Mahkemece, davalı yanca icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş ise de Sulh Hukuk Mahkemesi basit usul yargılamasına tabi olup, ilk itiraz olarak yetki itirazında bulunulduğu, HUMK.nun 9 ve B.K.nun 73.maddeleri gereğince ödemelerin .../...’ye yapıldığı gözetilerek yetkili icra dairesince yapılmış geçerli bir icra takibi olmadığı gerekçesiyle takibin yetkisiz icra dairesinde yapıldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, su tüketim faturasının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, icra takibinde sadece borca itiraz etmiş, icra dairesinin yetkisine itiraz etmemiştir. İcra takibinde sadece borca itiraz edip, yetkiye itiraz etmeyen davalı icra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılır. Ne var ki, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş olması mahkemenin yetkisine itiraz edilmesine engel teşkil etmez....
Düziçi İcra Müdürlüğü'nün 2019/1636 esas sayılı dosyasının incelenmesinde ; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine faturaya dayalı icra takibi başlatıldığı, davalı borçluya 24.12.2019 tarihinde ödeme emri tebliğ edildiği, davalı borçlunun süresinde icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itiraz ettiği, yetkili icra dairesini gösterdiği, Düziçi İcra Müdürlüğü'nün 06.01.2020 tarihli kararı ile takibin yetki yönünde durdurulmasına , borçlunun sair itirazlarının yetkili icra müdürlüğünce değerlendirilmesi şeklinde karar verildiği, davacı alacaklı tarafından itirazın iptali davası açıldığı, ilk derece mahkemesince icra müdürlüğünce verilen karar gerekçe gösterilerek yetki yönünden duran icra takibine karşı davacı alacaklı tarafın iki seçeneğinin olduğu, tarafın ya icra mahkemesinde yetki itirazını kaldırtacak ya da dosyayı yetkili olan icra dairesine göndererek orada yeni ödeme emri düzenlenmesini talep edip takibe devam edebileceği, davacı vekilince yetki itirazı kaldırılmadan veya...
İlk derece mahkemesi kararında da açıklandığı gibi 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde ise; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Takip dayanağı bonoda lehtar gerçek kişi olup, dosyada tacir olduğuna ilişkin belge bulunmadığı gibi şirket ortağı veya yetkilisi olması gerçek kişiyi tacir kılmadığından yetki sözleşmesi geçersiz olmakla mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Mahkemece takip dayanağı çekin keşide yeri muhatap banka şubesinin adresi ve davacı/borçlunun adresinin de İzmir olduğu gözetilerek tesis ettiği yetki itirazının kabulü kararı isabetli olduğu ve yetki itirazının kabulüne karar verildikten sonra, yetki itirazı kabul edildiğinden borca itiraza ilişkin karar verilmemesi, yetki hususunun İİK’nın 50/2. maddesi gereğince öncelikle karara bağlanması gereken bir husus olması ve yasadan kaynaklanması karşısında davacı vekilinin usul ekonomisini gerekçe göstererek yetkisiz icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesinden sair borca ve imzaya itirazlarının incelemesini beklenemeyeceği ve benzer gerekçelerle de ilk derece mahkemesince yetki itirazının kabulüne karar verilmiş olduğundan davacının sair itiraz ve şikayetlerinin incelenmesine yer olmadığına dair kararı da isabetlidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre davacılar aleyhine iki adet bonodan dolayı kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, davacıların yetki itirazında bulundukları, ayrıca bononun teminat amaçlı verildiğini, kambiyo vasfında olmadığını söyleyerek takibin iptalini istedikleri borca itiraz ettikleri görülmüş olup takibe konu bonoların incelenmesinde davalının lehtar davacılardan T3 Şirketi’nin keşideci olduğu, diğer davacıların kefil olarak senette imzalarının bulunduğu, keşideci ve lehtar tacir olduğundan bonolarda da İstanbul Mahkemeleri yetkili kılındığından davacıların yetki itirazının yerinde olmadığı, ayrıca davacı tarafın dayandığı sözleşmede takibe konu senede atıf yapılmadığı, bonoda teminat amaçlı verildiğine yönelik bir açıklama bulunmadığı, borca itirazın İİK’nun 169/a maddesi gereğince ispatlanamadığı bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm...
Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibinde birden fazla takip borçlusu bulunması halinde, her borçlunun yetkiye ve borca itirazları ayrı ayrı incelenir. Bir borçlunun yetki itirazının kabulü ve itiraz eden borçlu yönüyle yetkili icra müdürlüğünün tespiti, diğer borçlular yönüyle de yetkili icra müdürlüğünün tespit edildiği anlamına gelmez. Belirtilen nedenlerle, bir borçlunun yetki itirazı hakkında hüküm tesisi, diğer borçluların yetkiye ve borca ilişkin itirazlarının incelenmesine engel değildir. O halde mahkemece, borçlunun yetki itirazının incelenerek sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Dava; abonelik sözleşmesinden doğan alacağa (fatura borcu ) ilişkin icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesinde; (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir. 10. Maddesinde; Sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği, yetki sözleşmesi başlıklı 17. Maddesinde ise;" (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler....
Borçlular vekili, takibe itiraz dilekçesinde, yetki itirazı yanında, açıkça borca itirazını belirtmemiş, akdi ilişkiyi kabul ettiği yada reddettiği yönünde beyanda bulunmamış olup, bu hali ile borçluların akdi ilişkiyi kabul ettiği sonucuna varılması mümkün olmadığından, TBK'nun 89. maddesinin uygulanması imkanının bulunmadığı, takip tarihinde yürürlükte olan HMK'nun 6. maddesi gereğince takibin, borçluların ikamet adresi olan Ankara İcra Müdürlüklerinde yapılması gerektiği anlaşıldığından adı geçen borçlular yönünden yetki itirazının reddi ile borca itirazın incelenmesi gerekmektedir. İİK’nun 68/1. maddesinde; "Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliğ tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir....
İcra takibine konu senedin, takibe geçildiği tarihte TTK'nın 776. maddesinde öngörülen tüm zorunlu unsurları taşıdığı dosya içeriği ile sabit olup, davacılar takibe konu senetteki imzalarına itiraz etmediği gibi, senedin vade tarihinin sonradan doldurulduğunu ispata yarar yazılı bir delil ibraz etmediğinden, takibe konu senet, kanunun öngördüğü şekil şartlarını taşımaktadır ve kambiyo senedi niteliğindedir. Dolayısıyla, söz konusunu senedin kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibine konu edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Senet, sebepten soyut olduğundan, davacıların takibe konu borca ilişkin iddialarının dar yetkili icra mahkemesinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Ayrıca, dava dilekçesinde ileri sürülen iddia borca itiraz niteliğinde olduğundan, ilk derece mahkemesince kararda bu konuda değerlendirme yapılmasında isabetsizlik yoktur....
Somut olayda, borçlu, takibe itiraz dilekçesinde, yetki itirazı yanında, borca itirazını belirtmiş olup, akdi ilişkiyi kabul etmiştir. Bu hali ile borçlunun akdi ilişkiyi kabul ettiği 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 89. maddesinin uygulanması gerektiği, Bu durumda, HMK'nun 6. maddesi uyarınca alacaklı davacının yerleşim yerinde takibin yapılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı davalı borçlunun yetki itirazının kaldırılmasına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı alacaklı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının Konya 9....