Davacılar küçüğün büyük annesi ve büyük babası olup, torunlarını sevme, onunla kişisel ilişki kurulmasını isteme, en doğal haklarıdır. Anne ile davacılar arasında anlaşmazlık bulunması, davalının hiç bir hukuki temeli olmadığı halde, yeni eşini baba olarak tanıtması, çocuğuna bu konuda doğruyu söylememesi davacıların torunları ile kişisel ilişki kurmasına engel teşkil etmemelidir. Babasını kaybetmiş çocuğun bu eksikliğini gidermesi için büyük anne ve büyük baba ile vakit geçirmesi onun yararına olacaktır. Davacılar ile torun arasında kurulacak kişisel ilişkinin çocuğun menfaatine aykırı olduğuna dair mahkeme gerekçesi kabul edilemez. Kişisel ilişki hakkının engellenmesi hukuka aykırıdır. Davacılar ile torunları arasında çocuğun yaşına, eğitim durumuna, sosyal yaşamın gereklerine uygun zaman ve koşullarda kişisel ilişki kurulmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava Velayetin Değiştirilmesi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulmasıİlişki Kurulmasına ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı taraf, kişisel ilişki süresi ve reddedilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünde süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını, amacına ve yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir (TMK. md. 324/2). Kişisel ilişki kurma hakkı, anne/baba ile çocuğa belirli gün ya da saatlerde görüşme, birbirlerinden haberdar olma, birbirlerinin yaşamında olma, karşılıklı etkilenme yetkisi veren bir haktır. Bu hak, anne/baba için olduğu kadar çocuk için de bir haktır (2003 tarihli Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m.4/1)....
Davaya konu çocuk Nurullah Balmum 28.10.2010 doğumlu olup anne ve babası boşanmış, boşanma kararı ile velayet davalı babaya bırakılmış, velayetin kullanılması kendisine bırakılmayan anne ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Kanuna göre olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde diğer kişilere özellikle hısımlarına çocukla kişisel ilişki kurulması hakkı tanınabilir (TMK m. 325/1). Tanık anlatımları, sosyal inceleme raporu ve idrak çağındaki çocuğun beyanı birlikte değerlendirildiğinde anneannenin torununu görebildiği, davalı babanın kişisel ilişkiye engel olabilecek olumsuz bir durum içinde bulunmadığı, davacının torunuyla görüşmesine annenin engel çıkarmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, anneye tanınan kişisel ilişki süresi içinde torununu görme ve aile bağlarını koruma ve geliştirme imkanına sahiptir. Ortada davacıya kişisel ilişki hakkı tanınmasını gerekli ve haklı kılan olağanüstü bir durum bulunmamaktadır....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında alınan uzman raporu, sosyal hizmetler tarafından düzenlenen raporlar, taraflar arasındaki ceza davaları ve koruma kararları, tanık beyanları, annenin yaşam şekli dikkate alındığında çocuklar ile anne arasında "yatısız" olarak kişisel ilişki kurulmasının çocukların yaşları itibariyle üstün yararlarına olduğu, davacı babanın dava dilekçesinde dahi anne ile çocuklar arasında 2 haftada 1 gün kişisel ilişki kurulması talep ettiği halde mahkemece ayda 1 kere kişisel ilişki kurulması, kişisel ilişki saatlerinin süresi küçüklerin üstün yararlarına, menfaatlerine aykırı olduğu gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle Çatalca 1....
