Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA VE İSTEK : Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatif birliğinin önceki denetim kurulu üyesi olduğunu, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 43.m. gereğince yönetim kurulu ile ana sözleşme ile bu hususta yetkili kılınan diğer bir organ ve gerektiğinde denetçiler kurulunun müvekkili kooperatifi genel kurul toplantısına çağırma yetkisinin bulunduğunu, yine kooperatifin ana sözleşmesinin 52.maddesinde de yönetim kurulunun ihmali halinde genel kurulu olağan veya olağanüstü toplantıya davet etmek yetkisinin mevcut olduğunu, buna rağmen davalının denetim kurulu eski üyesi olarak müvekkili kooperatifi olağanüstü genel kurul toplantı çağrısı yaptığını beyanla sözkonusu çağrının hukuken yok hükmünde olduğunun tespitine, Mahkeme aksi kanaatte ise; hukuka aykırı olarak yapılan çağrının iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

    in bu işlemleri yapıldığı dönemlerde şirketin yönetim kurulu üyesi olduklarını, bu nedenle şirkete verilen zararlardan sorumlu bulunduklarını ileri sürerek şirketin ilk genel kurul toplantısı hariç tüm genel kurul toplantılarının ve toplantılarda alınan kararların yok hükmünde olduklarının tespitine, bunların iptali ile bu hususta verilecek kararın ticaret sicil memurluğuna tescil ve ilanına, şirketin haksız işlemler ile uğratıldığı zararların tespiti ile fazlaya dair haklar saklı kaymak kaydıyla 8.000,00 TL'nin zarar tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı eski yönetim kurulu üyelerinden tahsili ile şirkete iadesine, şirket mal varlığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      ın sahibi olduğu A grubu hisseleri temsilen seçilen yönetim kurulu üyelerinin belirtmiş oldukları gündem ile 6103 sayılı TTK'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 25. maddesi uyarınca olağanüstü genel kurul davetinde bulunamayacağını, kanunun açık hükmü gereği tüzel kişiyi temsilen seçilen yönetim kurulu üyelerinin istifa etmeleri gerektiği, ancak davalı şirket yönetim kurulu ve ...'ın sahibi olduğu A grubu hisseleri temsilen seçilen yönetim kurulu üyelerinin istifa etmediğini ve bu nedenle şirketin yönetim kurulunun söz konusu değişikliklere uyarlanmaması ve yeni yönetim kurulunun oluşturulmamış olması nedeniyle Ekim 2012 tarihi itibariyle ve hali hazırda yok hükmünde olduğunu ileri sürerek, şirket yönetim kurulunun 6103 sayılı Yasanın 25. maddesinin amir hükmü uyarınca yeniden oluşturulmasını teminen TTK'nun 410/2. maddesi uyarınca kendisine izin verilmesini, ...'...

        Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 07/06/2012 tarih ve 2011/274-2012/156 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, davalı şirket ortağı olan müvekkilinin sermaye taahhüdünü yerine getirmediğinden bahisle şirket ortaklığından çıkarıldığını, ıskat işleminde kanunda yazılı usule uyulmadığını dolayısıyla yok hükmünde olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin ortaklıktan ıskatına ilişkin 30.07.2010 tarih ve 2010/6 numaralı yönetim kurulu kararının hükümsüzlüğünü, yönetim kurulu üyelerine ödenen aylık 2.500 TL olan ücretin Ağustos ayından dava tarihine kadar geçen 7 aylık toplam tutarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....

          Mahkemece davanın kabulü ile dava konusu sitede 02/06/2013 tarihli kat malikleri kurulu toplantısında alınan 8 nolu kararın yok hükmünde olduğunun tespiti ile bu karar ile yönetim planında yapılan değişikliğin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava kat malikleri kurulu karanının ve yeni yönetim planı değişikliğinin iptali istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; anataşınmazda kat mülkiyetinin kurulu olduğu, davacının bağımsız bölüm maliki olduğu anlaşılmaktadır....

            Anılan hükümler karşısında somut uyuşmazlığa gelindiğinde, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitine, mümkün olmaması halinde genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesini talep etmiş, dava dilekçesinde ayrıca dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir. Dava genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkin olduğundan mahkemece usul ve yasaya uygun olarak, TTK'nun 449. maddesi uyarınca yönetim kurulunun görüşünü aldıktan sonra davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi hakkında karar verilmiştir....

              müvekkillere bilgi verilmeden görüşülüp imzalandığından yönetim kurulu üyesi müvekkiller tarafından 2021/4 sayılı karara muhalefet şerhi konulamadığını, yönetim kurulu kararlarının alındıkları tarihten itibaren butlan ve yokluk nedeniyle geçersizliklerinin tespitine karar verilmesi için davanın açıldığını belirterek 30/11/2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan 2021/2, 2021/3 ve 2021/4 sayılı yönetim kurulu kararlarının TTK 391.maddesi gereğince batıl ve yok hükmünde olmaları nedeniyle geçersiz olduklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                ve eski yönetim arasında çıkan tartışmalardan dolayı eski yönetim kurulu döneminde kabul edilen ortaklıklar hakkında asılsız suçlamalarda bulunulduğunu, davaya konu ortaklıktan çıkarılma kararı alındığını, bu nedenle müvekkili hakkında üyelik vasfını taşımadığı yönündeki iddialarının iyi niyetten yoksun olduğunu, davacının ortaklığı ile ilgili çıkarılan muarazanın giderilmesini, davacının kooperatife üye olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Diğer taraftan söz konusu başkanlar kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespitinin gerekliliği de açıktır. Zira tüzük hükümleri gereğince hukuki değer ifade eden, genel kurula katılacak delegelerin belirlenmesinde önem taşıyan ve seçim kurulu tarafından dikkate alınan birbiriyle çelişkili ve yok hükmünde olan kararların bu özelliklerinin tespiti gereklidir. Bu kararların hukuka aykırılıklarının tespit edilmemesi halinde genel kurulun şaibeli olduğu yönünde şüphe her zaman mevcut olacaktır. Bu nedenlerle Dairemizin 2012/30383 Esas, 2013/1326 Karar sayılı kararının bu çerçevede yorumlanması gerekir. Başkanlar kurulunun delege dağılımına ilişkin kararının niteliği ortaya konduktan sonra başkanlar kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespitinin 26-27.03.2011 tarihinde yapılan davalı Sendika Genel Kurulu’na etkisi üzerinde durulması zorunludur....

                  ye çağrı yapılmadığını, toplantı yeter sayısının bulunmadığını belirterek toplantının hükümsüz ve geçersiz olduğunun tespitini ve iptalini istemiş, mahkemece toplantı yeter sayısı sağlanmadan yapılan, kat malikleri kurulu toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğu gerekçesi ile dava kabul edilmiştir. 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası'nın 5711 Sayılı Yasayla değişik 33. maddesi "Kat malikleri kurulunca verilen kararlar aleyhine, kurul toplantısına katılan ancak 32. madde hükmü gereğince aykırı oy kullanan her kat maliki karar tarihinden başlayarak bir ay içinde, toplantıya katılmayan her kat maliki kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her halde karar tarihinden başlayarak altı ay içinde anagayrimenkulün bulunduğu yerdeki sulh mahkemesine iptal davası açabilir; kat malikleri kurulu kararlarının yok veya mutlak butlanla hükümsüz sayıldığı durumlarda süre koşulu aranmaz” hükmünü içermektedir....

                    UYAP Entegrasyonu