Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır." hükmü karşısında yeni yapılacak fuar tarihinin davalıya bildirildiği tarih de gözetildiğinde yapılması planlanan ve ertelen fuar tarihi arasındaki geçen zaman dilimi dikkate alınmakla davalı farklı bir tarihte düzenlenecek fuara katılmaya zorlanamaz.------ Sayılı kararı da benzer niteliktedir. Yukarıda izah edilen tüm bu nedenlerle davalının davacı taraftan fuar katılım bedeline yönelik yapmış olduğu ödemeyi geri talep etmesinin hukuku uygun olduğu kanaatiyle davacının açmış olduğu menfi tespit davasının ve akabinde fuar nedeniyle alacak isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir. ------ numaralı dosyası incelendiğinde menfi tespit talebine konu icra dosyasında İİİK 72/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir uygulandığı gözetilmek takibe konu asıl alacağın %20'si oranındaki tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine verilmesi gerekmiştir....

    Davacı tüketici, davalı ise projeden konut pazarlayan satıcı yüklenici olup, taraflar arası ilişki, ön ödemeli konut satış sözleşmesidir.Bu tür sözleşmeler ve sonuçları Türk Borçlar Kanunu 2. Kitapta ve Tüketici Yasasında düzenlenmiştir. Temel ilişki, ön ödemeli konut satışı hükümleri, 6502 sayılı kanun ve TBK hükümleri kapsamında geçersiz bir ilişki değildir. Geçersiz sözleşme durumu sözkonusu değildir. O nedenle gönderen dairenin bu nitelemesi, taraflar arasındaki ilişki içeriğine, 1988 tarihli YİBK kararına da uygun değildir. Emsal, aynı davalılara karşı açılan bir davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2018/3544 E., 2019/110 K. sayılı dosyasında esastan inceleme yapıp karar vermiştir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin emsal 2015/18709 esas, 2017/3416 karar, 2016/15514 E,2017/12547 K, 2016/14916 E. - 2016/15376 K. sayılı ve benzer ilamlarında da hukuki niteleme bu şekilde yapılmış ve temyiz incelemesine konu olmuştur....

    DAVA Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekilleri ile davalı şirket arasında ayrı ayrı ön ödemeli konut satış sözleşmeleri düzenlendiğini, sözleşmeden kaynaklanan ödemelerin eksiksiz bir şekilde yapılmasına rağmen inşaatların bitirilmediğini, müvekillerine tapularının verilmediğini, bu nedenle, sözleşmeden dönülmesi ve konutların ortalama satış bedellerinin ödenmesi yönünde davalıya ihtarname gönderdiklerini, borcun ödenmemesi üzerine davalı şirket hakkında iflas yoluyla takibe giriştiklerini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın kaldırılmasına ve davalı şirketin iflasına, kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....

      , 22/01/2021 tarihli raporda ise özetle, '' Somut olayda; davacı taraf çeklerin mal alımı için avans olarak verildiğini, davalı taraf ise cari hesap kapsamında ödeme aracı olarak verildiğini ifade ettiği, kök ve ek rapor kapsamında yapılan incelemelerde davacının davalı şirkete cari hesap kapsamında borcu olmadığı, çeklerin karşılığında da herhangi bir mal alımı gerçekleşmediğinin tespit edildiği, bu tespitler ışığında, davacının dava konusu çek karşılığında mal satın almadığını ve bir borcu olmadığını ispatladığı'' yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuştur....

        Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.” düzenlemesi yapıldığı gibi yine Türk Borçlar Kanunu’nun 227/4. maddesi hükmü ile de “Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.” düzenlemesi kanun koyucu tarafından öngörülmüş olup, birbirini tamamlayan bu iki hüküm ile yasa koyucu temel hukuk prensibi olarak iyiniyet kurallarının hayata geçirilmesini hedeflemekte ve her ne kadar seçimlik hakları yasa ile sayılmış ve bu seçimlik hakların içerisinde herhangi birini tercih etme bakımından tüketici serbest bırakılmış ise de, bunun sınırı olarak iyiniyet kuralları ve tarafların hak ve menfaatler dengesi nazara alınmak suretiyle sözleşmenin ayakta tutulması sağlanırken varlığı tespit ve kabul edilen ayıp nedeniyle tüketicinin bir kayıp veya zarara...

        kullandırılan krediye yasal faiz işletilmesi, menfi tespit hükmü ve bankanın sorumlu olduğu toplam rakam yönünden itiraz ederek banka aleyhine olan kısımların kaldırılmasını talep etmiştir....

          Maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, uyuşmazlık konusu hakkında, yapılan açık duruşmalar ve yargılama sonunda(Ay. m.141); toplanan/sunulan deliller, bilirkişi raporu, iddia ve savunmalar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde ---------- protokolün, kurulduğunu, protokolde alıcının dönme hakkının olduğu ve dönme tazminatının satış bedelinin --- olarak kararlaştırıldığını, --------- yevmiye numaralı düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı ve sözleşmenin 6. maddesinde sözleşmeden dönülmesi durumunda sözleşme bedelinin----- kadar satıcıya tazminat ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafın---- tarihinde sözleşmeden döndüğünü ödenen bedelin iadesini talep ettiği görülmüştür --------- başlıklı protokol de gerekse düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde davacı tarafın sözleşmeden dönme hakkının bulunduğu anlaşılmaktadır....

            Alınan bilirkişi raporunda eserin onarım bedeli belirlenmiş ise de, onarım ile kullanılıp kullanılamayacağı açıkça belirlenmediğinden, bu husus da ek rapor alınarak, eserin kullanılamayacak kadar ayıplı olmadığının tespit edilmesi halinde onarım bedeli belirlenerek bu miktara hükmedilmesi, eserin kabule zorlanamayacak kadar ayıplı olduğunun tespiti halinde ise sözleşmeden dönme hakkının kullanımının kabulü ile şimdiki gibi eserin iadesi ve bedele hükmedilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile sözleşmeden dönme talebinin kabulü ile bedelin iadesine karar verilmesi doğru olmadığından, verilen kararın temyiz eden davalı lehine bozulması gerekmiştir....

              , davacının hukuki ve mali sonuçlarına katlanarak sözleşmeden dönme iradesini ortaya koymuş olması karşısında sözleşmeden dönmenin sonuçlarına göre yorum yapılması gerektiği, davalının sözleşmeden dönme yönündeki davacı iradesine karşı, karşı dava veya takas/mahsup yönünde bir talepte bulunmadığı, alıcı temerrüdü yönündeki talebin dava niteliğinde bulunmadığı, davacının satın almaktan vazgeçtiği konut için ödediği bedeli talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalının icra takibine itirazının iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir....

                Çünkü, davanın asıl (kökeni) menfi tespit davasıdır ve menfi tespit davası borçlunun iradesi dışında (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşmüştür. Bu dönüşmenin, borçlunun menfi tespit davasında sahip olduğu tazminat alma hakkını ortadan kaldırmaması gerekir. Kaldı ki, takip konusu borcun ödenmesi (paranın alacaklı tarafından alınması) ile alacaklı kötüniyetini devam ettirmiş ve alacaklının haksız ve kötüniyetle yaptığı takip nedeniyle borçlunun zararı daha artmıştır. Yukarıdaki nedenlerle, m.72, VI gereğince istirdat davasına dönüşmüş olan davayı kazanan borçlu lehine m.72, V c.3 ve 4 hükümlerine göre tazminata da hükmedilmesi gerekir kanısındayım." (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukukunda, Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, 2003, Ankara, s.193-194) Buna göre, mahkemece, doğrudan açılan istirdat davaları için doğru olan gerekçeyle, menfi tespit davasından dönüşen istirdat davasında davalının kötüniyet tazminatı talep edemeyeceğinin kabulü doğru olmamıştır....

                  UYAP Entegrasyonu