Velayet düzenlemesinde olduğu gibi kişisel ilişki tesisinde de asıl olan çocuğun yararıdır ve bu düzenlemede ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Bu durumda mahkemece müşterek çocuk ile davalı anne arasında yatılı kalmayacak şekilde kişisel ilişki düzenlemesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kişisel ilişki kurulması doğru bulunmamıştır..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir. HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava velayetin değiştirilmesi istemine ilişkindir....
İlk derece mahkemesince; velayetin değiştirilmesi talebinin reddine, çocukla kişiseli ilişki kurulması talebinin kabulüne; müşterek çocuk ile baba arasında her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi günü saat 9:00 ile ertesi günü saat 17:00 arasında, dini bayramların 2. günü saat 9:00 ile ertesi günü saat 17:00 arasında, sömestr tatilinin ilk Cumartesi günü saat 9.00 ile tatilin 7. günü saat 17.00 arasında ve her yılın Temmuz ayının 1. günü saat 9:00 ile 31. günü saat 17:00 arasında kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuğun yurt dışına çıkış yasağına ilişkin tedbirin hükmün kesinleşmesine kadar devamına hükmedilmiştir. Davacı erkek vekili; reddedilen velayetin değiştirilmesi davasına, kişisel ilişki düzenlemesine, davalı yararına hükmedilen vekalet ücretine yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı kadın vekili, istinafa cevap dilekçesinde; istinaf talebinin reddine karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nafakanın Artırılması-Velayetin Değiştirilmesi-Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi-Nafakanın Kaldırılması Olmadığı Takdirde Azaltılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı tarafından velayetin değiştirilmesi, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi, iştirak nafakasının kaldırılması, talebin kabul edilmemesi halinde ise nafakanın azaltılması, yoksulluk nafakasının kaldırılması taleplerinin reddi ile iştirak nafakasının artırılması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece hükmolunan iştirak nafakasının yıllık miktarı 3.600 TL olup karar tarihindeki kesinlik sınırı 3.920 TL'yi aşmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan para alacağına ilişkin karar kesindir....
Somut uyuşmazlıkta; boşanma sonucunda ortak çocuğun velayetinin davacı anneye verildiği ve halen velayetin davacı annede bulunduğu müşterek çocuğun dava tarihi olan 05.01.2015 tarihi itibari ile davacı annenin yanında bulunduğu, Ekim 2015 de davalı babanın yanına geçtiği ve babayla kalmaya başladığı dosya içeriğiyle sabittir . İştirak nafakası velayetin fiilen (eylemli olarak) kullanılmasına bağlı bir haktır. Velayetin kendisine bırakıldığı eş çocuğa bakmayıp karşı taraf çocuğa bakıyorsa çocuğa bakan, velayetin değiştirilmesi davası açmak zorunda olmadan doğrudan iştirak nafakası talebinde bulunabilir. Velayet değiştirilmeden çocuğa bakan iştirak nafakası davası açıp iştirak nafakasına hükmolunduktan sonra çocuk velayetinde bulunduğu tarafın yanına giderse bu taraf nafakanın kaldırılmasını her zaman isteyebilir ve nafaka kaldırılır....
Velayet açısından: Çocuk Süleyman'ın babasını istemediğini söylemesi, ayrılık döneminde çocukların anne ile yaşaması, SİR raporunda velayetin anneye verilmesinin belirtilmesi ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında velayetin anneye verilmesi doğru olduğu anlaşıldığından erkeğin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Kişisel ilişki açısından: SİR raporunda kişisel ilişki kurulmamasının belirtilmesi, çocuk Süleyman'ın babasının görmek istemediğini belirtmesi, güvenlik nedeniyle anne ve çocukların adres değiştirmek zorunda kalmaları, davalı erkeğin şiddet eğilimli yapısı hep birlikte değerlendirildiğinde kişisel ilişki kurulmamasının doğru olduğu anlaşıldığından erkeğin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
Asıl ve birleşen dava, müşterek çocuk ile kurulan kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi, velayetin değiştirilmesi, iştirak nafakasına karar verilmesi talebine ilişkindir....
Kişisel ilişki düzenlenirken analık babalık duygularının tatmini yanında çocuğun fiziki, bedeni ve ahlaki gelişimi ile eğitim durumunun da gözetilmesi ile çocuğun üstün yararı uyarınca düzenleme yapılması esastır. Boşanma kararında kurulan kişisel ilişki yeterli iken, iki haftada bir çarşamba günleri saat: 18:00 ile 20:00 saatleri arasında, çocukların eğitim ve uyku düzenini etkileyecek şekilde çocuklar ile kişisel ilişki kurulması, çoçukların üstün yararına uygun değildir. Hal böyle olunca boşanma kararında düzenlenen kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi şartları oluşmadığı halde yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir....
Mahkemece; davanın kabulü ile ; müşterek çocuğun velayetinin davalı babadan alınarak anneye verilmesine, davalı baba ve çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, müşterek çocuğun lehine dava tarihinden itibaren aylık 350- TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak velayeten davacıya ödenmesine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesini tekrar ederek, kararın ortadan kaldırılmasını istemiştir. GEREKÇE : Dava; velayetin değiştirilmesi - iştirak nafakası talebine ilişkindir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Dosyanın incelenmesinden, 28/05/2017 tarihinde kesinleşen boşanma kararı ile 04/06/2010 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin babaya verilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava; velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası davasıdır. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı taraf süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Mahkememizce; re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan (HMK.nun 355. maddesi) inceleme sonucunda; İlk derece mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği saptanmıştır. Davalı vekilinin, velayeti davacıya verilmiş olan müşterek çocuk için hükmedilmiş olan iştirak nafakasına dair istinaf başvurusu yönünden; TMK.nun 182/2. maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır."...
müşterek çocuklarla ilgilendiklerini, davalı tarafından müvekkiline ve eşine ağza alınmayacak küfür ve hakaretler edildiğini ve müşterek çocukların psikolojilerinin bozulduğunu, boşanmadan sonra müvekkilinin davalıya ve çocuklarına karşı nafaka yükümlülüğünü yerine getirdiğini ancak çocukların uzun süre yanında olması nedeniyle iştirak nafakasını ödemediğini, velayetin değiştirilmesine ilişkin şartların TMK'da düzenlendiğini, müşterek çocukların velayetinin davalıda olmasına rağmen müvekkilin yanında kaldığını, TMK 183'te belirtilen velayetin değiştirilmesi nedeninin oluştuğunu, davalının ağır kusurlu olduğunu, boşanmada ağır kusurlu olan eşin diğer eşe yoksulluk nafakası ödemesi gerektiğini, müvekkili ile davalı arasında ekonomik durum olarak fark olmadığını, davalının ekonomik durumunun iyi olduğunu, bu nedenlerle müvekkil aleyhine başlatılan icra takibinin iptali ile müvekkil lehine yoksulluk nafakası talep ettiklerini, bu nedenlerle müşterek çocukların velayetinin davalıdan alınarak...