O halde velayete sahip ana dahi bu hakka dayanarak kişiye sıkı sıkaya bağlı kişilik haklarıyla ilgili çocuğun soyadının değiştirilmesi davasını açamaz. Bu sebeple; mahkemece, ananın velayeti altındaki çocuğun soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın (babanın onayı olsa dahi) reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddi isabetsiz ise de sonucu itibarıyle doğru olan red kararının gerekçesi değiştirilerek yukarıdaki gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 10.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması hallerinde velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması onun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kütüklerindeki kaydın güvenilirliği ve istikrarı zedeleyeceği gibi asıl bu gibi uygulamalar çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacaktır....
Somut olayda, eşlerin boşanması sonucu küçüğün velayeti kendinde olan annenin ölmesi halinde velayet kendiliğinden babaya geçmez. Boşanma nedeniyle velayet askıdadır. Kural olarak; velayetin belirlenmesi aile mahkemesinin, vesayet altına alınma işlemi ise, sulh hukuk mahkemesinin görevine girer. Nüfus kayıtlarına göre velayeti kendisinde olmayan velinin sağ olup olmadığını nüfus idaresi görmek zorundadır. Çocuk ... oluncaya kadar denetime açık bir “velayet müessesesi” bulunmaktadır ve bu denetim ancak ihtisas mahkemesi olan aile mahkemelerince yerine getirilmelidir. Kıstlı küçüğün babası; velayet hakkı sahibi olan annenin vefatı aile kendiliğinden velayet hakkına sahip olamayacağı için, sağ kalan eş açısıdan velayete engel durumların bulunup bulunmadığı aile mahkemesince incelenmek zorundadır. Velayet o eşten yasaklanmadıkça vesayet kurumu devreye girmeyecektir....
Velayetin nihai amacı, henüz erginliğe ulaşmamış küçüğün, ileride bir yetişkin olarak gelecekteki hayata hazırlanmasını sağlamaktadır (AKYÜZ, Emine Çocuk Hukuku Çocuk Haklarının Korunması, 2012 s.220). 4721 sayılı Kanun'un velayet hakkına ilişkin 335 maddesinde, ergin olmayan çocuğun ana ve babasının velayeti altında olduğu, yasal sebep olmadıkça velayetin ana ve babadan alınamayacağı belirtilmek suretiyle evlilik ilişkisi süresince velayet hakkının ve bu kapsamdaki yetkilerin ortak kullanımına işaret edilmiş; 336. maddesinde evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın velayeti birlikte kullanacağı, ortak hayata son verilmesi veya ayrılık hâlinde hâkimin velayeti eşlerden birine verebileceği, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde velayetin sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olduğu hüküm altına alınmış, velayet hakkı ve içerdiği yetkilerin kullanımı noktasında da eşlerin eşitliği prensibi yansıtılmaya çalışılmıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki soyadı tashihine ilişkin talepte Gaziosmanpaşa 4.Asliye Hukuk ve 1.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, davacının velayeti altındaki çocuğunun, babasının soyadını taşıdığı ancak kendi soyadı olarak değiştirilmesi istemine ilişkindir. Gaziosmanpaşa 4.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, soyadının değiştirilmesi isteminin 6100 sayılı HMK.'nun 382/2-a-2'de çekişmesiz yargı işi olarak düzenlendiği, HMK 383.maddeye göre çekişmesiz yargı işinde görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle,görevsizlik kararı verilmiştir. Gaziosmanpaşa 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İştirak Nafakası-Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı baba tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar 08.09.2015 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmışlar ve küçüğün velayeti davacı-davalı babaya verilmiştir. Davacı-davalı baba tarafından 27.11.2015 tarihinde velayeti altında bulunan çocuk yararına iştirak nafakası davası açılması üzerine davalı-davacı anne tarafından 30.12.2015 tarihinde birleşen velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talepli dava açılmıştır....
Velayet altında bulunmayan küçüğün vesayet altına alınması (MK. md.404), kararının da küçüğün yerleşim yerindeki vesayet dairesi (Sulh Mahkemesi) tarafından verilmesi zorunludur. Bu açıklama karşısında küçüğün Aile Mahkemesince dedenin velayeti altına konulması isabetsizdir. b) Aile Mahkemesi 7.12.2004 günlü kararını 27.1.2005'te tavzih ederek hüküm fıkrasındaki velayet sözcüğü yerine vesayet ibaresini yazmıştır. Hükmün açık olmaması, veya birbiriyle çelişkili fıkralar ihtiva etmesi halinde tavzih imkan dahilindedir. (HUMK. md. 455) Tavzihle hükmün değiştirilmesi doğru olmadığı gibi Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 456. maddesindeki kurallara uyulmadan işlem yapılması da yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 18/5/2006...
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemenin velayet sahibi annenin tek başına yani babanın muvafakati olmaksızın çocuğun ismini değiştiremeyeceğini belirttiğini, boşanma halinde velayet hakkı kendisine tanınan anne veya baba tarafından kullanılacağını, küçük Eymen'in velayet hakkının annesinde bulunmakta olduğunu, velayet hakkına sahip olan anne veya babanın bu kapsamda isim değişikliği davası açmasına herhangi bir yasal engel bulunmamakla birlikte haklı nedenin varlığı halinde isim değişikliği davası açmaya - yasal düzenlemeler ve Yargıtay kararları dikkate alındığında - velayet sahibi tarafından tek başına hak ve yetkisi olduğunun kabul edildiğini, bu noktada Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı sonucunda velayet hakkı kapsamında velayet hakkına sahip anneye önemli bir hak tanıdığını, evliliğin feshi veya boşanma hallerinde, velayet hakkı kapsamındaki yetkiler dâhilinde olan çocuğun soyadının belirlenmesi hususunun düzenlendiği 21.6.1934 tarihli...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, boşanma nedeni ile velayeti annede olan küçüğün soyadının değiştirilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 12.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Anayasa Mahkemesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki “Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşır." hükmünün Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiş, buradaki “aile soyadı” deyiminden babanın soyadının anlaşılacağını belirtmiştir. (AYM, 02.07.2009, 2005/114 E. -2009/105 K.). Velayet hakkının kapsamı Türk Medeni Kanunun 339. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre velayetin kapsamında yer alan çocuğun adının ana ve babası tarafından konulacağı belirtilmiştir. Somut olayda, dava dilekçesinde küçük olup velayeti annede bulunan ...'in "..." olan soyadının "..." olarak değiştirilmesi istenmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Evlilik birliği içinde doğan küçük ...'in doğumla kazandığı "..." aile soyadının velayet hakkı kapsamında annenin boşanma sonrası edindiği "..." soyadı ile değiştirilmesi talebidir ve dava velayet hakkına dayanılarak açılmıştır. Başka bir ifade ile, soyadının değiştirilmesi talep edilen ... ergin kişi değil, çocuktur....