Ne var ki, kanuna aykırı olan bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının ikinci bendinde yazılı “yardım nafakası” ifadesinin çıkartılarak yerine “tedbir nafakası” ifadesi yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 0.90 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya, 70.40 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, 17.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"yasal düzenlemesi karşısında takdir olunan nafakanın 'tedbir nafakası' olduğu gözardı edilerek 'yardım nafakası' olarak hüküm tesisi doğru değilse de, belirtilen bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nun 438/VII. maddesi gereğince hükmün 1.bendinde yeralan; "...aylık 500TL yardım nafakası...", ifadesinin çıkarılarak, yerine; 1.bendine "...aylık 500TL tedbir nafakası..." ifadesinin yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi, yoksulluk nafakası artırımı konusunda karar verilmemiş olması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Taraflar arasında karşılıklı olarak görülen boşanma davasının yapılan yargılaması neticesinde erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğundan bahisle her iki davanın da kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından manevi tazminat miktarı yönünden istinaf edilmiştir. O halde ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasına ilişkin hüküm istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir....
in temyiz itirazlarına yönelik olarak yapılan incelemede; Dava ;yardım nafakası istemine ilişkindir. TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". Aynı maddenin 3.fıkrasına göre de, "Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır." TMK.'nun 365/1 maddesinde; "Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır" hükmüne yer verilmiştir. Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir....
Türk Medeni Kanunun 365/2.maddesi '' dava davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." şeklindeki düzenleme ile yardım nafakası davasını tanımlamıştır. Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 gün ve 1998/656- 688 sayılı ilamında da "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir.Eğitimine devam etmekte olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir.Eğitimine devam etmekte olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
Türk Medeni Kanunun 365/2.maddesi '' dava davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir." şeklindeki düzenleme ile yardım nafakası davasını tanımlamıştır. Hukuk Genel Kurulunun 7.10.1998 gün ve 1998/656- 688 sayılı ilamında da "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların..." yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir.Eğitimine devam etmekte olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Mahkemece verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde özetle; derdest kabul edilen yardım nafakası davasının davalı babanın kabulü ile sonuçlanıp, aylık 500,00 TL yardım nafakasına dava tarihi itibarı ile hükmedildiğini, bu karara karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulmadığını, ancak usulen kesinleştirmenin yapılmadığını, hükmedilen yardım nafakası miktarı yetersiz kaldığı için 3 sene sonra nafaka artırım davasının açıldığını, davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, istinaf yoluna başvurmuştur. GEREKÇE: Dava; yardım nafakasının artırılması talebi niteliğindedir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Mahkemece, davacı tarafından yardım nafakasının artırılması davası açılmış ise de; davacı lehine Uşak 2....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....
Davacının adli yardım talebinin öncelikli olarak değerlendirilip bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilerek, talebin kabul edilmesi halinde yargılamaya devam edilmesi, talebin reddi halinde ise davacıya harç yatırması için süre verilmesi , harcın tamamlanması halinde ise delillerin değerlendirilerek davanın esas hakkında karar verilmesi, harcın tamalanmaması halinde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ( Harçlar Kanununun 30- 32 maddeleri ) gerekirken, adli yardım talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden yargılamaya devam edilmesi ve yargılamanın bitirilerek karar verilmesi ve ancak gerekçeli kararda, davacının kabul edilen bir adli yardım talebi varmış gibi dosyanın adli yardım talepli olduğundan bahisle harç ve yargılama giderleri hakkında yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....