Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, kat irtifaklı binada bağımsız bölüm sahibi davacı ile davalı şirket arasında yapılan 05.03.2007 günlü inşaat tamamlama sözleşmesine istinaden verilen senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesince,taraflar arasında resmi olmayan şekilde düzenlenen 05.03.2007 tarihli gayrimenkul ... sözleşmesi ile davacının davalı yükleniciden mesken niteliğinde olan ve mesken olarak kullanma amacıyla bağımsız bölüm satın aldığı, bağımsız bölümün arsa sahibi ile kat karşılığı İnşaat Sözleşmesi yapan yüklenici davalı tarafından satılması sebebiyle uyuşmazlığın 4077 sayılı kanun kapsamına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ......

    Dava konusu taşınmaza ilişkin kat malikleri ile arsa sahipleri arasında inşaat tamamlama ön anlaşması düzenlendiği, davacı tarafından 05.09.2006 tarihli ek protokol gereği apartman yönetim kurulundan dava konusu bağımsız bölüm satın almıştır. Tapu iptali ve tescil davalarından dava konusu edilen taşınmazda satın alınan bağımsız bölümün yükleniciden alınması gerektiği, ancak bu davada ise dava konusu bağımsız bölümün yükleniciden değil apartman yönetim kurulundan satın alındığı, davaya genel mahkemelerde bakılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. ... 5....

      Dosya içeriği ve toplanan delillerden, eldeki davanın yükleniciden haricen satın alınan bağımsız bölüme ilişkin tapu iptali ve tescil, olmadığında tazminata hükmedilmesine ilişkin dava olduğu ve dosyanın derdest bulunduğu anlaşılmaktadır....

      Arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen inşat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları ile ilgili olarak kanunlarımızda bir düzenleme mevcut olmadığından bu konulardaki uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 1988/2 sayılı Yargıtay İBBGK Kararı ile “tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine...

        Ancak, bilirkişi kurulu tarafından dava konusu taşınmazda eksik işler adı altında; davaya konu 9 numaralı bağımsız bölüm malikleri olan davalı arsa sahiplerinin yanısıra kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafı olan ancak davaya konu taşınmazda paydaş olmayan tüm arsa sahiplerinin yüklenici ile aralarında devam eden veya kesinleşmiş davalarda yükleniciden tahsiline karar verilen eksik iş bedeli, kira kaybı tazminatları, işlemiş faizler, yüklenicinin sorumlu olduğu yargılama giderleri ve vekalet ücretleri, iskanın alınması için ödenmesi gereken harçlar bir bütün olarak hesaplanmış, davacının yükleniciden temlik aldığı davaya konu bağımsız bölüme dair kişisel hakkı sebebiyle üzerine düşen eksik işlerin nelerden ibaret olduğu araştırılmamıştır....

        ESASTAN İNCELEME RAPOR SONUCU: Dava, davacının tüketici vasfıyla harici satış sözleşmesiyle yükleniciden satın aldığı bağımsız bölüm yönünden tapu iptali tescil ve davacının arsa sahibi vasfıyla yükleniciyle yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı, bağımsız bölümlerin tesliminde yüklenicinin gecikmesinden kaynaklı kira geliri kaybının tahsili amacıyla açılmış tazminat davasıdır. Davacının her iki talebinin birbirinden farklı sözleşmelere dayandığı, yükleniciden bağımsız bölüm satın alınması işleminin tüketici işlemi olduğu gözetilerek, öncelikle mahkemenin, talepleri ayrı ayrı değerlendirerek tefrik ve görev yönünden inceleme yaparak bu hususta karar vermesi gerekir. HMK'nın 389/1....

        Arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen inşat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alınmasına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları ile ilgili olarak kanunlarımızda bir düzenleme mevcut olmadığından bu konulardaki uyuşmazlıkların çözümünde uygulanan 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 1988/2 sayılı Yargıtay İBBGK Kararı ile “Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak yasanın öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davasının kural olarak kabul edilemeyeceği, bununla beraber Kat Mülkiyeti Kanununa tabi olmak üzere yapımına başlanılan taşınmazdan bağımsız bölüm satımına ilişkin geçerli bir sözleşme olmadan tarafların bağımsız bölüm satımında anlaşarak alıcının tüm borçlarını eda etmesi ve satıcının da bağımsız bölümü teslim ederek alıcının onu malik gibi kullanmasına rağmen satıcının tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması hallerinde; olayın özelliğine...

          Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Mahkemece toplanan delillere, özellikle tarafların iddia ve savunmalarına, yapıda bulunan bağımsız bölüm sayısı ile tapudaki paydaş sayısına göre dava konusu taşınmaz maldaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; toplam 20 bölümden oluşan yapıdan daire (bağımsız bölüm) satın alan bir kısım davalıların yargılama sırasındaki sav ve savunmalarından, dairelerini yükleniciden kaba inşaat halinde ve henüz tamamlanmamış durumunda satın alıp eksikliklerini kendileri gidermek suretiyle içine yerleştikleri anlaşılmaktadır. Satış yoluyla ortaklığın giderilmesi istenilen taşınmaz üzerinde yapı ve eklentileri mülkiyet hakkı kapsamında olup, Türk Medeni Kanununun 684 ve 686....

            Davacı, davalı yükleniciden taşınmaz satın alan 3. kişi olup, yüklenicinin halefi konumundadır. Yüklenici ve arsa sahibi arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi neticesinde yükleniciye bırakılan taşınmaz, 29.08.2012 tarihinde arsa sahibi tarafından yükleniciye tapuda intikal ettirilmiş akabinde davalı taraflarca dava konusu taşınmaz üzerine yüklenicinin borçları nedeniyle dava konusu hacizler konulmuştur. Bu nedenle davacı, yükleniciden aldığı bağımsız bölümü hacizlerle yükümlü olarak iktisap etmiştir. Haciz alacaklıları tatmin edilmeden hacizlerin kaldırılması mümkün değildir. Davacının haciz bedellerini yükleniciden talep etme hakkı saklı kalmak üzere mahkemece, davanın reddi yerine davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir....

              Şti'nin arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesine dayanarak isteyebileceği hakkı olmadığından şahsi hakkını harici sözleşme ile ondan bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişi konumundaki davacılara temlik etmesi de ona bir hak sağlamaz(Yargıtay 14. HD'nin 14/02/2008 tarih ve 192/1692 sayılı kararı). Ayrıca, harici sözleşme ile yükleniciden bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişi davacılar ile arsa sahibi davalılar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Yükleniciden bağımsız bölüm satın alan davacılar, arsa sahibi olan davalılardan sözleşme hukuki ilişkisine dayalı olarak bir istekle bulunamazlar. Davalı arsa sahiplerinin davacılara karşı bir sebepsiz zenginleşmesi de bulunmamaktadır. Arsa sahibinin bir sebepsiz zenginleşmesi varsa ancak yüklenici akidine karşıdır. Bu durumda davada arsa sahiplerine husumet yöneltilemez. Davacılar ödedikleri satış bedelini ancak akitleri olan yükleniciden isteyebilirler(Yargıtay 13. HD'nin 25/02/2003 tarih ve 12900/1885 s.kararı)....

              UYAP Entegrasyonu