Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ejder Yılmaz, Ankara 2011, sayfa 268) Ayrıca, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca yabancı mahkeme kararının tenfizi için kararının kesinleşmiş olması dava şartıdır. Somut olayda, kesin hükme konu davada, yabancı mahkeme ilamının usulünce kesinleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve bu kararın Dairemizce onanmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Eldeki dava ise, kesin hükme konu davadaki aynı yabancı mahkeme ilamının diplomatik yolla tebliği işlemi tamamlanarak yeni bir kesinleşme şerhi ile açılan bir dava olduğundan önceki davanın dava şartı (diplomatik yolla tebliği sonucu usulünce kesinleşmiş karar bulunmadığından) yokluğu nedeniyle reddedilmiş olması, bu dava şartının tamamlanılarak açılan davada kesin hüküm oluşturmadığından davanın kesin hüküm nedeniyle reddi doğru olmamış, kararın davacılar yararına bozulması gerekmiştir....

    Davacı tarafça Sofya Şehir Mahkemesi Ticaret Bölümü 2154/2020 sayılı, ... karar numaralı ve 19/10//2022 tarihli kararı ile 14/11/2022 tarihli icra hükmü kararı uyarınca hem bu mahkeme kararının tanıma ve tenfizi hem de verilen karar uyarınca İİK.'nun 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı konulmasına yönelik talepte bulunulmuştur. Yabancı mahkeme kararının ilam niteliği taşıyabilmesi için MÖHUK 57. maddesi uyarınca Türk Mahkemeleri tarafından tenfizi ve bu tenfiz kararının kesinleşmesi gerekmektedir. Yabancı mahkemeden verilen bir ilamın Türkiye'de icra edilebilmesi için söz konusu mahkeme kararının tenfizi ve bu tenfiz kararının kesinleşmesi gerekmekle birlikte bilindiği üzere, ihtiyati haciz işlemi bir icra ve infaz işlemi niteliği taşımamaktadır....

      Yabancı mahkeme kararının Türkiye'de tanınması ve hükmedilen alacaklara ilişkin kısmın cebri icraya konulabilmesi için tenziline karar verilmesi gerektiğinden işbu davayı acma zarureti hasıl olduğunu beyan ederek yabancı mahkeme tarafından verilen kararın Türkiye'de de geçerli olubilmesi için mahkeme tarafından tenliz ve tanınması ile yargılama siderleri ve vekalet Ücretinin karşı tarafa yüklelilmesine karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP: Davalı tarafın herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür. DELİLLER:Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı. DAVANIN HUKUKİ NİTELİĞİ ve GEREKÇE: Dava, yabancı mahkeme kararının tanıma ve tenfizi istemine ilişkindir.5718 sayılı MÖHUK'un 50. maddesine göre, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi, yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır....

        Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; tenfizi talep olunan yabancı mahkeme ilamının ülkemiz kamu düzenine aykırı bir yönünün bulunmadığı, münhasıran Türk Mahkemelerinin yetkisine giren bir konuya ilişkin olmadığı, yargılama sırasında tenfizi talep olunan ülkenin usül hükümlerinin uygulandığı, yargılama safhasında adil yargılama hakkının ihlal edilmediği, kararın usulüne uygun kesinleştiği, 5718 Sayılı Kanunu'nun 54. maddesinde belirtilen tenfiz şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kabulüne, Stutgart Asliye Hukuk Mahkemesinin 25. Sivil Hukuk Dairesinin 25 O 144/08 dosya nolu 22/07/2009 tarihli kararının tenfizine karar verilmiştir. Kararı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararında “Stuttgart Asliye Hukuk Mahkemesi 25....

