Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yukarıda açıklanan ilkelere göre velayet düzenlemesi yapılırken göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı" dır. Mahkemece yalnızca babanın ekonomik durumunu esas alarak görüş bildiren bilirkişi raporu esas alınarak velayet düzenlemesi yapılması doğru değildir. Temyiz inceleme tarihi itibariyle ortak çocuklar velayet konusunda görüşlerini açıklayabilcek yaşa ulaşmış olup, eğitim, kültür ve yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri konusunda çocuklar bilgilendirilerek velayet hakkındaki görüşleri sorulmak ve psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan bilirkişilerden yeniden sosyal inceleme raporu alınarak tüm delillerin yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde birlikte değerlendirilip, velayet konusunda sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi hükmün bozulmasını gerekmiştir....

    Çocuk Kaçırmanın Hukuki Yön ve Kapsamına Dair Kanun' un "Bekletici mesele" başlıklı 14. maddesinde "görülmekte olan bir iade davası sırasında velayet davası da açılmış ise velayete ilişkin dava bekletilir" düzenlemesinin yanı sıra, aynı kanunun "İade davasında velayet" başlıklı .... maddesinde "...Ancak, çocuğun iade talebinin reddine karar verilmesi halinde velayet hakkına dair bir karar verilebilir" düzenlemesi yer almaktadır. Uluslararası L......

      Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır bir biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir. (TMK md.348) Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir....

      Eldeki dosyada talep vasi atanmasına ilişkin olup küçüklerin üzerindeki annenin velayet hakkının kaldırılmasının istenmediği, velayetin kaldırılması davalarının eldeki davanın aksine harca tabi olduğu, hasımlı açılması gerektiği, delillerin taraflarca getirilmesi gerektiği gibi hususlar nazara alındığında söz konusu talebin velayetin kaldırılması talebinini içerdiğinin kabul edilemeyeceği açıktır. (Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.06.2016 tarih ve E. 2016/3374- K. 2016/6939 sayılı; 23.10.2015 tarih ve E. 2015/6498- K. 2015/10045 sayılı kararları varsa velayetin kaldırılmasına ilişkin talebin tefrikine ilişkindir) Türk Medeni Kanunu'nun 404. maddesine göre velayet altında bulunan küçüklere vasi atanması istendiğinden, mahkemece davacı vasi adayına velayet hakkının kaldırılması için dava açmak üzere yetki ve süre verilerek bu davanın sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir....

      Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacının tedbiren velayet düzenlemesine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun üstün yararını belirlerken, onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumlar, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur....

        Ne var ki bu husus ilk incelemede gözden kaçmış, hüküm bu yönden de onanmış olduğundan davalı kocanın velayet yönünden karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairemizin 04.11.2013 tarih 2013/21369 esas 2013/24948 karar saylı onama ilamının velayet yönünden kaldırılmasına, hükmün bu yönden yukarıda gösterilen sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle davalının karar düzeltme isteğinin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 440-442. maddeleri gereğince kısmen kabulüne, Dairemizin 04.11.2013 tarih 2013/21369 esas ve 2013/24948 karar sayılı onama ilamının velayet yönünden kaldırılmasına, hükmün müşterek çocuk ...'nın velayeti yönünden BOZULMASINA, davalı kocanın diğer yönlere ilişkin karar düzeltme isteklerinin ise yukarıda l. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, istek halinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.07.07.2014 (Pzt.)...

          (TMK.m.21) Dava, velayet altında bulunan küçüğe vasi tayin edilmesi talebine ilişkindir. Vesayet altına alınması dava edilen küçük halen velayet altındadır. Dolayısı ile küçüğün vesayet altına alınıp vasi tayin edilebilmesi için Aile Mahkemesi'nce velayetin kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir; ki, küçüğe vasi tayin edilmesinin gerekip gerekmediği velayetin kaldırılması davasının sonucuna bağlıdır. Velayete ilişkin davalar basit yargılama usulüne tabidir. Yetki meselesi kamu düzenine ilişkin değildir. Dolayısı ile ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nce yapılmış bir yetki itirazı olmadığı halde yetkisizlik karar verilmesi doğru olmamıştır. Vesayet davalarına bakmaya münhasıran Sulh Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Bu durumda vasi tayini talebi yönünden dava dosyasının tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekmektedir. Velayet altındaki küçüğün yerleşim yeri anne babasının ikamet ettiği yerdir....

            Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın velayet hakkının kötüye kullanılması ile miras payının devrinden kaynaklanan tapu iptali ve tescili davası olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Aile Mahkemesi ise, dava açıldığı tarihte velayet altında bulunan davacı ... ...'in artık velayet altında bulunmadığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Davacı ... ..., mirasbırakan annesi ...’dan intikal eden taşınmazdaki kendisine ait miras payının ergin olmadığı dönemde, murisin eşi (babası) ... tarafından 20.05.2007 tarihinde “velayeten” davalı ...'a “satış” suretiyle temlik edildiğini,babası ...’nin taşınmazdaki kendisine ait miras payını davalı ...'a temlik etmekle velayet görevini kötüye kullandığını ileri sürerek davalı üzerindeki tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir....

              Boşanma sonucunda velayet kendisine verilmiş olan tarafın (annenin) ölümü nedeniyle, velayet kendiliğinden diğer tarafa (babaya) geçmez. Türk Medeni Yasası’nın 404/1. maddesi gereğince velayet altında bulunmayan her küçüğün vesayet altına alınması zorunludur. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, tüm kanıtlar toplanıp iddiaların doğruluğu yöntemince denetlendikten sonra dava tarihi itibariyle velayet altında bulunmayan küçük ...’e vasi tayini ile ilgili bir karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Sulh Hukuk Mahkemesince evlilik dışı doğan çocuğun babası tarafından tanınmış olduğu anlaşılmakla, velayetin askıda bulunduğu ve öncelikle velayet konusunda karar verilmesi gerektiği bildirilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesi ise, velayeti kendisinde bulunan velinin ölüm, yaş küçüklüğü gibi nedenlerle velayet yetkisini kullanamaması halinde küçüğe vasi tayini için açılan davada davanın babaya ihbar edilmesi ve baba tarafından velayet davası açılması halinde bu davanın vesayet davasında bekletici mesele yapılması zorunlu olduğu belirtilerek görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Çocuk, anasının evlilik dışı ilişkisinden doğmuş, baba ile soybağı 10.02.2010 tarihinde tanıma (TMK.md.295) ile kurulmuştur. Annenin yaşı küçük olup, çocuğun velisi yoktur. Yasa, ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa, hakimin, çocuğun menfaatine göre vasi atayacağını veya velayeti babaya vereceğini hükme bağlamıştır (TMK.md.337/2)....

                  UYAP Entegrasyonu