Velayet hukukuna ilişkin olarak açılan davada Sincan 1. Asliye Hukuk ve Sincan 2. Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava konusu uyuşmazlık, velayet altında bırakılan ergin kısıtlının malının satışıyla ilgili denetim makamının onayına ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, velayet altındaki çocuklarla ilgili olarak, hakimin istisnai hallerde çocuğun taşınmaz mallarının tasarrufuna karar verebileceği, anılan istisnai hallerin ise Türk Medeni Kanununun ikinci kitabında düzenlendiği belirtilerek, Aile Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir....
Tüm tanık beyanlarından boşanma kararı ile birlikte müşterek çocuğun velayet hakkı davalı babaya verilmişse de kararın akabinde çocuğun fiilen hafta içi annesiyle hafta sonları babasıyla kaldığı anlaşılmaktadır. Çocuğun iradesi velayet hakkının annesine verilmesi yönünde olduğu gibi , pedegog bilirkişi görüşü ve sosyal inceleme raporu da nihayeten aynı doğrultudadır. Velayetin anneye verilmemesini gerektirecek somut ve geçerli bir neden bulunmamaktadır.Davalı yan, davacının ekonomik olarak velayet hakkının gereklerini yerine getirebilecek gücünün bulunmadığını beyan etmişse de salt bu sebep velayet hakkının davacıya verilmesine engel oluşturmayacaktır.Zira davacının çalışmasına engel bir durumu bulunmadığı gibi davalı da velayet hakkı tarafında bulunmasa dahi çocuğunun giderlerine iştirak etmekle mükelleftir....
KARŞI OY Boşanma kararıyla müşterek çocukların velayetinin anneye bırakılmış olması, velayetin kullanılmasına (TMK.m.182/2) ilişkin olup, bu nitelikteki bir karar, babanın ergin olmayan çocukları üzerindeki kanundan doğan (TMK.m.335/1) velayet hakkını kendiliğinden kaldırmaz. Kullanılması kendisinde olmasa bile hak varlığını kaldırılmadığı sürece devam ettirir. Bu bakımdan, mahkemece, ayrıca babanın çocuklardan Hümeyra üzerindeki velayet hakkının kaldırılmasına karar verilmiş olması doğrudur. O nedenle değerli çoğunluğun yukarıda 2.maddenin (b) bendinde yer alan "velayet babaya verilmediği halde, verilmeyen velayetin kaldırılmasına da karar verilemeyeceğine" ilişkin gerekçesine ve hükmün bu yönden düzeltilmesine katılmıyorum. Kaldırma kararı doğrudur ve onanmalıdır....
KARŞI OY YAZISI Velayet talebine konu çocuklar ... 03.09.1994, ... 1997 ve ... 1998 doğumludur. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12, Çoçuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri; idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Velayet düzenlemesi çocukları ilgilendiren konuların en önemli başında gelir. Ana ve babası sağ olan velayet çağındaki çocuklar için, asıl olan velayet altında bırakılmalarıdır. Ancak, çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, velayet altında bırakılmayıp; kendilerine vasi de atanabilir (TMK.m.337/2). Davaya konu çocukların ana ve babası boşanmış; velayet anaya verilmiş; daha sonra da ana ölmüş olduğundan; çocukların velayeti askıda kalmıştır. Çocuklar; ... il merkezinde anneanneleri ... yanında yaşamakta ve burada eğitimlerine devam etmektedir....
Türk Medeni Kanunu’nun 21. maddesine göre velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri ana ve babanın ortak yerleşim yeri olduğu gibi Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 4. maddesi uyarınca sağ kalan veya velayet kendisine verilen eşin yerleşim yeri mahkemesi etkilidir.. Somut olayda mallarının korunması istenen çocuk...'ın babası İsmet Zerman vefat etmiştir. Kars 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (Aile Mahkemesi sıfatıyla), davanın çekişmesiz yargı işlerinden olduğu ve 6100 sayılı HMK'nun 383. maddesi uyarınca görevin Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu bildirilerek görevsizlik kararı verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına dair Dairemizin 02.03.2016 gün ve 2015/13464 - 2015/4154 sayılı ilamıyla ilgili davacı-davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velayet düzenlemesi yönünden karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir. 1-Temyiz ilamında bildirilen gerektirici sebeplere, özellikle velayet düzenlemesinin kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle davalı-davacı erkeğin velayet düzenlemesi konusunda yaptığı karar düzeltme itirazları...
Tüm bu açıklamalar ışığında; velayet hakkı tevdi edilen annenin çocukların soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velayet hakkı kapsamındaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olduğu velayet hakkı kapsamında çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığı aynı hukuksal konumda olan erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil edecek olup evlilik birliği içinde doğan çocukların taşıdığı ailenin soyadını evlilik birliğinin sona ermesi ile kendisine velayet hakkı tevdi edilen annenin kendi soyadı ile değiştirmesini engelleyiciyi yasal bir düzenlemenin bulunmadığı somut olayda söz konusu değişikliğin çocukların üstün yararına da aykırı bulunmadığı tanık anlatımları ile de anlaşılmakla ve çocukların soyadını değişmekle kişisel durumunun değişmeyeceği dikkate alındığında Anayasa Mahkemesi’nin benzeri olaylarla verdiği hak ihlaline ilişkin...
Buna göre; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik gibi...), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir. Velayetinin değiştirilmesi istenilen müşterek çocuk Duru 23/10/2013 doğumlu olup dava tarihinde idrak çağındadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir....
ın vesayet altına alınması istemiyle dava açılmış ise de, kısıtlı adayının hali hazırda velayet altında olduğu ve velayet ilişkisinin sona erdirilmemiş olmasından dolayı konusu olmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kararın kesinleşmesine müteakip velayet ilişkisinin gözden geçirilmesi için ... Aile Mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmiş, 26/11/2015 günü ... Asliye Hukuk Mahkemesine (Aile Mahkemesi sıfatıyla) ihbarda bulunulmuştur. Aynı isteme ilişkin olarak ... Nüfus Müdürlüğü tarafından sulh hukuk mahkemesine 20/03/2015 günü verilen talep dilekçesi sonrasında mahkemece 18/09/2015 gün ve 2015/70-210 sayılı ilamı ile, aynı gerekçe ile davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kararın kesinleşmesine müteakip velayet ilişkisinin gözden geçirilmesi için ... Aile Mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmiş, 30/11/2015 günü ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesine ihbarda bulunulmuştur. ......
Tarafların halen ...’da yaşadığı ve tanıma kararı sonucu konusuz kalan boşanma talebi gözönüne alındığında; mahkemece koşulları varsa, sadece boşanmanın mali sonuçları hakkında karar verilmesi ile yetinilmesi; velayet düzenlemesi hakkında bir karar verilememesi gerekir. Aksi tutum; iki ayrı ülkenin mahkeme kararları arasında çelişki ve çatışma yaratır. Bu şekilde bir çatışma yaratmaktan kaçınmak gerekir. Açıkladığım gerekçeyle; hükmün diğer bölümlerinin onanmasına katılmakla birlikte; velayet düzenlemesi yönünden bozulması gerektiğini düşünüyorum....