Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Buna göre, yabancı mahkeme kararlarının tanıması ve tenfizi davasında görevli mahkeme asliye mahkemesidir. Tanıma ve tenfiz kararının önemi dolayısıyla yabancı kararı veren mahkemenin hangi mahkeme olduğuna bakılmaksızın asliye mahkemelerinin görevli olması uygun görülmüştür. Burada, tanıma ve tenfiz davasının, yerel mahkeme içinde sulh hukuk mahkemesine göre daha üst düzey bir mahkeme olan asliye mahkemesi tarafından bakılması amaçlanmıştır (Nomer, E.: Devletler Hususi Hukuku, İstanbul 2013, s. 492).Yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizinde asliye mahkemeleri de görev ilişkisi çerçevesinde davaya bakar ( HGK 15.06.2016 tarihli ve 2014/19- 1090 E., 2016/819 K.).Görüldüğü üzere ilgili madde, asliye mahkemesini görevli kabul etmekte ve davanın konusunu teşkil eden ihtilafın niteliğini göz önünde bulundurmamaktadır. İhtilâfsız yargı alanında verilen mahkeme kararlarının tanınması da aynı hükümlere tabi tutulmuştur (MÖHUK m. 58/2)....

Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar Dairemizin 30.09.2011 tarih, 2009/9693 E. 2011/11571 K. sayılı ilamı ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının tenfiz için gerekli şartları taşıdığı, mahkeme kararı aslı ile tasdik edilmiş tercümesinin dosyaya ibraz edildiği, kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, ... ... Asliye Mahkemesi'nin 16/09/2005 Tarih ve 8 O 244/04 sayılı dosyasında verilen karar ile yargılama masraflarına dair kararın tenfizine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup Dairemiz bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir....

    Davalı vekili, tenfizi talep edilen mahkeme kararının yargılama sonucunda ve taraf teşkili sağlanarak verilmemesi nedeniyle tanıma veya tenfize konu olabilecek nitelikte bir ilam olmadığını belirterek tenfiz isteminin reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, MÖHUK'un 50 ile 57. Maddeleri arasında yabancı mahkeme kararlarının tenfizi usulünün düzenlendiği, istem konusu kararın tenfiz koşullarını taşıdığı gerekçesi ile ... Asliye Hukuk Mahkemesi kararının tenfizine karar verilmiş hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Milletler Arası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 50’nci maddesine göre, “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.” Bu nedenle tenfiz kararı verilebilmesi için öncelikle yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin verilen kesinleşmiş bir ilamın bulunması gerekir....

      C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tanıma ve tenfiz şartlarının oluştuğu, kararın Türk Kamu Düzenine açıkça aykırılık teşkil etmediği, davanın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine giren davalardan olmadığı,Türkiye ile Fransa arasında mahkeme kararlarının onanmasına ilişkin sözleşme bulunduğu, davalı tarafından velâyet ve nafakaya ilişkin hükümlerin tanınması ve tenfizine karşı çıkılmış ise de çocukların velâyetine ilişkin kararların tanınması ve tenfizi ile çocukların velâyetinin yeniden tesisine ilişkin Avrupa Sözleşmesine ülkemizin 01.06.2000 tarihinde katıldığı, tanıma ve tenfize bakan hakimin kural olarak yabancı mahkeme kararının doğruluğunu inceleyemediği, gerek yabancı kararda uygulanmış olan usul ve gerekse kararda yer alan maddî ve hukuki tesbitler incelemenin konusu dışında olduğu, Türk Hukukunun emredici hükümlerinin dikkate alınmamasının veya yanlış uygulanmasının tek başına mahkeme kararının...

