Asliye Ticaret Mahkemesince ise; davada hisse devrine konu şirketin davalı olmadığını, davanın alacak davası olup, yetkili mahkemenin belirlenmesinde genel yetki kuralının geçerli olup, davaya bakmakla genel yetkili mahkemenin ... Mahkemeleri olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesinde genel yetki kuralı düzenlenmiştir. Buna göre, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı Kanunun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükmünü içermektedir....
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir." denilmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 127'nci maddesinde, cevap dilekçesini verme süresinin, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta olduğu, 116/1-a maddesinde kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlar içinde sayıldığı ve 117/1'inci maddesinde de ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Eldeki rücuan tazminat istemli davada, kesin yetki söz konusu değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 27.05.2015 gün ..... sayılı kararı). Davacı tarafından .... İş Mahkemesine dava açılmış olup ortada usulüne uygun bir yetki itirazının bulunmadığı açıktır....
İş Mahkemelerinin yetkili olduğundan bahisle Mahkemenin yetkisizliğine karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19'uncu maddesinde "yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir....
Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." HMK.nun .../....maddesinde; "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir" hükmü getirilmiştir. O halde, somut olayda, kamu düzenine ilişkin bir yetki kuralı olmadığına ve usulüne uygun yetki itirazı da bulunmadığına göre, mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemeyeceği ortadadır. Mahkemece; bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın ve özellikle davalı tarafça süresinde ve yöntemince yetki itirazında bulunulmadığı halde, davanın esasının incelenmesi yerine doğrudan yetkisizlik kararı verilmesi usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....
Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde "Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı"nı "ilk itiraz" olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; "ilk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez." hükmünü içermektedir. Somut olayda, davacının, vekâlet ücretinin davalıdan tahsili istemiyle dava açtığı, davada kesin ve özel yetki kuralı ve davalı tarafından yapılmış bir yetki itirazı bulunmadığı, ancak İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesince re'sen yetkisizlik mahiyetinde karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davanın, yetki itirazında bulunulmaması nedeniyle, yetkili hale gelen İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 12/04/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Aynı şekilde yetki devrinin, devredenin sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı ve devralanın devredene karşı hiyerarşik sorumluluğunun devam ettiği genelde kabul edilmektedir. İmza yetkisinin devri halinde devrin kişisel nitelikte olmasına ve dolayısıyle devredenin veya devralanın şahıslarında değişiklik olduğu zaman imza yetkisi devrinin düşmesine karşılık yetki devrinde, devir gayri şahsi ve görevsel bir nitelikte olduğu için, yetki devredenin veya devralanın şahıslarında meydana gelen değişikliklerin yetki devrine bir etkide bulunmayacağı bu iki devir arasındaki en önemli farkı oluşturmaktadır. Taşıdığı niteliklerin doğal bir sonucu olarak yetki devrinde bulunan otoritenin yani üst düzey kamu yöneticisinin değişmesinin yetki devrinin de kendiliğinden sona ermesini gerektirmeyeceğini kabul etmek gerekir....
herhangi bir tacir kayıtlarının bulunmadığının bildirildiği, bu nedenle sözleşmedeki yetki anlaşmasının borçluları bağlamadığı, HMK 17. maddesine göre borçlular yönünden yetki sözleşmesinin geçersiz olduğu, İİK 50 ve HMK 6. maddeleri ile BK 89. maddesi gereği borçluların yerleşim yeri olan Kütahya İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğu, bu durumda borçluların yetki itirazının yerinde olduğu gerekçesi ile alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....
MÖHUK 47. madde hükmüne göre yetki şartının geçerli olması için uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması, Türk mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması, uyuşmazlığın borç ilişkisinden doğması gerekir.Davalı vekilince davaya konu taşımanın icra edildiği konşimentoda bulunan yetki kaydı nedeniyle mahkememizin Milletlerarası yetkisizliği itirazında bulunulmuş olmakla; MÖHUK 47. madde hükmüne göre yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde, taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşmaları mümkündür. Yetki şartı taraflar arasındaki ilişkiyi düzenleyen sözleşmeye ayrı bir madde olarak konabileceği gibi ayrı bir sözleşme olarak da düzenlenebilir....
Yetki tespiti ve yetki itirazı konusu 6356 sayılı Kanun'un, “Toplu İş Sözleşmesinin Yapılması” başlıklı sekizinci bölümünde düzenlenmiştir. Yukarıda belirtilen kanuni düzenleme karşısında, yetki tespitinin iptaline ilişkin açılacak davaların görevli makamın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekir. İnceleme konusu davada, T7'nın 03.07.2015 tarih ve 103.02.14244 sayılı yetki tespitine davacılar T1 ve Kalenderli Tem. Gıd. İnş. T1 Ltd. Şti. tarafından oluşan adi ortaklığın TEÎAŞ 12. Bölge Müdürlüğü Gaziantep, Şanlıurfa Kahramanmaraş Bölgesinde Temizlik Elemanı ve Aşçı Hizmetleri Alımı çerçevesinde faaliyet gösterdikleri "Eyüp Sultan Mah. B.Nakıpoğlu Cad. No:61 Fevzi Çakmak Şehitkamil/GAZİANTEP adresinde bulunan işyerinde davalı sendikanın yasanın aradığı gerekli çoğunluğu sağladığı tespit edilmiş, bunun üzerine işveren tarafından olumlu yetki tespitinin iptali talep olunmuştur....
Görüldüğü üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de yetki sözleşmelerine ilişkin olup, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Yetki sözleşmesine ilişkin olarak yapılan bu düzenlemede, tacirler veya kamu tüzel kişileri ile diğer kişiler, yetki sözleşmesi yapmak açısından birbirinden ayırdedilmiştir. Tacirler veya kamu tüzel kişileri, kendi aralarındaki hukuki ilişkilerde hukuken eşit konumda sayılabilirler. Buna karşılık, tacirler veya kamu tüzel kişileri, gerçek kişiye göre, daha güçlü konumda bulunmaktadır. Daha zayıf konumda olan kişilerin daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel kişilerine karşı korunma ihtiyacının ortaya çıkması nedeniyle kanun koyucu böyle bir düzenlemeye gitmiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, yeni düzenlemeye bakıldığında, tacirler veya kamu tüzel kişileri dışındaki diğer kişilerin, kendi aralarında yetki sözleşmesi yapmaları da kabul edilmemiştir....