Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, tenfizi istenen karara ilişkin dava dilekçesinin 1965 tarihli Adli Yardımlaşmaya İlişkin Lahey Sözleşmesi'nde belirtilen usule uygun biçimde davalıya tebliğ edilmediği, davalıya savunma hakkının tanınmadığı ve adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, tenfizi istenilen karara ilişkin dava dilekçesinin davalıya Lahey Sözleşmesi'ne uygun bir biçimde tebliğ edilmeyerek davalının savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, dosyaya sunulan tebliğ evraklarından ...Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yapmış olduğu yargılamada, dava dilekçesinin ......

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Yabancı Mahkeme İlamının Tanınması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, kadın tarafından açılan yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizi davasında "derdestlik sebebiyle" usulden ret kararı verilmiştir. Mahkeme kadın tarafından açılan yabancı mahkeme ilamının tanınması ve tenfizi için açılan işbu davayı, erkeğin aynı mahkemede 21.07.2013 tarihinde açtığı boşanma davası ile derdest dava saymıştır Derdestlik bir dava şartı olup, hakim tarafından re'sen gözetilir (HMK m. 114/1-1, 115)....

      Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak alınmış ve kesinleşmiş ilamlar hakkında, yetkili mahkemenin tenfiz kararı verebilmesi için 2675 sayılı MÖHUK’nın 38/c maddesi (yeni 5718 SK’nın 54/c maddesi) uyarınca, hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması gereklidir. Tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının tarafları, konusu ve sebebi “aynı” olan Türk mahkemelerinden verilmiş bir kararla bağdaşmaması halinin Türk kamu düzenine aykırılık oluşturacağı, hatta buna rağmen kararın tenfizine karar verilmişse bu durumun, HUMK’nın 445/10. maddesi uyarınca bir yargılamanın yenilenmesi nedeni olacağı açıktır Somut olayda, davalı vekilinin kesin hüküm itirazı üzerine ...1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/704 E-2012/551 K sayılı dosyası getirtilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN TENFİZİMahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava,vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 22.01.2015 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 3. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 11.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren, Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 01.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : VASİYETNAMENİN TENFİZİ(YERİNE GETİRİLMESİ) -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunca 12.02.2016 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 26.02.2016 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 3.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 11.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren, Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,29.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Bölge Adliye Mahkemesi'nce, MÖHUK’un 50. maddesi gereğince, tenfizi istenen kararın özel hukuk ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığı çözmek için verilmiş hukuk davalarına ait bir karar olması gerektiği, bu bağlamda, icra emri, maddi hukuk anlamında taraflar arasındaki hukuki ihtilafı çözmeyen, takip hukukunu ilgilendiren bir karar niteliği taşıdığı, tenfizi mümkün bir hükme sahip yabancı mahkeme ilamı niteliğinde olmadığı, tenfiz isteyenin “başvuru üzerine Almanya Mayen Asliye Mahkemesi’nin davalıya ödeme emri (ihtar) çıkartarak, iki hafta içinde itirazda bulunulabileceğini ihtar etiği, iki hafta içinde itirazda bulunulmaması nedeniyle hâkimlikçe çıkarılan ödeme emrinin kesinleştiği” yönündeki iddiaya dayandığı, Almanya Mayen Asliye Mahkemesi hakimliğince çıkarılan ödeme emrinin kesinleşmiş olmasının bu kararı teknik anlamda tenfizi kabil (yargılama sonucu verilmiş) bir ilam olarak nitelendirmeye yeterli olmadığı, ihtar usulüne göre verilmiş bir kararın adli karar olarak kabul edilmesinin...

              Davacı vekili 26.02.2020 tarihli dilekçesi ile , tenfizi talep edilen kararın Stuttgart Sulh Mahkemesinin 04.12.1996 tarihli ilamı olduğunu beyan ederek dava dilekçesini açıklamıştır. CEVAP: Davalı vekili; davacı taraf yabancı bir tüzel kişi olduğundan MÖHUK'un 48. maddesi kapsamında teminat göstermesi davacı tarafın 29.05.1996 tarihli yabancı mahkeme kararından doğan dava ve alacak haklarının zamanaşımına uğradığını,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

                İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; vasiyetnamenin tenfizi davasının açıldığı tarih itibariyle dava konusu taşınmazların muris adına kayıtlı olmadığı ve gerçekleşen bu hukuki durum karşısında artık vasiyetnamenin ifasını talep etmenin mümkün bulunmadığı gözetilerek davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf dilekçesinde özetle; muris Recep Tuğrul Gölcük 2....

                Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını ancak bu malın vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır. Vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa yasal veya atanmış mirasçılara karşı açılır. Vasiyetnamenin tenfizi ve buna bağlı olarak tapu iptal ile tescil davası vasiyetnamenin açılıp okunduğu, itiraza uğramadan veya itiraz edilmiş ise itirazların reddedilmesi sonucunda kesinleştiğine dair bir tespit davasıdır. Somut olayda davacılar; vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyetnameye konu taşınmazların adlarına tescilini talep etmiştir....

                bir mahkeme kararı niteliği taşımadığının aşikar olduğunu, bu sebeple mahkeme kararı niteliği taşımayan bu belgenin mahkemede açılan iş bu davanın konusunu oluşturmayacağı kanaatinde olduklarını, tanıma ve tenfiz davalarının görülebilmesi için mutlak olan yabancı mahkeme kararının varlığı ile işbu kararın kesinleşmiş olması hususunun olmadığını, dolayısıyla huzurdaki davanın bu açıdan reddi gerektiğini, yabancı mahkeme tarafından verilen bir ilamın Türkiye’de de geçerli olabilmesi için tanınması, uygulanabilmesi için de tenfizi gerektiğini, tanıma - tenfiz davalarının ülkemiz mahkemelerinde kabul edilebilmesi bazı şartlara tabi kılınmıştır....

                UYAP Entegrasyonu