürlüklerine gönderilmesine ayrıca imzaya ve borca itirazlarının kabulü ile...

      DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 170. maddesi uyarınca imzaya ve İİK'nın 169. maddesi uyarınca borca itiraza ilişkindir. İzmir 23. İcra Dairesinin 2021/11567 E. sayılı dosyasının incelemesinde; davalı T3 tarafından davacı ve diğer davalı T5 aleyhine 30.000,00 TL asıl alacak üzerinden başlatılan kambiyo takibi olduğu, takibin dayanağını 20/01/2020 tanzim, 20/01/2021 vade tarihli 30.000,00 TL bedelli bononun oluşturduğu, ödeme emrinin davacı borçluya 26/10/2021 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Borçlunun kambiyo hukuku bakımından imzaya ve borca itirazını İİK'nın 168/4 ve 5. maddeleri uyarınca ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte, takip borçluları tarafından açılan imzaya ve borca itiraz davasına ilişkindir....

      Borçluya yeni bir ödeme emri gönderilmesi gerektiği anlaşıldığından davacının imzaya itirazları ve borca itirazları yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla birlikte davacı Gülsüm'ün dava dilekçesi ile ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edildiğini ikrar ettiğini, ödeme emrinin iptalini açmakta hukuki yararının bulunmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Tüm dosya kapsamına göre; borçlu tarafından imzaya ve borca itiraz edilmesinin borçlunun ödeme emrinin iptalini istemesine engel olmayacağı, ödeme emrinin iptali ile imzaya itirazın farklı hukuki sonuçları olduğundan, takibin kesinleşme tarihi ve takibe ilişkin bir kısım hususlar ödeme emrinin tebliği ile sonuç doğuracağından davacının ödeme emrinin iptalini istemesinde hukuki yararının bulunduğu, davacının dava dilekçesindeki beyanlarının ikrara yönelik olmadığı anlaşılmıştır....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ; Mahkemece, ödeme emrinin tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiasının “şikayet” niteliğinde olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren yedi günlük sürede yapılmasının zorunlu olduğu, (HGK. 05.06.1991 tarih ve 1991/12- 258 E., 1991/344 K.) borçluya İİK. 54 maddesi uyarınca muhtıra ve ödeme emrinin 12/05/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 14/07/2019 tarihinde açıldığından usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığı, imzaya ve borca itirazın davacı vekili tarafından 14/07/2019 tarihinde gerçekleştirildiği ve davacı tarafından ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayeti yerinde görülmediğinden, ödeme emri tebliğinden itibaren 5 günlük yasal süre içerisinde itiraz edilmediğinden borca ve imzaya itirazların süre aşımı nedeniyle reddine karar vermiştir....

      UYAP Entegrasyonu