Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk, Mardin Sulh Hukuk ve Mazıdağı Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, annesi küçük olan ve babası tarafından tanınmamış küçüğün vesayet altına alınması istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu'nun 337. maddesinde “Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.” hükmü yer almaktadır. Aynı Yasanın 336/3 maddesine göre de "Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir." hükmü yer almakta ise de, çocuğun annesinin reşit olmadığı, babası tarafından tanınmadığı ve vesayet altında bulunmadığı anlaşılmaktadır....

    Anayasa Mahkemesi'nin 25.06.2015 ve 2013/3434 numaralı, 11.11.2015 tarih ve 2013/9880 numaralı, 20.07.2017 tarih ve 2014/1826 numaralı bireysel başvuru kararlarında ise; velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olması sebebiyle Anayasa'nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gereken bir hukuki değer olduğunu, koruma, bakım ve gözetim hakkı veya benzer terimlerle ifade edilen velayet hakkı kapsamında, çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığını, eşlerin evliliğin devamı boyunca ve boşanmada sahip oldukları hak ve yükümlülükler bakımından aynı hukuksal konumda olduğunu, erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının, velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil ettiğini, çocuğun bir aileye mensubiyetinin belirlenmesi amacıyla bir soyadı taşıması ile nüfus kütüklerindeki kayıtların...

    Velayeti davalı anneye verilen küçükle davacı baba arasında tesis edilen kişisel ilişki davalıyı her hafta sonu eve bağlı hale getirerek velayet hakkını yeterince kullanmasına engel olacağı gibi, davacı ile küçük arasındaki kişisel ilişki düzenlemesi sonrasında aradan geçen zaman içinde küçüğün yaşının büyümüş olması nazara alınarak baba ile yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki kurulmaması da uygun görülmemiştir. Ne var ki bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir (HUMK. md.438/7)....

      Aile Mahkemesinde vesayetin kaldırılması ve velayetin düzenlenmesi davası açmış, mahkemece vesayetin kaldırılması davası tefrik edilerek dosya sulh hukuk mahkemesine gönderilmiştir. 4721 Sayılı TMK'nun 404.maddesi gereği velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır. Aynı kanunun 348.maddesi gereği ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi, çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması hallerinde velayetin kaldırılmasına karar verilir ve velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılsa çocuğa bir vasi atanır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 226'ncı maddesinde; "Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar....

      Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanma veya ayrılığa karar verilmesi halinde hakim velayeti eşlerden birine vermek zorundadır. Velayetin düzenlenmesi kamu düzeni ile ilgilidir. Türk Medeni Kanunu’nun 411. maddesine göre, "Vesayet işlerinde yetki, küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir." Aynı Kanun’un 19/1. maddesi uyarınca “Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir.” Yine, aynı Kanun’un 21. maddesine göre, velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa, çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babanın yerleşim yeridir. Diğer hallerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır. Nafaka davalarında kesin yetki kuralı bulunmayıp, 6100 sayılı HMK'nın 6. maddesi gereğince genel yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir....

        Saban’nın öldürüldüğü ihbarı üzerine yapılan soruşturmada küçüğün davacının değil 3. bir kişinin çocuğu olduğu yönünde iddialar bulunduğu, uzman raporunda küçüğün davacıya abi diye hitap ettiğinin belirtildiği ve davacıyı ilk görüşte tanıyamadığı'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir (TMK m. 337/1). Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim çocuğun menfaatine göre vasi atar veya velayeti babaya verir (TMK m. 337/2). Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; küçük ...’nın davacı baba tarafından tanınmak sureti ile nüfusa tescil edildiği, annenin 30.05.2012 tarihinde öldüğü, annenin ölümünden sonra davacı babanın çocuğu bulunduğu Romanya ülkesinden a...k ...'a getirdiği, bu süreçte çocuğun teyze yanında kaldığı, ancak babanın çocukla devamlı ilgilendiği anlaşılmaktadır. Velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun üstün yararının korunmasıdır....

          Kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 15.10.2019 tarih ve 2019/4491 esas ve 2019/10161 karar sayılı ilamı ile hükmün "Velayet kendisine bırakılmayan eşle diğeri arasında kişisel ilişki düzenlenirken kardeşlerin birbirini görmelerine olanak sağlayıcı şekilde düzenleme yapılmasının kardeşlik ilişkisinin gelişmesi için önemli olduğu, bu bakımdan kardeşlerin birbirini görecek şekilde ve tatil dönemleri de araştırılarak kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı" belirtilerek bozulmasına karar verilmiş, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümler ise onanmıştır. Mahkemece velayeti anneye bırakılan ortak çocuk Enes ile baba arasında çocuğun yurt dışına çıkarılmamak koşuluyla kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir. Davacı baba Almanya'da yaşamaktadır. Velayeti anneye bırakılan küçükle baba arasında kurulan kişisel ilişki küçüğün fikri ve bedeni ilişkisinin gelişmesi ile babalık duygularının da tatminini gerektirir....

            Velayet sahibinin; sağlayacağı eğitim ile çocuğu istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlâk sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğurabileceği onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır....

            Sulh Hukuk Mahkemesi, küçüğün babasının vefat ettiği, ancak annesinin sağ olduğu, öncelikle velayet hükümlerinin tartışılması gerektiği, bunun da aile mahkemesinin görevinde olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Aile Mahkemesi ise küçüğün annesinin ... Aile Mahkemesinde velayetin düzenlenmesine yönelik dava açtığı, bu davanın sonucuna göre sulh hukuk mahkemesince bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir. (TMK.md.348) Velayet altında bulunmayan her küçük, vesayet altına alınır. (TMK. Md. 404) Ana-baba evli değilse velayet anaya aittir....

              un anne ve babasının boşandıkları, küçüğün velayet durumunun açık olduğu gerekçesiyle aile mahkemesine ihbarda bulunulmuştur. ... Aile Mahkemesince velayet altında bulunmayan her küçüğün vesayet altına alınacağından bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesince TMK'nın 335. maddesinde yer alan "Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz. Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velâyeti altında kalırlar." hükmü gereğince asıl olanın küçüğün velayet altında bulundurulması olduğu, velayeti askıda olan küçüğün anne ve babasının sağ ve ergin oldukları, velayet hakkının kullanılmasına dair yasal bir engelin olmadığı gerekçesiyle öncelikle velayetin düzenlenmesinin değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Türk Medenî Kanununun 335. maddesine göre, "Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır....

                UYAP Entegrasyonu