Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı tarafından, velayetin değiştirilmesi davasının reddi, nafaka ve kişisel ilişki süresi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, velayeti annede bulunan müşterek çocukla baba arasında “aynı şehirde oturmaları hali” ve “farklı şehirde oturmaları hali" için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Annenin, velayetine bırakılan çocukla birlikte ...'da, baba'nın ise ...'da oturduğu anlaşılmaktadır....

    annede bırakılan Buğra Mikail taşıran'ın yaşının büyüdüğünü, ihtiyaçlarının arttığını, okula başlaması gibi vs. sebeplerden dolayı nafakasının attırılmasının talep ettiklerini, velayeti davalı babada olan Busenaz Taşıran'ın velayetinin davacıya verilmesini, Busenaz Taşıran adına 1.000,00 TL ve dava boyunca tedbiren sonrasında da iştirak nafakası olarak ödenmesine, Küçük Busenaz'ın velayet hakkını dava boyunca tedbiren anneye verilmesini, Velayeti annede bulunan Buğra Mikail Taşıran'ın iştirak nafakasının attırılarak 1.000,00- TL ödenmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini arz ve talep etmiştir....

    Türk Medeni Kanununun 336. maddesi gereğince evlilik devam ettiği sürece ana-baba velayeti birlikte kullanırlar. Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanma veya ayrılığa karar verilmesi halinde hakim velayeti eşlerden birine vermek zorundadır. Velayetin düzenlenmesi kamu düzeni ile ilgilidir. Türk Medenî Kanununun 411. maddesine göre, "Vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir." Aynı Kanunun 19/1. maddesi uyarınca “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.” Yine, aynı Kanunun 21. maddesine göre, velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir. Diğer hallerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır....

      ile çocuğun soyadının farklı olmasını diğer çocukların sorulduğunda çocuğun olumsuz etkilendiğini, ve üzüldüğünü, çocuğun ad ve soyadının değiştirilmesinde çocuğun menfaatine olacağı, tüm bu nedenlerle çocuğun Keziban Erva olan isminin Erva olarak Cerit olan soyadının annesinin soy adı olan Kula olarak değiştirilmesini talep etmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, boşanma nedeni ile velayeti annesine verilen ... adından "..." isminin iptalini "..." olan soyadının da annesinin soyadı olan "..." olarak değiştirilmesi istenilmiştir. Mahkemece adının ... olarak düzeltilmesine, soyadının değiştirilmesi isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 13.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Temyize konu dava da ise müşterek çocuklardan Taha Aslan'ın velayeti babaya verilerek, küçük ile annesi arasında her ayın birinci ve üçüncü haftalarında cumartesi 10.00 pazar 17.00 arasında,dini bayramların 2. günleri, 15 Temmuz 30 Temmuz tarihleri arasında ve sömestr tatillerinin 1. haftasında kişisel ilişki kurulmuştur. Çocukların velayetinin ebeveynler arasında paylaştırılması halinde, kişisel ilişkinin kardeşlerin birbirlerini görmelerine imkan verecek tarzda düzenlenmesi, onların menfaati gereğidir. Bu husus nazara alınmadan velayeti babaya verilen çocuk ile velayeti annede kalan çocuğun birbirlerini göremeyeceği şekilde kişisel ilişki tesisi doğru olmadığı gibi, infazı mümkün olmayacak şekilde dini bayramların 2. günleri, Temmuz ayının 15 ile 30. günlerinde kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş saatleri ile sömestr tatilinde kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş gün ve saatlerinin gösterilmemesi doğru görülmemiştir....

          Dosya kapsamında dayanılan vakıalar, toplanan deliller, uzman raporu yine davacı tarafın tanık listesi ve beyan dilekçesi dikkate alındığında müşterek çocuğun annede olan velayetini değiştirilmesini gerektirir durum bulunmadığı anlaşıldığından velayetin değiştirilmesi davasının reddine ilişkin karar usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu gibi çocuğun da menfaatinedir. Davacı-karşı davalı erkeğin asıl davanın reddine yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili son celsede "biz rapor doğrultusunda velayetin annede kalmasını müvekkilimiz ile çocuk arasında raporda belirtildiği şekilde kişisel ilişki kurulmasını ve nafakanın pandemi koşulları nazara alınarak makul bir miktarda indirilmesini talep ederiz" şeklinde beyanda bulunmuştur. Dava velayetin değiştirilmesi davası olarak açılmış, kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine dair bir dava yoktur....

          Somut olayda; velayet hakkına sahip anne, anneyle çocuğun soyadının farklı olması nedeniyle çocuğun rahatsız olduğunu, resmi işlemlerde sıkıntı yaşadığını belirterek çocuğun soyadının annenin soyadı olarak Kılıçkan soyadıyla değiştirmek istediğini beyan etmiştir. Çocuğun soyadının annenin soyadıyla değiştirmesi nedeniyle çocuğun üstün yararı bakımından ruhsal gelişiminin olumsuz etkileneceği ileri sürülmediği gibi dinlenen tanık beyanlarından da çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesinin çocuğun üstün yararına olabileceği anlaşılmaktadır....

          Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe, çocuğun da soyadı değişmez. Bu durumda somut olayda olduğu gibi ananın velisi bulunduğu küçük Berker Sokman'ın soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            A-Mahkemenin "Göksu" isminin "Elif Sahra" olarak değiştirilmesine ilişkin kararı yönünden; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, B-Mahkemenin “..." olan soyadının “...” olarak değiştirilmesine yönelik kararı yönünden ise ; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesi hükmüne göre, evlilik birliği içinde doğan çocuk ailenin yani babanın soyadını taşır. 2525 Sayılı Soyadı Kanununun 4. maddesinin ikinci fıkrası hükmüyle evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babanın seçtiği veya seçeceği soyadını alacağı emredici kuralı getirilmiştir. Baba soyadını veya çocuk ergin olduktan sonra kendi soyadını usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değiştirmedikçe çocuğun da soyadı değişmez....

              UYAP Entegrasyonu