        Dava konusu yabancı mahkeme kararının hüküm fıkrası incelendiğinde davacı alacağı olan 15.000,00 Euro’nun ödenmiş olduğu belirtilerek sadece fatura tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek ana para faizlerinin davalıdan tahsiline ve bunlara ek olarak 5.736,29 Euro avukatlık ücreti ve 645,33 Euro yargılama giderinin davalıdan tahsiline hükmedildiği görülmektedir. Ancak fatura tarihi, 15.000,00 Euro’nun parça parça ödeme tarihleri ve uygulanacak faiz oranı hüküm fıkrasında belli olmadığı için yabancı mahkeme kararının faize ilişkin bu bölümünün icrası mümkün olmayıp yabancı mahkeme kararının bu nedenle tenfizinin esasen reddi gerekir. Ancak 5718 sayılı Kanunun 56. maddesi gereğince yabancı mahkeme kararının kısmen tenfizine karar verilmesi mümkündür....

          , sunulan mahkeme kararı ve belge içeriklerinden, davalının Fransa kanunları uyarınca, hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrıldığı, kendisini vekil ile temsil ettirdiği, verilen kararın Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine giren konuda verilmediği, kamu düzenine açıkça aykırılığın bulunmadığı, 5718 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesinin (e) bendi hükmüne göre tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olup olmadığını incelemekle yetineceği, yabancı mahkeme kararının elde edilmesinde uygulanan yabancı hukukun Türk kamu düzenine aykırılığının incelenmesinin ve yabancı hakimin bu karara hangi kanunu, nasıl uyguladığını inceleme yetkisine sahip olmadığı, mahkemenin, tenfiz konusunda hukukumuzda yer alan şartları araştırmakla yetineceği, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının, ......

            Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir.Davacı, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklı ihtilaf meydana geldiğini, davalı aleyhine Tunus Mahkemesinde açtıkları davanın lehlerine sonuçlandığını ve kesinleştiğini, kararın Türkiye'de icra edilebilmesi için tanınması ve tenfizi gerektiğini belirterek kararın tenfizini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinafa başvurmuştur.Davaya konu tenfizi istenen yabıncı mahkeme kararının taraflar arasındaki ticari işletmelerinden doğan ihtilafa ilişkin ve tarafların tacir olmaları nedeniyle, MÖHUK 50/1 maddesine göre Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan davalının görev itirazı yerinde değildir....

              İNCELEME VE GEREKÇE Dava, MÖHUK'un 50 ve devamı maddeleri gereğince yabancı mahkeme kararının tenfizi isteğine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davanın açıldığı İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mahkemesince daha önce davanın kabulüne ilişkin verilen hükümler istinaf başvurusu üzerine dairemizce, önce harcın tamamlanması ardından da göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle kaldırılmıştır. Uyuşmazlık, yabancı mahkeme kararının tenfizi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır....

                CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; tenfizi istenen yabancı mahkemede açılan davanın dava dilekçesi ile gerekçeli kararının davalıya adli yoldan tebliğine ilişkin bir belgenin bulunmadığını, yabancı mahkeme ilamına konu davanın davalı şirketin yerleşim yerinin bulunduğu Yozgat'ta açılması gerektiğinden Türk mahkemelerinin münhasır yetkisi içinde kaldığını, yabancı mahkeme ilamının Türk kamu düzenine aykırı olduğunu, olayda yabancılık unsurunun bulunmadığını, davacının davalı şirketin ortağı olmadığını, dolayısıyla ortaklık payının iadesine karar verilemeyeceği gibi bu kararın tenfizine de karar verilemeyeceğini, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının davacı tarafın yabancı mahkemedeki hukuka ve iyi niyet kurallarına aykırı hileli davranışları ile elde edilmiş bir karar olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. III....

                  Tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının tarafları, konusu ve sebebi "aynı" olan Türk mahkemelerinden verilmiş bir kararla bağdaşmaması halinin Türk kamu düzenine aykırılık oluşturacağı, hatta buna rağmen kararın tenfizine karar verilmişse bu durumun HUMK'un 445/10 maddesi uyarınca bir yargılamanın yenilenmesi nedeni olacağı açıktır. ..........Tenfiz davasının açıldığı tarih itibariyle Türk mahkemelerinden aynı sebebe dayanarak, aynı taraflar arasında görülen davada verilen karar kesinleşmiş olmakla iş bu karara aykırı olacak şekilde yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi Türk kamu düzenine aykırı olduğundan davanın reddi gerekirken açıklanan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir." hususları açıkça belirtilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu