WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesinin 22.06.2020 tarihli kararında, konşimentodaki yetki şartının geçersiz olduğuna ve uyuşmazlığın çözümünde Türk Mahkemelerinin yetkili olduğuna hükmedildiğini, anılan karar uyarınca milletlerarası yetki itirazının reddi gerektiğini, yetki sözleşmesi içeren sözleşmelerde her iki tarafın imzasının bulunması gerektiğini, bu nedenle konşimentonun arkasında bulunduğu iddia edilen yetki şartının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, taraflarca imzalanmış bir sözleşme ve yetki şartının bulunmadığını, yetki şartının yazılı olarak düzenlenmesi gerektiğini, oysa sunulan konşimentoda tarafların imzasının bulunmadığından, HMK'nın 18 ve TBK 14.maddelerine uygun şekilde yazılılık koşulunun yerine getirilmediğini, tek taraflı bir beyanla yetki anlaşması yapılamayacağının bir çok yüksek yargı kararında kabul edildiğini; Yetki şartının bir an için geçerli olduğu düşünülse dahi, yetki şartının TBK'nın 20 ve 21. maddeleri kapsamında genel işlem şartı içermesi nedeniyle geçersiz olduğunu, yabancılık...

Hukuk Dairesinin 22.06.2020 tarihli kararında, konşimentodaki yetki şartının geçersiz olduğuna ve uyuşmazlığın çözümünde Türk Mahkemelerinin yetkili olduğuna hükmedildiğini, anılan karar uyarınca milletlerarası yetki itirazının reddi gerektiğini, yetki sözleşmesi içeren sözleşmelerde her iki tarafın imzasının bulunması gerektiğini, bu nedenle konşimentonun arkasında bulunduğu iddia edilen yetki şartının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, taraflarca imzalanmış bir sözleşme ve yetki şartının bulunmadığını, yetki şartının yazılı olarak düzenlenmesi gerektiğini, oysa sunulan konşimentoda tarafların imzasının bulunmadığından, HMK'nın 18 ve TBK 14.maddelerine uygun şekilde yazılılık koşulunun yerine getirilmediğini, tek taraflı bir beyanla yetki anlaşması yapılamayacağının bir çok yüksek yargı kararında kabul edildiğini; Yetki şartının bir an için geçerli olduğu düşünülse dahi, yetki şartının TBK'nın 20 ve 21. maddeleri kapsamında genel işlem şartı içermesi nedeniyle geçersiz olduğunu, yabancılık...

DAVA Davacılar vekili dava dilekçesinde; yetki tespit belgesinin Adi Ortaklığın tüm işyerlerini kapsamadığını ve bu bağlamda çalışan sayısının doğru tespit edilmediğini, yetki tespit belgesinin kanuna aykırı olarak Adi Ortaklığın aynı işkoluna girmeyen işyerlerini de kapsadığı, işkolu tespitinin hatalı olduğunu, yine davalı Sendikanın kanunun aradığı şartları haiz bir sendika olmadığını ve yetki belgesindeki işyeri sicil numaralarının hatalı belirlendiğini iddia ederek davalı Bakanlığın yeti tespiti kararının iptalini talep etmiştir. II....

    A.Ş. unvanlı işyeri için yapmış olduğu yetki tespit başvurusu 13.12.2021 tarihinde Bakanlığımız kayıtlarına ulaşmıştır. Davacının Sosyal Güvenlik Kurumu’na yaptığı tesciller vasıtasıyla yetki tespit düzeyi, işyerinin hangi işkolunda bulunduğu ve işyerinde çalışan işçi sayısı; işçilerin e-Devlet üzerinden yapmış olduğu sendika üyelik ve üyelikten çekilme işlemleri ile de işyerinde çalışan sendikalı işçi sayısına ulaşılmaktadır. Sistemimize yansıyan bilgilere göre davacı işverene ait yetki tespiti için başvuran sendika ile aynı işkolunda bulunan 1 işyeri bulunmaktadır ve bu bağlamda işyeri düzeyinde yetki tespit işlemi yapılmıştır. İşyerlerinde başvuru tarihi itibarıyla 479 işçi çalışmakta olup 252 işçi yetki tespiti için başvuran sendikaya tarihi itibarıyla üyedir (% 52,61). Bu doğrultuda sendikaya olumlu yetki tespiti verilmiş ve akabinde işveren sendikası tarafından yasal süreç içerisinde yetki tespitine görevli makama kaydettirerek itiraz etmiştir....

    HMK'nın 17. maddesi gereğince yetki sözleşmesinde belirlenen yetki şartının düzenlemesine göre yasadaki diğer yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmakta olup, davanın yetki sözleşmesinde belirlenen mahkemeden başka, somut uyuşmazlıktaki gibi, Türk Mahkemesinde açılamayacağı açıktır. Bu açıklamalara göre, davacı vekilinin yetki şartında yetkili mahkemenin belirli olmadığı, yetki anlaşmasının tek taraflı olup geçersiz olduğu, yetki klozunun TBK'nın 20- 21. maddeleri uyarınca genel işlem şartı niteliğinde olup yazılmamış sayılması gerekeceği yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. HMK'nın 114/1.a.maddesi uyarınca Türk Mahkemelerinin uluslararası yetkisinin bulunması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Davalı tarafından cevap dilekçesinde ve süresinde milletler arası yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmaktadır....

    Bu aşamada, genel ve özel yetki kurallarının açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır. Bütün davalar için uygulanan yetki kuralına genel yetki kuralı denilmekte olup, genel yetkili mahkeme, davalının ikametgâhı mahkemesidir. Eş deyişle, her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde görülür (HMK m. 6, HUMK. m. 9/1). Bundan ayrı, bazı davalar için davalının ikâmetgahı mahkemesinin yanında, başka yer mahkemeleri de yetkili kılınmıştır. Bu istisnai nitelikteki yetki kurallarına “özel yetki” kuralları denilmektedir. İlke olarak, özel yetki kuralları genel yetkiyi kaldırmaz, onunla birlikte uygulanır. Ancak istisna olarak, bazı davaların mutlaka belli bir yer mahkemesinde açılması öngörülmüştür ki, bu hâlde kesin yetki söz konusudur. Kesin yetki hâlleri, genel yetkiye istisnadır. Bunun dışında, bir dava için özel yetki kuralı bulunsa bile, davacının genel yetki ile özel yetki arasında bir seçim hakkı vardır....

    işçi sayısının üye sayısına oranına göre yetki tespiti yapılması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir....

      Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden İcra İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip davacı tarafa icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmelidir. İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir....

        Şti'nin yetki itirazında bulunduğu ancak diğer davalının yetki itirazında bulunmadığı ve mahkemenin yetkisinin kesinleştiği gerekçesiyle, karşı yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6. maddesinde "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." denilerek genel yetkili mahkemelerin yetkisi düzenlenmiştir. Bu yetki kuralı kesin olmadığından HMK'nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Yetki itirazının ileri sürülmesi" başlıklı 19/2. maddesine göre, "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir....

          Milletlerarası yetki konusuna ilişkin genel kural olan MÖHUK m.40 uyarınca yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin uyuşmazlıklarda Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini iç hukukun yer itibariyle yetki kuralı tayin eder. Bu kapsamda TTK.’nın 561. maddesinde belirtilen yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel mahkemelerin yetkisini ortadan kaldırmamaktadır. HMK’nun 6. maddesi uyarınca davanın açıldığı tarihte davalının yerleşim yeri mahkemesi genel yetkili mahkeme olup, davalının yerleşim yerinin bulunmaması halinde HMK.’nın 9. maddesi uyarınca davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesi genel yetkili mahkeme olacaktır. Ancak mahkemece bu husus gözetilmeyerek ...’nin mutad meskenine ilişkin dosyada bulunan belgeler değerlendirilmeden yetki itirazının kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu yönden karar yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğundan yerel mahkeme kararının kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....

            UYAP Entegrasyonu