Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bölge Arbitraj (Ticaret) Mahkemesi kararının tenfizi gerektiğini, Şöyle ki; Rusya ve Türkiye Cumhuriyeti arasında mahkeme kararlarının tenfizi konusunda karşılıklılık bulunduğunu, buna ilişkin örnek mahkeme ilamlarını sunduklarını, taraflar arasındaki uyuşmazlık, iki şirket arasındaki ticari bir uyuşmazlığa ilişkin olup Türk mahkemelerinin münhasır yargı yetkisine girmediğini, Rus Mahkemesi tarafından verilen kararın Türk kamu düzenine aykırı olarak nitelendirilemeyeceğini, mahkeme kararı ticari bir ilişki dairesinde davalılar tarafından ödenmesi icap eden meblağlara ilişkin olduğunu, davalıya ... Bölge Arbitraj(Ticaret) Mahkemesi tarafından usulüne uygun bir şekilde tebligat yapıldığını, Mahkeme tarafindan tebligatın usulüne uygun olark yapıldığına ilişkin hazırlanan açıklama metnini de noter onaylı tercümeli olarak sunduklarını, keza davalının Rus Mahkemesindeki duruşmada da avukatı aracılığıyla temsil edildiğini belirterek ......

    Dava, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir. Dava, hukuki niteliği itibariyle 5718 sayılı MÖHUK 60 vd. maddeleri ile New York Konvansiyonu uyarınca, yabancı hakem kararının tenfizi isteğine ilişkindir. 5718 sayılı MÖHUK 60-63.maddelerinde, yabancı hakem kararlarını tenfizi düzenlenmiştir. Buna göre, '' kesinleşmiş'' ve '' icra kabiliyeti kazanmış '' veya '' taraflar için bağlayıcı olan'' yabancı hakem kararlarının tenfiz şartları, yabancı mahkeme kararlarının tenfizi şartlarından ayrı olarak düzenlenmiştir....

      Rbge Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi'nin 16.10.2015 kesinleşme tarihli ve 36F 127/03 UK Karar sayılı yabancı mahkeme kararı ve yetkili makamlarca onanmış tercümesinin dosyaya sunulduğu, yabancı mahkeme kararının aslı, kesinleşme şerhi ve onaylı tercümelerinin bulunduğu, yabancı mahkeme hükmünün kamu düzenine aykırı olmaması, ilâmın Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması ve hükmü veren mahkemenin tabi olduğu ülke ile karşılıklılık esasının uygulanması nedenleri ile tenfizi için gerekli şartların oluştuğu , davalı taraf her ne kadar cevap dilekçesinde, tenfizi istenilen yabancı mahkeme ilamının 2004 yılında verildiğini, kararın zamanaşımı uğradığını iddia etmişse de, somut olayda, henüz Türkiye Cumhuriyeti'nde tanınmış bir yabancı mahkeme ilamı bulunmadığından ilam zamanaşımının başladığından söz edilemeyeceği, yabancı mahkemece verilen kesinleşmiş kararların iç hukukta hukuki sonuç doğurması tenfiz ya da tanıma kararına bağlı olduğu, henüz tanınmayan...

        Somut olayda; davalı tenfize konu ilamın verildiği ülkeye hiç gitmediğini, tenfizi istenen dava ile bir ilgisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Dava dosyası içerisinde sunulan belgelerden tenfizi istenilen ilamın verildiği mahkemece ilamın verildiği ülkenin kanunlarında belirtilen usule uygun şekilde davalıya tebligatın yapılıp, taraf teşkilinin sağlanıldığı hususu anlaşılamamaktadır. Mahkemece davalının bu yöndeki savunmaları da gözetilerek tenfizi istenilen karara ilişkin dava dosyasında davalıya usulüne uygun tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanıp sağlanılmadığı hususu araştırılmaksızın eksik inceleme ve yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

          Tenfizi istenilen dava konusu vasiyetnamenin, muayyen mal vasiyeti niteliğinde olmayıp, mirasçı nasbına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. (TMK. Md. 516) TMK'nın 600. maddesi uyarınca; muayyen mal vasiyetinde, vasiyet alacaklısı kişisel bir istem hakkı kazanır ve bu hak dava yoluyla talep edilebilir. Uygulamada bu dava vasiyetin tenfizi davası olarak anılmaktadır. TMK'nın 600. maddesi, muayyen mal vasiyetini kapsayıp mirasçı atamasını kapsamaz (Nitekim değişiklik öncesi medeni kanunun 541. Maddesi metninde " Kendisine muayyen bir şey vasiyet edilen kimse" ifadesi kullanılmaktadır). Atanmış mirasçılarda ise miras, mirasbırakanın ölümü ile kazanılır (TMK. Md. 599/3). Mirasçı atanan kişi, mirasbırakının ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanır. Bu durumda, miras bırakandan intikal eden ayni hakların, atanmış mirasçı adına tescili için vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasına, dolayısıyla mahkeme hükmüne ihtiyaç yoktur....

          CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; tenfizi istenen yabancı mahkemede açılan davanın dava dilekçesi ile gerekçeli kararının davalıya adli yoldan tebliğine ilişkin bir belgenin bulunmadığını, yabancı mahkeme ilamına konu davanın davalı şirketin yerleşim yerinin bulunduğu Yozgat'ta açılması gerektiğinden Türk mahkemelerinin münhasır yetkisi içinde kaldığını, yabancı mahkeme ilamının Türk kamu düzenine aykırı olduğunu, olayda yabancılık unsurunun bulunmadığını, davacının davalı şirketin ortağı olmadığını, dolayısıyla ortaklık payının iadesine karar verilemeyeceği gibi bu kararın tenfizine de karar verilemeyeceğini, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının davacı tarafın yabancı mahkemedeki hukuka ve iyi niyet kurallarına aykırı hileli davranışları ile elde edilmiş bir karar olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. III....

            Mahkemece; davanın vasiyetnamenin tenfizi davası olup, dosya kapsamından tenfizi istenen vasiyetnamenin açılıp okunmadığı, MK'nun 596.maddesi gereğince öncelikle vasiyetnamenin açılıp okunması akabinde MK'nun 600.maddesi gereğince tenfizinin talep edilmesi gerekeceği, dosya kapsamında vasiyetnamenin açılıp okunduğu hususunda bilginin bulunmadığı, vasiyetnamenin açılıp okunmasının vasiyetnamenin tenfizi davasının ön koşulu olduğu, bu ön koşul gerçekleşmediği gerekçesi ile dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir....

              Vasiyetnamenin tenfizi (yerine getirilmesi) davasının görülebilmesi için, vasiyetnamenin açılıp okunmasından sonra itiraza uğramaması veya itiraz edilmiş ise buna ilişkin vasiyetnamenin iptali veya tenkisine yönelik davaların kesinleşmesi gerekir. Bu nedenle, aynı dava dosyası içinde hem vasiyetnamenin iptali veya tenkisi ile birlikte vasiyetnamenin tenfizi davasının birlikte görülmesi mümkün değildir. ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/1595 Esas 2013/5942 Karar ) İlk derece mahkemesince, vasiyetnamenin tenfizi talepli ile açılan davanın vasiyetnamenin iptali davası kesinleştikten sonra görülebileceği gözetilerek tenfiz talebine yönelik davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesi, vasiyetnamenin iptali talebi ile açılan dava hakkında karar verilerek bu karar kesinleştikten sonra vasiyetnamenin tenfizi davasına devam edilmesi gerekir....

              Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını ancak bu malın vasiyetinin yerine getirilmesi (tenfizi) yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır. Vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa yasal ve atanmış mirasçılara karşı açılır. Davaya konu tenfizi istenen vasiyetname incelendiğinde ; vasiyeti yerine getirme görevlisi atanmadığından, vasiyetnamenin tenfizi davasının murisin yasal mirasçılarına karşı açılması gerekmektedir. Öte yandan, Vasiyetnamenin yerine getirilebilmesi (tenfizi) için de her şeyden önce vasiyetnamenin açıldığının ve iptali için yasada öngörülen sürenin geçtiğinin belirlenmesi gerekir. Dava, murise ait resmi vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. Vasiyetnamenin tenfizi davasında, davanın kabulüne karar verilebilmesi için, diğer şartların yanı sıra vasiyetnamenin ayakta kalıp kalmadığının belirlenmesi gerekir....

              Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davalı borçluya ödeme emri gönderildiğini davalının borcunu ödememesi üzerine de aynı mahkemece icra kararı çıkarılıp, davalıya tebliğ edildiğini ve kararın kesinleştiğini 2675 sayılı MÖHUK -38 ve devamı ve maddeleri uyarınca yabancı mahkeme kararının tenfizi için bu davanın açılması mecburiyeti doğduğunu belirterek, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 21.06.1994 gün BK.083144/94 sayılı icra kararının tenfizini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya cevap vermemiştir....

                UYAP Entegrasyonu