Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece yapılan yargılama sonnda toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalının davacıdan 115.247.27 TL alacağı olduğu, davalı şirket tarafından edimin yerine getirilmemesi nedeniyle sözleşmeden dönüldüğü ve davalı şirketçe davacıdan menfi zararının karşılanmasının talep edildiği, senede temel teşkil eden sözleşmeden dönüldüğüne ilişkin definin şahsi defi olduğu, senedin diğer davalılara ciro edilmesi nedeniyle iyiniyetli üçüncü şahıslara karşı da teminat iddiasının ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, talep edilen manevi tazminatın şartları da oluşmadığından talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir....

    Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, menfi tespit davası icra takibinden önce sonuçlanmaz ve ihtiyati tedbir kararı verilmemiş olması (veya ihtiyati tedbir kararının kaldırılması) nedeniyle, (menfi tespit davası görülmekte iken) borç alacaklıya (davalıya) ödenmiş olursa, menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir (m.72/6); yani menfi tespit davası (kendiliğinden) istirdat davasına dönüşür; bu hâlde mahkeme menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam eder (Kuru, B: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2017, s. 146). Bu durumda İİK’nın 72/6 maddesi gereğince bedele dönüşen isteminin temeli menfi tespit davasıdır. Menfi tespit davası devam ederken, icra takibi konusu borcun bir kısmı ödenirse, menfi tespit davası ödenen borç kesimi için (kısmi) istirdata dönüşür. Ödenmeyen borç kesimi için ise menfi tespit davası olarak kalmakta devam eder....

    Tüketicinin mal veya hizmet tedarikine ilişkin sözleşmeden cayması ve buna ilişkin bildirimin cayma süresi içinde ayrıca kredi verene de yöneltilmesi hâlinde, bağlı kredi sözleşmesi de herhangi bir tazminat veya cezai şart ödeme yükümlülüğü olmaksızın sona erer. Bağlı kredilerde, mal veya hizmet hiç ya da gereği gibi teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve kredi veren, tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde müteselsilen sorumludur. Tüketicinin bedelden indirim hakkını kullanması hâlinde bağlı kredi de bu oranda indirilir ve ödeme planı buna göre değiştirilir. Tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, o güne kadar yapmış olduğu ödemenin iadesi hususunda satıcı, sağlayıcı ve kredi veren müteselsilen sorumludur....

    Mahkemece, ihtiyati hacze konu kararın 150.000 TL'lik kısmının istirdat, 300.000 TL'lik kısmının ise menfi tespit istemine ilişkin olduğu, menfi tespite ilişkin ilamın kesinleşmeden icraya konamayacağı, yargılama giderleriyle ilgili bölümün hem istirdat hem de menfi tespit davasından kaynaklanması nedeniyle 32.855.40 TL'lik miktar açısından ihtiyati haczin kaldırılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine hükmedilmiş, karar muteriz vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Menfi tespit davası sırasında borcun ödenmesi nedeniyle istirdat davasına dönüşen alacak kalemleri için karar kesinleşmeden ihtiyati haciz talep edilemez....

      Mahkemece, davacı vekilinin 29.05.2013 havale tarihli dilekçesi ile taşınmazlar hakkında açılan davadan feragat ettiği, tarafların 1999 yılından 2007 yılına kadar gayri resmi şekilde birlikte yaşadıkları, davalı asil hakkında tehdit suçundan açılan davanın beraat ile sonuçlandığı, davacı tarafından silahla ve ölümle tehdit olgusunun ispat edilemediği, davacının iddia ettiği tehdit olayından sonra da davalı ile birlikte yaşamaya devam ettiği, tehdit ile suç duyurusunda bulunma arasında uzun bir sürenin geçtiği, davacı asilin senet veya para vermesinin gerçek nedeninin tespit edilemediği, gerekçeleriyle tapu iptal ve tescil davasının feragat nedeniyle reddine, menfi tespit ve istirdat davasının İİK'nun 72. maddisi uyarınca reddine, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir....

        Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi İİK'nın 72/VI. maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde hükmüne göre borçlu, açtığı menfi tespit davasında ihtiyatı tedbir kararı almamış veya verilen ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması sebebiyle dava konusu borcu ödemek zorunda kalmış olursa menfi tespit davası Yasa gereği kendiliğinden istirdat davasına dönüşür ve davaya istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda İİK'nın 72/VII. maddesindeki 1 yıllık hak düşürücü süre de uygulanmaz. Yukarıda açıklandığı üzere takip konusu borcun itiraza konu 71.443,46 TL'lik kısmının davacı ... tarafından 23.09.2010 tarihinde ödendiği, eldeki davanın ise borcun icra dosyasına ödenmesinden sonra 02.02.2011 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Borcun ödenmesi dava tarihinden sonra olmadığından davanın kendiliğinden istirdat davasına dönüşmesi ve davaya istirdat davası olarak devam edilmesi mümkün değildir....

          Şubesine ait ......... çek numaralı 17.09.2019 vadeli 20.000,00 TL bedelli çeklerden dolayı menfi tespit ve istirdat talebinin yerinde olduğunu, 5.000,00 TL elden ödeme yönünden ise menfi tespit ve istirdat talebinin yerinde olmadığını, tarafların diğer taleplerinin Mahkemenin takdiri içinde kaldığı, kanaati bildirilmiştir....

            405.035,25 TL-40.503,53 TL= 364.531,72 TL ürün zararı bulunduğu, ve bu zararında menfi zararı kapsamında talep edilebileceği, bunun dışında zeytin ürününü korumak maksadıyla yapılan ve yine faturalandırılan 13.478,40 TL dökme yağ gideri de yine aynı kapsamda davacının yapmış olduğu menfi zararlar kapsamında talep edilebilecek olup 1.640,54 TL tespit gideri ile birlikte tüm bu zarar ve ziyanına ilişkin olarak toplam 415.749,31 TL nin davalıdan talep edilebileceği, davacının TBK.nun 228 maddesi uyarınca ayıplı ürünler nedeniyle sözleşmeden dönme ve bu kapsamda menfi zararını talep hakkı kapsamında talep edebileceği sonucuna varılmış, davacı tarafça her ne kadar ayrıca kar kaybı taleplerine ilişkin olarak da bilirkişice ayrıca hesaplama yapıldığı anlaşılmış ise de satım sözleşmesinden haklı nedenle dönme halinde TBK.na göre davacının ancak menfi zararlarını talep edebileceği, kar kaybı talebinin ise müspet zarara ilişkin olduğu ve sözleşmeden dönme halinde talep edilemeyeceği anlaşılmakla...

              Kanun koyucu burada: ödemenin vuku bulmasıyla beraber salt tespit hükmü kurmanın, sonuca etkili olmayacağı; uğranılan zararın telafisini mümkün kılabilecek istirdat gibi infazı kabil bir hukuki enstrüman dururken, menfi tespitle yetinmenin uyuşmazlığı tümden nihayetlendirmeyeceği gerçeğinden hareket etmiştir. Menfi tespit davacısının hiçbir ek ispat ve maddi külfet gerektirmeyen ve sadece sükut etmesiyle infazı kabil bir istirdat hükmüne kavuşma imkanı varken ısrarla uyuşmazlığın menfi tespit hükümlerine göre sonuçlandırılmasını talep etmesi halinde mahkemenin nasıl bir tutum belirlemesi gerektiği konusunu da ayrıca irdelemek gerekir. Menfi tespit davasına bakan hakim, yargılama esnasında ödeme vakıasını herhangi bir şekilde öğrenince kanunun amir hükmü gereğince davaya istirdat davası olarak bakmaya devam eder....

                ve dava etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu