Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde yoksulluğa düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir.Eğitimine devam etmekte olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki, bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Buna göre,mahkemece davacı ...'in talebinin yardım nafakasına ilişkin olduğu kabul edilip; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve üniversite öğrencisi olan davacı ...'in okuduğu okul, yaşı, ihtiyaçları göz önüne alındığında nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alınarak; TMK.4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken; yazılı gerekçe ile davacı ... yönünden yardım nafakası talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 20/05/2014 NUMARASI : 2013/430-2014/400 Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesi ile davacının öğrenci olduğunu, eğitim giderleri bulunduğunu belirterek 900.00 TL yardım nafakası talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesi ile davanın reddini istemiştir. Mahkemece aylık 170.00 TL yardım nafakası takdir edilmiş,hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir....
(TMK. 328/1)Küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa, kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Somut olayda; davacı tarafından velayetleri kendi üzerinde bırakılan müşterek çocuklar Sara ve Anıl adına davalıdan iştirak nafakası talep edildiği, mahkeme tarafından Sara lehine dava devam ederken 18 yaşını ikmal ettiği gerekçesiyle iştirak nafakası yerine yardım nafakasına hükmedildiği, dosyanın incelenmesinde Sara'nın dava devam ederken kendi adına avukatı için ayrıca vekalet verdiğine dair vekaletname ibraz edilmediği ya da Sara tarafından yardım nafakası talebini içerir bir beyanda bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Kanun hükmünden de anlaşılacağı üzere iştirak nafakası çocuklar 18 yaşını dolduruncaya kadar devam eder. 18 yaşın hitamı ile kendiliğinden sona erer. Mahkeme tarafından yapılacak iş sadece Sara açısından da iştirak nafakasının kabulü veya reddi yönünde bir hüküm kurmak olmalıdır....
Yukarıda açıklanan TMK.nun 328/1.maddesi uyarınca; kural olarak, ana babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam ettiğinden, anılan maddenin birinci fıkrasının açık hükmü uyarınca küçük ergin olmakla lehine bağlanan iştirak nafakası kendiliğinden sona erer. Buna bağlı olarak; çocuğun ergin olması ile iştirak nafakası kendiliğinden sona erdiğinden, davacının, kanun gereği kendiliğinden sona eren iştirak nafakasının kaldırılması talebi ile dava açmasında hukuken korunmaya değer menfaati, diğer bir ifade ile bu talebi yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Diğer taraftan küçük reşit olduktan sonra da eğitimine devam ediyorsa, kendisi yeni bir dava açarak yardım nafakası talebinde bulunabilir. Yardım nafakası talebine ilişkin olarak davalı tarafça usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmamasına rağmen 400 TL iştirak nafakasının yardım nafakası olarak devamına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca davacı taraf hakkında başlatılan ......
Davacı; hükmedilen yardım nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı, adli yardım talepli istinaf dilekçesi ile; kabul edilen yardım nafakası davasına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, yardım nafakası talebine ilişkindir. Her ne kadar, davacı istinaf talebinin duruşmalı incelenmesini talep etmiş ise de; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 356. maddesinde istinaf incelemesinin aynı Yasanın 353. Maddesinde belirtilen haller dışında duruşmalı yapılacağı düzenlenmiştir. İncelemeye konu dosyada Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. maddesi kapsamında değerlendirilip, sonuca bağlandığından, davacının duruşmalı inceleme talebinin reddi cihetine gidilmiştir. Davacının; hükmedilen yardım nafakasının miktarına yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; Kural olarak; anne babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, her iki davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ... vekili ile davalı(birleşen dosya davalısı) tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Birleşen dava dosyasında; davacı vekili müvekkili....n öğrenci olduğunu, yardıma muhtaç olduğunu belirterek 500 TL yardım nafakası talep etmiş, mahkemece 100 TL yardım nafakasına hükmedilmiş, hüküm davalı (birleşen dosya davalısı) tarafından temyiz edilmiştir. 5219 ve 5236 sayılı yasalar ile HUMK.nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2015 tarihinden itibaren 2.080 TL'ye çıkarılmıştır....
nun 364/1.maddesinde; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". TMK.'nun 365/2 maddesinde de; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemesi yer almaktadır. Mahkemece; yardım nafakasına ilişkin hüküm kurulurken 05/02/2015 tarihli celsede davacı için hükmedilen 300,00 TL tedbir nafakasının hüküm kesinleşinceye kadar aynen devamına, hüküm kesinleştikten sonra aylık 500 TL yardım nafakası olarak devamına şeklinde hüküm oluşturulduğu görülmüştür. Oysa, yardım nafakasına dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekmektedir....
Asıl davada; davacı (baba), davalıya (kadın) ödenmekte olan 75 TL yoksulluk nafakası ile diğer davalılara (müşterek çocuklar ..., ... ve ...) ödenen 50 TL iştirak nafakalarının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Birleşen davada, davacı (müşterek çocuklar ..., ..., ... ve ...) davalı (baba)'dan 150'şer TL yardım nafakası talep ve dava etmişlerdir. Mahkemece; esas dava yönünden, davalıya (kadın) ödenmekte olan 75 TL yoksulluk nafakasının ve diğer davalılar ..., ... ve ...'a ödenmekte olan 50'şer TL iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir. Birleşen davada ise; davacılar ... ve ... yönünden yardım nafakası taleplerinin reddi, diğer davacılar ... ve ... yönünden yardım nafakaları taleplerinin kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir....
nün reşit olduğu tarihten itibaren talebinin ancak yardım nafakası olarak değerlendirilmesinin mümkün gözüktüğü belirtilerek, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının 2. bendinin davacı ... için takdir edilen 300 TL nafakanın dava tarihinden reşit olduğu tarihe (16.11.2014) kadar iştirak nafakası, reşit olduktan sonra yardım nafakası olarak devamı denmek suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca söz konusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinimlerinin sağlanması gerekmez. Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise, ana-babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir....