Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup ta zarar gören kimselerin taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten itibaren onbeş gün içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Yapının ilerlemesini zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan sübjektif (öznel) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce bu yöndeki yasa koyucunun amacını ortadan kaldırır. Durum ve koşulların haklı göstermesi şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması, gibi hususlar anlaşılmalıdır....

    Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. (TBK m.69; BK m.58) Yapı malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden "olağan sebep sorumluluğu"dur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir. Enerji nakil hatları da yapı eseri niteliğinde olup, bölgede elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur....

      Arazi sahibinin yapılan inşaatın kaldırılmasını istememesi veya talep etmesine rağmen aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde arazi malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden,bu zenginleşmeye karşılık taşınmaz malikinin malzeme malikine muhik bir tazminat ödemesi gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 723.maddesi uyarınca ödenecek olan tazminatın tutarı malzeme malikinin iyiniyetli olup olmamasına göre değişir.Üzerine inşaat yaptığı arazinin kendisine ait olmadığını bilmeyen veya bilmesi gerekmeyen kişi kural olarak iyiniyetlidir.Bunun gibi inşaatı arazi sahibinin açık veya örtülü muvafakatı ile yapan malzeme sahibi de iyiniyetli sayılır.Buna karşılık,üzerinde inşaat yaptığı arazinin kendisine ait olmadığını bilen veya bilmesi gereken kişi kötüniyetlidir (Prof.Dr.... T.Gürsoy,Fikret ...,... Cansel.Türk Eşya Hukuku.Ankara 1978.sh.610).Malzeme maliki ve arazi sahibi iyiniyetli ise malzeme sahibine muhik bir tazminat ödenmelidir....

        Mahkemece, yangının zarar görenin kusuru ile çıktığı, bina malikinin kusursuz sorumluğuna ilişkin illiyet bağının kesildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili bina malikinin sorumluluğuna dayanmıştır. Olay ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nun 69. maddesi hükmüne göre bina malikinin sorumluluğu, kusur esasına dayanmayan objektif sorumluluk niteliğinde olup, bina veya imal olunan şeydeki bozukluğun veya eksikliğin malikten kaynaklanmasına gerek yoktur. Başka bir anlatımla, malike kusur isnadı gerekli değildir. Ancak, böyle bir davada öncelikle zarar gören davacı, zarar gördüğünü ve bu zararının bina veya yapı eserinin yapılışındaki bozukluk veya bakımındaki eksiklikten kaynaklandığını ispat etmelidir. İspat yükünü yerine getirdiği takdirde kural olarak bina veya imal olunan şeyin malikinin sorumluluğu söz konusu olacaktır....

        Hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve dosya içeriğine göre davalılar vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; davacının yapmış olduğu bina ve müştemilat değeri 9.222,87 YTL olup; davacı, dava konusu taşınmaz maliki “...”nin mirasında 1/2 mülkiyet hakkına sahip bulunmakla ,taşınmaz üzerine bina inşa etmek suretiyle taşınmazın değerinde meydana gelen değer artışının yarısı kendisine ait olacağından kalan diğer yarısının tazminen sorumluluğu davacı dışındaki davada taraf olarak gösterilen diğer tapu maliki ... mirasçılarına aittir. Davalıların yaratılan artı değerin ./.. yarısı olan 4.611,43 YTL tazminat ile yükümlü kılınması gerekirken, mahkemece davacının tapu kayıt malikinin mirasçısı ve terekede 1/2 payı olduğu hususları gözden kaçırılarak yaratılan artı değerin tamamından sorumlu olacak şekilde hüküm kurulması doğru değildir....

          Mahkemece; asıl ve birleşen davaların TBK. 69. maddesine dayalı yapı malikinin sorumluluğu hükümlerinden kaynaklandığı, ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karar davacı ... şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, tapu kayıtlarına göre ana taşınmazda kat mülkiyeti kurulmamış olması nedeniyle uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiğine göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 3,40 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 17/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Bu durumda; bir hizmet kusuruna değil, 6098 sayılı TBK'nın 69.maddesinde düzenlenen "yapı malikinin sorumluluğu" esaslarına dayanılmıştır. Mahkemece; adli yargı görevli olduğu kabul edilerek işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm verilmiş olması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 16.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

              Asliye Ticaret Mahkemesi'nce, uyuşmazlığın 6098 sayılı TBK'nun 69. maddesinde düzenlenen yapı malikinin sorumluluğu ve giderim yükümlülüğünden kaynaklanmakta olup ticari bir ilişkiden kaynaklanmadığı, dava dışı sigortalının ve davalı ... şirketinin tacir olmasına rağmen davacı mülk sahibinin tacir sıfatını taşımadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın kira sözleşmesinden kaynaklandığı ve HMK'nın 4. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, davanın halefiyet yoluyla talep edilen tazminata ilişkin ilamsız icra takibine karşı açılmış menfi tespit davası olup kira sözleşmesinden kaynaklanmadığından bahisle görevsizlik kararı vermiştir....

                TMK'nin 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır. Bu maddede iyi niyetin tanımı yapılmamışsa da aynı Kanunun 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda kuşku yoktur. Yapı malikinin kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşın, sınırı aştığını bilmesi veya bilecek durumda olmaması yahut sınırı aşmasında yasaca korunabilecek bir nedenin bulunması onun iyiniyetini gösterir. Yapı yapan kişinin iyi niyetli olmaması aşırı zarar bulunup bulunmadığına bakılmaksızın taşan kısmın yıkılması sonucunu doğuracağından iyi niyet üzerinde önemle durulmalı, olaylar, karineler, tüm taraf delilleri bir arada özenle değerlendirilmelidir....

                  Diğer yandan özel hukuk sorumluluğu bakımından her zaman kusur (kast veya ihmal) unsurlarının bulunması zorunlu değildir. Bu gibi hallerde, zararın, hukuka aykırı bir davranıştan doğması yani objektif koşulu gerçekleşmesi yeterli olup, ayrıca subjektif koşula kusura ihtiyaç yoktur. Özellikle kusursuz sorumluluk hallerinde durum böyledir. Zarar, ihmalden de kaynaklanabilir ve ihmali bulunanlarda zarardan sorumlu olur. Yargılama sırasında yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yapı Malikinin Sorumluluğu başlıklı 69. maddesinin 2. fıkrasında da “İntifa ve oturma hakkı sahipleri de binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan malikle birlikte müteselsilen sorumludur” hükmü düzenlenmiştir. Açıklanan nedenlerle 818 sayılı B.K’nun 58. maddesi gereğince bina maliki meydana gelen zarardan kusursuz sorumlu olduğu gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu