Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Arazi sahibinin yapılan inşaatın kaldırılmasını istememesi veya talep etmesine rağmen aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde arazi malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, bu zenginleşmeye karşılık taşınmaz malikinin malzeme malikine muhik bir tazminat ödemesi gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 723.maddesi uyarınca ödenecek olan tazminatın tutarı malzeme malikinin iyiniyetli olup olmamasına göre değişir. Üzerine inşaat yaptığı arazinin kendisine ait olmadığını bilmeyen veya bilmesi gerekmeyen kişi kural olarak iyiniyetlidir. Bunun gibi inşaatı arazi sahibinin açık veya örtülü muvafakatı ile yapan malzeme sahibi de iyiniyetli sayılır. Buna karşılık, üzerinde inşaat yaptığı arazinin kendisine ait olmadığını bilen veya bilmesi gereken kişi kötüniyetlidir (Prof.Dr.Kemal T.Gürsoy, Fikret Eren,Erol Cansel.Türk Eşya Hukuku.Ankara 1978.sh.610). Malzeme maliki ve arazi sahibi iyiniyetli ise malzeme sahibine muhik bir tazminat ödenmelidir....

    Tazminat talebinin kanuni dayanağı "alacağın temliki" hükümleri olduğuna göre, uyuşmazlığın alacağı temlik eden ... ile davalılar arasındaki hukuki ilişkiye bakılarak çözüme kavuşturulması gereklidir. ... ile davalılar arasında ise TBK'nun 69. maddesindeki yapı eseri malikinin sorumluluğu kapsamında bir ilişki bulunmaktadır. Bina veya yapı eseri malikinin sorumluluğu, yapı eserinin yapımındaki bozukluğa veya bakımındaki eksikliğe dayanmakta olup, sorumluluğun doğmasında, yapılıştaki bozukluk - bakım eksikliği ayrımının bir önemi yoktur. Zira, malikin sorumlu olması için bakım eksikliği veya yapılıştaki bozukluktan herhangi birinin varlığı yeterli görülmektedir. Her iki olasılıkta da yalnızca malikin sorumluluğu söz konusu olmaktadır. Bina veya yapı eseri malikinin sorumlu tutulabilmesi için; yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden zararın doğması, yapım bozukluğu veya bakım eksikliği ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir....

      (BK.nun 58) maddesine dayalı yapı malikinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmesine, 15.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        bozulduğu, bu nedenle asıl davadaki tescil istemi ile birleşen davadaki arsa malikinin müspet zarar isteminin reddi gerektiği, geçersiz sözleşmeyle kararlaştırılan cezai şartın istenmeyeceği ancak, karşı davada ... tarafından yüklenici hesabına havale edilen 37.000,00 TL'nin istenebileceği gerekçesiyle asıl davanın reddine, arsa malikinin birleşen davanın kısmen kabulü ile sözleşmenin geriye etkili şekilde feshine,arsa malikinin maddi ve manevi tazminat isteğinin reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile cezai şart isteminin reddine, yapılan havalenin ... tarafından yapılması nedeniyle şirketin davasının reddi ile 37.000,00TL'nin karşı davada davalı arsa malikinden alınarak ...'...

          Böylece, muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine aşağıdaki koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için: 1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. 2- Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir....

            Böylece, muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine aşağıdaki koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır. Bunun için: 1-Tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır. 2- Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir....

              Ancak TBK'nun 69.maddesindeki ve bir kusursuz sorumluluk hali olarak düzenlenen yapı malikinin sorumluluğu, yapı nedeniyle üçüncü kişiye karşı verilen zararlara ilişkin olup, kiracı ve halefiyet ilkesi gereğince kiracı yerine geçen sigorta şirketi üçüncü kişi konumunda değildir. Bu nedenle kusursuz sorumluluk haline dayanamaz. Kaldı ki somut olayda hasarın kiracının sorumluluğunda olan sebeple kaynaklandığı belirlenmiştir. Bu halde uygun nedensellik bağının kesildiği ve bina malikinin sorumlu tutulamayacağı kabul edilmelidir. O halde davacı tarafın istinaf istemleri yerinde değildir....

              Yargıtay kararlarında, öğretide bina ve yapı malikinin sorumluluğunun objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan "ağırlaştırılmış" "olağan sebep sorumluluğu" olarak isimlendirilen bir kusursuz sorumluluk halidir. Zarar ile özen eksikliği arasında uygun nedensellik bağının sorumluluk için yeterli olup özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi durumlarda kusur aranmayacaktır. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Başka bir anlatımla,bir bina ve yapı tesis ve benzerlerinin zarara neden olması durumunda yapı malikinin sorumlu tutulabilmesi için zararın bina ve yapının yapımı veya bakımındaki özen eksikliğinden doğmuş olması zarar ile yapımı veya bakım eksikliği arasında uygun bir nedensellik bağı bulunması gereklidir....

              HD'nin emsal kararında; "6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Sorumluluk Sebeplerinin Çokluğu” başlığı altında düzenlenen 60.maddesinde “Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayanabiliyorsa hakim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkanı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.” denilmiştir. Somut olayda, taraflar arasında kira sözleşmesi bulunduğu hususu tartışmasızdır. Davada davalı bina sahibi, hem kira sözleşmesi hem de TBK’nın 69. maddesinde yer alan yapı malikinin sorumluluğu hükümleri gereğince sorumludur. Ne var ki, davacı mahkemeye sunduğu 23/12/2015 dilekçe ile davanın sebebini bina sahibinin kusursuz sorumluluğuna dayandırmıştır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler....

              .-... ilamında belirtilen gerektirici sebeplere göre, HUMK'nın 440.maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan ve özellikle dosyadaki yapı kullanım izin belgelerinin kısmi kullanıma ilişkin olduğu dikkate alınarak, davacı -karşı davalı yüklenici vekilinin karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir. ...-Davalı-karşı davacı arsa malikinin karar düzeltme isteminin incelemesine gelince, yanlar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin .... maddesi gereğince bir kısım bağımsız bölümlerin ferağının yapı kullanım izin belgesi alınması şartına bağlı olduğu halde davacı-karşı davalı yüklenici yanca bu gereğin yerine getirilmediği, keza yapılan yargılama sonucunda davalı-karşı davacı arsa malikinin gecikme tazminatı alacağının bulunduğu saptandığından dava açılmasına davalı-karşı davacının neden olduğu ileri sürülemeyeceğine göre, arsa malikinin vekalet ücreti ile yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerekirken, aksi yönde hüküm tesisi doğru olmamıştır....

                UYAP Entegrasyonu