Müşterek çocuk ile davalı anne arasındaki bağların güçlendirilmesinde çocuğun üstün yararı vardır. .../... Gerçekleşen bu durum karşısında eksikliğine işaret edilen hususlar araştırılmadan, tarafların aynı yerleşim biriminde oturmaları ve çocuğun yaşı da dikkate alınarak davalı anne ile çocuk arasında yatılı olmayacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının nedenleri ortaya konulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde kişisel ilişki kurulmuş olması...." doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılamada ise bozma gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Çocuğa, davalı anne ile kişisel ilişki kurulması ile ilgili tercihi mahkemece sorulmuş, ancak mahkeme nezdindeki aile mahkemesi uzman veya uzmanlardan rapor alınmamıştır. Kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talep edilen ortak çocuk idrak çağındadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen 16.02.2016 tarihli ek karar davalılar ... ile ...... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Talep eden anne; haklarında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 5/1-c maddesine göre bakım tedbiri verilen ikiz çocukları 12.05.2008 doğumlu Sultan ve Nazlı ile, aleyhine talepte bulunulan kurumun yatılı kişisel ilişki kurulmasına izin vermediği gerekçesiyle, tedbir kararı verilen ... Aile Mahkemesi'nin 2014/381 esas .2014/589 karar sayılı dosyası üzerinden kişisel ilişki düzenlenmesini talep etmiş, mahkemece 16.02.2016 tarihli ek kararla anne ile çocuklar arasında kişisel ilişki düzenlemesine karar verilmiştir....
İlk derece mahkemesince velâyeti babaya verilen ortak çocuklar ile anne arasında kişisel ilişki kurulurken çocuklar ile anne arasında “aynı şehirde oturmaları hali" ve “farklı şehirde oturmaları hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Taraflar farklı şehirlerde yaşıyor olsalar bile, günümüzdeki ulaşım olanaklarındaki kolaylık gözetildiğinde, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse "ayrı şehir-ayrı şehir” ayrımına gidilmesinin önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan, ayrı şehir-aynı şehir ayrımına gidilmeksizin annelik duygularını tatmine elverişli, çocukların da anne sevgisi ve şefkatini tatmasına yeterli, daha uygun süreyle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Yine, tarafların ortak çocuklarından 06/04/2013 tarihinde ölmüş olan Kovan Demirkaya hakkında da velâyet hükmü kurulması doğru bulunmamıştır....
ın babaannesini sevdiği ve babaannesi ile iletişim halinde olmasından mutlu olduğunu beyan ettiği, küçük ile babaanne arasında kişisel ilişki kurulmasının küçüğün yaşı, bedensel ve zihinsel gelişimi ile huzur ve menfaatlerine aykırı düşmediği anlaşılmış olmakla davanın kısmen kabulüne, davalıların ortak çocuğu ... ile davacı babaannesi arasında, her yıl tek numaralı haftaların Pazar günü saat 10.00'da çocuğun davalı anne ve babadan alınıp aynı gün saat 17.00'de davalı anne ve babaya teslimi, dini bayramların üçüncü günü saat 10.00'da davalı anne ve babadan alınıp aynı gün saat 17.00'de davalı anne ve babaya teslimi suretiyle kişisel ilişki kurulmasına, davacının yatılı kişisel ilişki kurulması talebinin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Kişisel ilişki kurulması ile ilgili kararlar taraflar arasında kesin hüküm oluşturmayıp, değişen şartlara göre her zaman yeniden düzenlenebilir. Tüm bu hususlar gözetildiğinde bu aşamada velayet kendisinden kaldırılan anne ile çocuk arasında yatısız olacak şekilde kişisel ilişki kurulması gerekirken gerekçesi açıklanmaksızın uzman görüşlerinin aksine anne ile çocuk arasında yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulması doğru olmamıştır. Yukarıda açıklanan sebeplerle davacının sair, davalının ise tüm istinaf taleplerinin esas reddine, davacının yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasının hatalı olduğuna yönelen istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın 2 nolu bendinin kaldırılmasına, yerine aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Kişisel İlişki Kurulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacılardan Mehmet Arslan tarafından; kişisel ilişki süresi ve yeri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacılar 28.9.2011 tarihinde ölen oğullarının çocuğu olan ve davalı anne yanında bulunan torunları ile kişisel ilişki kurulması talebinde bulunmuşlardır. Davalı anne davayı kabul etmiştir. Her ne kadar dava kabul edilmiş ise de kişisel ilişki süresi az olmuştur. Diğer yandan davacıların davalı annenin evine giderek çocuklar ile görüşmelerine şeklinde kişisel ilişki kurulması da doğru olmamıştır. Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.m.438/7)....