          Sonuç olarak yukarıya aynen aktarılan yasal düzenlemeler, ---- taraflar arasındaki tahkim şartını içeren sözleşme, tenfizi talep edilen hakem kararlarının tercümeleri ile onanmış örnekleri, dosya kapsamına uygun olup Mahkememizce de isabetli görülen rapor ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ----- Maddede sayılan tenfiz talebinin reddine ilişkin hallerden hiç birinin söz konusu olmadığı ve yasada öngörülen tenfiz şartlarının yerine gelmiş olduğu kanaatine varıldığından sübut bulan davanın kabulüne ilişkin olmak üzere aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Son olarak belirtmek gerekir ki Harçlar Kanununa göre yabancı mahkeme kararları nisbi harca tabi kılındığı halde yabancı hakem kararlarının tenfizi yönünden bu şekilde emredici bir yasal düzenleme olmadığından ve yerleşen uygulamaya da bağlı olarak yabancı hakem kararlarının tenfizi maktu harca tabi olduğundan maktu harca göre işlem yapılmıştır....

            İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; yabancı mahkeme ilamının tenfizi istemiyle açılan bu davada yabancı mahkeme ilamının açıkça kamu düzenine aykırı olmadığı, tenfize konu yabancı mahkeme kararının aslı, tamamının onaylı tercümesi sunulmuş olup kararın mahkeme tarafından verildiği ve mahkeme hükmünü taşıdığının anlaşıldığı, kendisine karşı tenfiz istenen davalı mahkemeye usulünce çağrıldığı, yine karar da usulünce davalıya tebliğ edilmiş olup MÖHUK 54/1/ç bendine de aykırılık bulunmadığı, her ne kadar Almanya ile Türkiye arasında karşılıklı ikili anlaşma olmamakla beraber Türk Mahkemeleri kararları Almanya'da tenfizi mümkün olduğundan fiili uygulamanın bulunduğu, yabancı mahkeme ilamının tenfiz koşullarının oluştuğu, bu durumda davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle açılan davanın kabulü ile Federal Almanya Cumhuriyeti Memmingen Asliye Hukuk Mahkemesi 2....

            Dava, yabancı mahkeme ilamının tenfizi talebine ilişkindir. 1- MÖHUK 53. maddesi uyarınca yabancı mahkeme kararının tenfizi için dava tarihinde kesinleşmiş olması şarttır. Sunulan yabancı mahkeme kararında yürürlüğe girdiğine dair şerh mevcuttur....

              Somut olayda, mahkemece, davacı vekiline, kesinleşme şerhi bulunan yabancı mahkeme kararının tercümesi ile kararın ve dava dilekçesinin tebliğine ilişkin belgeleri ibraz etmesi için 30 günlük kesin süre verilmişse de, davacı vekilinden talep edilen belgelerin sunulması zaman alacağı için verilen 30 günlük kesin süre makul değildir....

                Kararı, davacı vekili ile davalı şirket vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece tenfizi istenilen kararın ve bu karara ilişkin dava dilekçesinin davalılara Lahey Sözleşmesi uyarınca tebliğ edildiği, ancak duruşma çağrısının posta yoluyla tebliğ olunduğu, davalıların yabancı mehkemedeki duruşmaya çağrılmamaları ve alınan gıyabi kararın tenfizine de itiraz edilmesi karşısında tenfiz şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir....

                  Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının Alman mahkemelerinde alacak davası açarak talebini hüküm altına aldırdığı, ancak Türkiye’de açılan aynı nitelikteki davaların 6762 sayılı TTK’nin 405/2 maddesinde "Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler, tasfiye payına mütaallik hakları mahfuzdur" şeklinde yasal düzenleme karşısında reddedildiği ve bu nitelikte kararların Yargıtay'ca onandığı, bu yasal düzenleme karşısında yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmesi halinde açıkça Türk Yasaları’na aykırı bir durum oluşacağı, ticari hayatın işleyişine ve kamu düzenine de aykırı olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece 5718 sayılı MÖHUK.’nun 54. maddesinin (c) bendi uyarınca, yabancı mahkeme hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olduğu gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu