Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kişisel ilişki düzenlenirken çocukların yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocukların kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Davacı baba dava dilekçesi ile aynı zamanda müşterek çocuklar ile baba arasında tedbiren kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini de talep etmiş ancak, ilk derece mahkemesince davacının bu talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş, nitekim davacı baba vekili de istinaf başvurusunda ilk derece mahkemesince baba ile çocuklar arasında tedbiren kişisel ilişki kurulması talepleri hakkında bir hüküm tesis edilmemesinin hatalı olduğundan bahisle istinaf itirazında bulunmuştur....

Ana-babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi üstün yararına aykırı olmadıkça ana-babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakkı, çocuğun temel haklarındandır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece üstün yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki kurulması ile ilgili kararlar taraflar arasında kesin hüküm oluşturmayıp, değişen şartlara göre her zaman yeniden düzenlenebilir....

Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet hakkı kendisine verilmeyen eş ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki tesis edilirken, kişisel ilişkinin infazda tereddüt yaratmayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Davacı-karşı davalı ile müşterek çocuk arasında yarıyıl ve yaz tatillerinde kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş tarihleri ile saatleri hükümde gösterilmediği gibi, "aynı şehirde oturmaları hali" ve "farklı şehirde oturmaları hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmesine gidilmiş ve farklı şehirde yaşamaları halinde de davacı-karşı davalı babanın istediği zaman müşterek çocukla kişisel ilişki kurmasına karar verilmiştir....

    Çocuk beş yaşını dolduruncaya kadar tesis edilen kişisel ilişki yetersiz ve babalık duygularını tatmine, çocuk bakımından da baba sevgi ve şefkatini tatmaya elverişli değildir. Bu bakımdan tesis edilen kişisel ilişki bu yönüyle doğru bulunmamıştır. Hükmün bu sebeple bozulması gerekmekte ise de; beş yaşını doldurmasından sonrası için kararda öngörülen kişisel ilişki yeterli ve bundan beklenen amaca uygun olup, çocuğun yaşı itibarıyla sağlığı bakımından bir risk de taşımamaktadır. Bu durumda yaş sınırlamasının kaldırılması halinde amaç hasıl olacaktır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, kişisel ilişki ve ziynetlerin kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Çocukla ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, düzenli kişisel ilişki elde etme ve sürdürme ana veya baba için de bir haktır. Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....

        Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 3-Velayeti davacı-karşı davalı kadına bırakılan müşterek çocuk ... 15.09.2013 doğumludur. Bu yaştaki çocuğun davalı-karşı davacı ile kararda gösterilen sürelerde kişisel ilişki gelişimini olumsuz etkileyebilir. Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun, sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas alınmalıdır (TMK.m. 182/3). Çocuğun yaşı dikkate alındığında öngörülen kişisel ilişki çocuğun menfaatine uygun bulunmamıştır. Ayrıca değişen koşullara göre her zaman yeniden düzenleme talep edilebileceğinden kademeli kişisel ilişki kurulması da doğru değildir. Daha uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır....

          Bu hak, sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kendilerinden alınabilir (Çocuklarla Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi m. 4). Babanın cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması kural olarak çocukla kişisel ilişki kurmasına engel değildir. Ceza ve tutukevinin, tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla mevzuat çerçevesinde görüşme imkanı ölçüsünde, çocukla tutuklu veya hükümlü ebeveyni arasında kişisel ilişki tesis edilebilir....

            DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek vasisi tarafından kişisel ilişki, nafakalar ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece ortak çocuk Buğra'nın velayeti davacı anneye verilmiş, davalı baba cezaevinde bulunduğundan çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK m. 323). Düzenli kişisel ilişki kurmak ve bu ilişkiyi sürdürmek, çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de bir haktır....

              O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 52 ) dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak bu talebin reddi doğru görülmemiştir. 4- Velayeti davalı-karşı davacı anneye bırakılan ortak çocuk 01.07.2012 doğumlu Aybüke ile davacı-karşı davalı baba arasında her ayın ilk ve son haftası yatılı kişisel ilişki kurulmaması, okulların yarıyıl tatilinde kişisel ilişki kurulmaması sebebiyle kurulan kişisel ilişki babalık duygusunun tatminini sağlamaktan uzak olduğu gibi, dini bayramlar ve her yıl Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında kurulan kişisel ilişkide başlayış ve bitiş tarihlerinin ve saatlerinin gösterilmemesi infazda tereddüt yaratacak niteliktedir. Ayrıca her yıl Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında birer hafta kişisel ilişki düzenlenmesi de annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine engel olacaktır....

                Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddeleri hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî (TMK m. 174/1-2) tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3-Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yüksek yararı, yaşı ve anne ve babalık duygusunun tatmini ve infaz edilebilir nitelikte olması hususları birlikte değerlendirilerek çocuğun kişisel gelişimine en uygun düzenleme tercih edilmelidir. Çocuk ile ana ve babası, düzenli kişisel ilişki elde etme ve bu ilişkiyi sürdürme hakkına sahiptir. Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuk için bir hak olduğu gibi, ana ve baba için de haktır. Kişisel ilişki sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanabilir veya kaldırılabilir....

                  UYAP Entegrasyonu