Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirket hak edişlerinden halen kesintiler yaptığı, davalının bu kesintileri sözleşmede öngörülmeyen şekillerde, tek taraflı olarak yaptığı ve cezalar düzenlediği, hak ediş kesintilerine devam edilmesi halinde açılmış olan menfi tespit davasının kesintiler bakımından istirdat davasına döneceği nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Talep, sözleşmeden kaynaklanan menfi tespit istemli davada ihtiyati tedbire ilişkin olup, mahkemece verilen talebin reddine dair ara kararına karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde uyarınca istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır....
Somut olayda yüklenici işe başlamış ve bilirkişi raporlarına göre yapı ruhsatı alma hususunda 47 gün geciktiği kabul edilse bile, kalan 18 ay 13 günlük sürede rahatlıkla işi tamamlayabileceğinden TBK nın 473. maddesinde “yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa” koşulu gerçekleşmediğinden arsa sahiplerinin sözleşmeden dönme koşulu gerçekleşmemiştir. Kaldı ki yapı ruhsatının alınacağı tarih sabit olmadığından arsa sahipleri bu nedenle sözleşmeden dönebilmeleri için yükleniciye ihtar göndermeleri de zorunludur (TBK.m.90). Görüldüğü gibi, arsa sahiplerinin sözleşmeyi geriye etkili feshetmelerinde yasal koşullar oluşmadığı ve haksız oldukları için yüklenicinin kar kaybını da karşılamakla yükümlüdürler....
Davacı yan dava dilekçesinde, müvekkilinin Yapı Kredi Bankası Sarıgazi Şubesine ait 3775247 numaralı 12.858-TL bedelli bir adet çeki mal alımı için davalıya verdiğini, ancak davalı şirketin teslimat yapmadığı gibi, çeki de iade etmediğini, çekin bedelsiz kaldığını, çekin dahili davalıya ciro edildiğini öğrendiklerini belirterek, borçlu olmadığının tespitine, çekin iptaline ve iadesine, ödeme yapılması durumunda davanın istirdat davasına dönüştürülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, delillerini de gerek dava dilekçesinde ve gerekse 19.10.2011 tarihli dilekçesinde belirtmiştir. Açıklanan bu dava dilekçesi ile HMK 119/1-e-f-g maddesine uygun biçimde, hukuki sebebin avans çeki iddiasına dayalı menfi tespit/istirdat olduğu, iddianın özetlendiği ve davacının dayandığı delilleri de mahkemeye bildirdiği açıktır. Yine, 6100 S. HMK'nun 119/1-d maddesinde dava konusunun değerinin gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir....
Noterliğinin 09/07/2021 tarihli ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesinde bildirildiğini, Davacının iddia ettiği gibi örnek dairesinin iş bu sözleşme ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, örnek dairenin 2020 yılında yapıldığını, bu sözleşmenin 5 ay sonra imzalandığını, ayrıca örnek dairenin Adopen marka olup sözleşme konusu dairelerin PVC doğramalarının ise Salamander marka olduğunu, bu ürünün ithal bir ürün olduğunu, müvekkilinin temerrüde düşmesinin söz konusu olmadığını, davacının sözleşmeden dönmesi için gerekli yasal şartların da oluşmadığını, anılan ve resen gözetilecek sebeplerden dolayı haksız ve mesnetsiz davanın reddini, %20'den aşağı olmamak kaydı ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. YARGILAMA VE GEREKÇE: Asıl dava menfi tespit-istirdat, birleşen dava itirazın iptali ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir....
Tüketicinin mal veya hizmet tedarikine ilişkin sözleşmeden cayması ve buna ilişkin bildirimin cayma süresi içinde ayrıca kredi verene de yöneltilmesi hâlinde, bağlı kredi sözleşmesi de herhangi bir tazminat veya cezai şart ödeme yükümlülüğü olmaksızın sona erer. Bağlı kredilerde, mal veya hizmet hiç ya da gereği gibi teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren, tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde müteselsilen sorumludur. Tüketicinin bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde bağlı kredi de bu oranda indirilir ve ödeme planı buna göre değiştirilir. Tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, o güne kadar yapmış olduğu ödemenin iadesi hususunda satıcı, sağlayıcı ve kredi veren müteselsilen sorumludur....
Davacı tüketici, davalı ise projeden konut pazarlayan satıcı yüklenici olup, taraflar arası ilişki, ön ödemeli konut satış sözleşmesidir.Bu tür sözleşmeler ve sonuçları Türk Borçlar Kanunu 2. Kitapta ve Tüketici Yasasında düzenlenmiştir. Temel ilişki, ön ödemeli konut satışı hükümleri, 6502 sayılı kanun ve TBK hükümleri kapsamında geçersiz bir ilişki değildir. Geçersiz sözleşme durumu sözkonusu değildir. O nedenle gönderen dairenin bu nitelemesi, taraflar arasındaki ilişki içeriğine, 1988 tarihli YİBK kararına da uygun değildir. Emsal, aynı davalılara karşı açılan bir davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2018/3544 E., 2019/110 K. sayılı dosyasında esastan inceleme yapıp karar vermiştir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin emsal 2015/18709 esas, 2017/3416 karar, 2016/15514 E,2017/12547 K, 2016/14916 E. - 2016/15376 K. sayılı ve benzer ilamlarında da hukuki niteleme bu şekilde yapılmış ve temyiz incelemesine konu olmuştur....
Karar davacı vekili ve davalı vekilince ayrı ayrı temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine; 2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi İİK'nın 72/VI. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir. Buna göre menfi tespit davasının devamı sırasında borcun herhangi bir nedenle ödendiği iddiası üzerine mahkemece bu iddia araştırılıp ödemenin kanıtlanması halinde, talep olmasa dahi dava kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceğinden açılan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilmelidir....
DAVA Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekilleri ile davalı şirket arasında ayrı ayrı ön ödemeli konut satış sözleşmeleri düzenlendiğini, sözleşmeden kaynaklanan ödemelerin eksiksiz bir şekilde yapılmasına rağmen inşaatların bitirilmediğini, müvekillerine tapularının verilmediğini, bu nedenle, sözleşmeden dönülmesi ve konutların ortalama satış bedellerinin ödenmesi yönünde davalıya ihtarname gönderdiklerini, borcun ödenmemesi üzerine davalı şirket hakkında iflas yoluyla takibe giriştiklerini, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın kaldırılmasına ve davalı şirketin iflasına, kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
405.035,25 TL-40.503,53 TL= 364.531,72 TL ürün zararı bulunduğu, ve bu zararında menfi zararı kapsamında talep edilebileceği, bunun dışında zeytin ürününü korumak maksadıyla yapılan ve yine faturalandırılan 13.478,40 TL dökme yağ gideri de yine aynı kapsamda davacının yapmış olduğu menfi zararlar kapsamında talep edilebilecek olup 1.640,54 TL tespit gideri ile birlikte tüm bu zarar ve ziyanına ilişkin olarak toplam 415.749,31 TL nin davalıdan talep edilebileceği, davacının TBK.nun 228 maddesi uyarınca ayıplı ürünler nedeniyle sözleşmeden dönme ve bu kapsamda menfi zararını talep hakkı kapsamında talep edebileceği sonucuna varılmış, davacı tarafça her ne kadar ayrıca kar kaybı taleplerine ilişkin olarak da bilirkişice ayrıca hesaplama yapıldığı anlaşılmış ise de satım sözleşmesinden haklı nedenle dönme halinde TBK.na göre davacının ancak menfi zararlarını talep edebileceği, kar kaybı talebinin ise müspet zarara ilişkin olduğu ve sözleşmeden dönme halinde talep edilemeyeceği anlaşılmakla...
Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır." hükmü karşısında yeni yapılacak fuar tarihinin davalıya bildirildiği tarih de gözetildiğinde yapılması planlanan ve ertelen fuar tarihi arasındaki geçen zaman dilimi dikkate alınmakla davalı farklı bir tarihte düzenlenecek fuara katılmaya zorlanamaz.------ Sayılı kararı da benzer niteliktedir. Yukarıda izah edilen tüm bu nedenlerle davalının davacı taraftan fuar katılım bedeline yönelik yapmış olduğu ödemeyi geri talep etmesinin hukuku uygun olduğu kanaatiyle davacının açmış olduğu menfi tespit davasının ve akabinde fuar nedeniyle alacak isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir. ------ numaralı dosyası incelendiğinde menfi tespit talebine konu icra dosyasında İİİK 72/3 maddesi gereğince ihtiyati tedbir uygulandığı gözetilmek takibe konu asıl alacağın %20'si oranındaki tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine verilmesi gerekmiştir....