Davacının tenfiz talebi üzerine yerel mahkemece verilen ilk kararda, Suriye ile Türkiye arasında yabancı mahkeme ilamlarının tenfizi konusunda mevcut ikili veya çok taraflı bir anlaşma olmamasına rağmen, fiili uygulamada yabancı mahkeme kararlarının tanındığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, ancak bu karar Dairemizce, sözleşme veya kanuni imkan olmasına rağmen, yabancı ülke Türk mahkeme kararlarını fiilen tenfiz etmiyor ise yine mutekabiliyet gerçekleşmiş olmayacağı, somut olayda mahkemece bu husus üzerinde durulmadığı yönünden bozulmuştur. Bu bozma üzerine mahkemece yapılan araştırmada, bir Türk Vatandaşı'nın tenfiz isteminin Suriye Idlib 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce reddedildiği, bunun da tenfiz istemi için olumsuz koşul olan, olumsuz fiili uygulamaya örnek olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Kararı, davalı şirket vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yabancı bir mahkeme kararının tenfiz edilmesi için öncelikle kararın usulünce kesinleşmiş olması gerekmektedir. Davaya konu tenfizi istenen ... Eyalet (Asliye Hukuk) Mahkemesi’nin 14.09.2009 tarihli kararında, kararın bir suretinin davalıya 30.09.2009 tarihinde tebliğ edildiği yazılı ise de dosyaya sunulan tebliğe ilişkin belgelerden kararın Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığı ile karar tarihinden önce 15.07.2009 tarihinde davalı vekili Av. ...’na tebliğ edildiği anlaşılmaktadır....
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın davaya dayanak mahkeme kararını ve dava dilekçesini davalı tarafa hükümlerine uygun olarak tebliğ ettirdiğine dair belgeleri ibraz etmediğinden, maddesinde belirtilen şekilde kesinleşmiş bir kararın söz konusu olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir....
MAHKEME KARARI Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir. IV. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuran Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Yargıtay Kararı Dairenin 11.01.2023 tarih, .... sayılı kararıyla Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir. V. KARAR DÜZELTME A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. B. Karar Düzeltme Sebepleri Davalılar vekili karar düzeltme dilekçesinde özetle; yabancı mahkeme kararı kamu düzenine aykırı olduğundan davanın reddinin gerektiğini, davanın ve ilamın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkindir. 2....
Mahkemece; "İşbu dava; 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK)’ un 50 ila 63. maddelerinde düzenlenen yabancı mahkeme kararının (ilamının) tanıma tenfizi davasıdır. Davaya konu istem, yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizine ilişkin bulunmakla öncelikle, buna ilişkin yasal düzenlemeler ile kavram ve kurumların irdelenmesinde yarar vardır: Tanıma; "Bir mahkeme kararının kesin hüküm kuvvetinin yabancı ülkede kabulü", tenfiz ise "bir mahkeme kararının , sahip olduğu kesin hüküm kuvvetinin sonucu olarak, maddi icra muamelelerini gerekli kılan kamu gücünü harekete geçiren vasfı"dır. Tanıma yabancı mahkemece verilen kesinleşmiş bir kararın kabul edilmesi işlemi olup; tanımada amaç, sadece kararın maddi anlamda kesinliğinden yararlanılmasıdır. O halde tanıma kararı verilebilmesinin ön koşulu bir yabancı mahkeme kararının varlığı ve bu kararın kesinleşmiş olmasıdır....
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararının usulüne uygun olarak tebliğ edilip kesinleştiği, davacının talebinin Türk mahkemeleri'nin münhasır yetkisine girmediği, kamu düzenine aykırı olmadığı, tenfizi önleyecek herhangi bir engel bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmiş, davalı vekilince temyiz edilen karar Dairemizin 10.09.2013 tarihli kararında yazılı gerekçelerle onanmıştır. Bu kez davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK’nun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....
Buna göre yabancı mahkeme kararlarının tenfizinin mümkün olabilmesi için tenfizi talep edilen kararın yabancı bir mahkemeden verilmiş karar olması, kararın hukuk davalarına ilişkin olması ve yabancı mahkeme kararının verildiği ülke kanunlarına göre kesinleşmiş olması gerekmektedir. Yabancı mahkeme kararının tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi görevli ve yetkili mahkemeye verilecek bir dilekçe ile olur (MÖHUK, m. 52). Bu dilekçeye; yabancı mahkeme ilâmının ve bu ilâmın kesinleştiğine ilişkin belgenin, o ülke makamlarınca usulen onanmış aslının veya onaylı sureti ile bu belgelerin onanmış tercümelerinin eklenmesi zorunludur (MÖHUK, m. 53)....
Mahkemece, toplanan delillere göre; tenfizi talep olunan yabancı ülke tahkim kararının apostille şerhli kesinleşmiş aslı ve noter tercümesinin dosyaya sunulduğu, tenfizi talep olunan yabancı tahkim ilamının ülkemiz kamu düzenine aykırı bir yönünün bulunmadığı, münhasıran Türk Mahkemelerinin yetkisine giren bir konuya ilişkin olmadığı, yargılama sırasında tenfizi talep olunan ülkenin usul hükümlerinin uygulanmasının doğal olup, yargılama sırasında adil yargılama hakkının ihlal edilmediği, usulüne uygun kesinleştiği, davalının, tenfizi talep edilen ilamın Türk kamu düzenini ilgilendiren vergi ve gümrük mevzuatına aykırı olduğuna ilişkin savunmasının tenfizi talep edilen ilamın temyiz safhası ve temyizden önceki safhada ileri sürüldüğü ve bu savunmanın yargılamada tartışılıp değerlendirildiği, Türk kamu düzenine aykırılık bulunmadığı gibi, İngiltere Devleti ile ülkemiz arasında aynı konuda çifte vergilendirmenin önlenmesine ilişkin uluslararası sözleşmenin varlığı karşısında davalının bunu...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Yabancı Boşanma Kararının Tenfizi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı, tenfizi istenen yabancı ilamın kesinleştiğini gösteren belge ibraz etmeyeceğini beyan etmiş olup, davanın münhasıran yabancı ilamın kesinleştiğine dair belge ibraz edilmemiş olması sebebiyle reddedildiğinin anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar...
Dışişleri Bakanlığından alınan 21.03.2013 tarihli ve 2013/46255 sayılı yazının davacı tarafından yaptırılan tercümesinde Legnano Dairesi Koordinatör Hâkimi tarafından “(..) ödemeye dair mahkeme kararına yasada belirtilen süre içerisinde itirazda bulunulmazsa söz konusu karar kesinleşmiş mahkeme kararıyla hukuki açıdan aynı statüye sahip olur. Bu nedenden dolayı (..)Legnano Dairesi tarafından alınan mahkeme kararı altında imzası bulunan yetkilinin görüşü uyarınca kesinleşmiş mahkeme kararı statüsüne sahiptir” şeklinde açıklama yapıldığı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 E., 2012/1 K. sayılı kararında da vurgulandığı şekliyle İtalyan usul hukukuna tâbi olarak verilmiş olan bir Mahkeme kararının, mahkeme ilamı niteliğinde olup olmadığının münhasıran İtalya usul hukukuna göre tayin ve tespit olunacağı, bunun yanında T.C....