Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı davacı vekili karşı davaya verdiği cevap dilekçesinde özetle; iştirak nafakası talebinin fahiş miktarda olduğunu, kısmi olarak kabul ettiklerini, karşı tarafın iştirak nafakasının aylık 5.000,00 TL'ye çıkarılması talebinin hakkaniyete uygun 3.000,00 TL'lik kısmını kabul ettiklerini, Yargıtay kararları uyarınca TÜİK'in yayınladığı ÜFE artış oranı nazara alınmak suretiyle yıllık artırıma tabi tutulması yönünde hüküm altına alınmasını, talebin geri kalan kısmının ise reddini talep ettiklerini belirterek velayet talepleri yönünden ortak velayetin kaldırılarak velayetin müvekkiline verilmesine, iştirak nafakasının 3.000,00 TL'lik kısmının kabulüne, fazlaya dair kısmının reddine karar verilmesini talep etmiştir....

Alınan uzman bilirkişi raporunda müşterek çocukların baba ile yaşamak istediklerini beyan ettikleri alınan raporun dava konusu çocukların beyanları ile uyumlu olduğu yine davalı babanın müşterek çocukların velayetinin kendisine verilmesini talep ettiği anlaşılmakla, velayetin kaldırılması talebinin reddi ile velayet hususunun kamu düzenine ilişkin olması sebebi ve çocukların üstün menfaati dikkate alınarak velayetin değiştirilmesine en nihayetinde sonuç olarak aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir." şeklindeki gerekçe ile "1- Velayetin kaldırılması talebinin kabulü ile, Velayetin düzenlenmesi hususunda resen hüküm kurularak; Ordu İli Gölköy İlçesi Kuşluvan Köyü/mah....

Davacının talebi velayetin kaldırılmasına ilişkindir. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. "Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesine" göre, çocukları ilgilendiren davalarda, iç hukuk gereğince, çocuklarla velayet sorumluluğuna sahip kişiler arasında çıkar çatışmasının söz konusu olması halinde çocukların, adli merci önündeki kendisini ilgilendiren davalarda bir temsilci atanmasını ön sorun görmektedir (Söz m. 4). Davada, davalı anne ile davaya konu küçük çocuk arasında menfaat çatışması vardır....

GEREKÇE : Davanın konusu, velayetin kaldırılması talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK'nun 355.maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Tüm dosya kapsamı ve istinaf başvurusu birlikte değerlendirildiğinde; velayet kaldırılması davasına konu olan 13/04/2004 doğumlu çocuk T4 davalı babada olan velayetinin kaldırılmasına karar verildiği, ancak, karar tarihinden sonra istinaf aşamasında 13/04/2004 tarihi itibariyle çocuğun 18 yaşını bitirdiği ve reşit olduğu, bu haliyle velayet kaldırılması kararı yönünden istinaf başvurusunun konusuz kaldığı görülmekle, bu konudaki istinaf başvurusunun esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmiştir....

Velayetin değiştirilmesinde velayet yine ana veya babadan birinde kalırken, kaldırılmasında çocuk velayete tabi olmaktan çıkarılarak kendisine vasi de atanabilir (TMK.md.337/2). Çocuk menfaatinin korunması bakımından alınabilecek en ağır en son tedbir, velayetin kaldırılmasıdır. Velayetin kaldırılması tedbir ve kararının açıklanan ağır sonuç doğurucu özelliği göz önüne alındığında, çocuk için ortaya çıkmış bir tehlike söz konusu olmadıkça; velayetin değiştirilerek; daha önce kendisine velayet bırakılmayan eşe velayetin verilmesi tedbirinin uygulanması gerekir. Toplanan deliller yukarıda açıklanan şekilde velayetin kaldırılmasını gerektiren bir durumun varlığına yeterli olmayıp, velayetin değiştirilmesini gerektirir niteliktedir (TMK.md.183,349,351/1). Bir kanun hükmünün uygulanmasında hata yapılması bozmayı gerektirir.Ancak bu tip bir yanlışlığın giderilmesi yeniden duruşma yapılmasını gerektirmez....

    Dava, velayetin değiştirilmesi, velayet değişikliği istenen çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının kaldırılması ve iştirak nafakasına karar verilmesi talebine ilişkindir. Tefhim edilen kısa kararda "Davacının İŞTİRAK NAFAKASININ KALDIRILMASI DAVASININ KABULÜ ile; müşterek çocuk Cuma yararına ödenen iştirak nafakasının 10/07/2019 tarihi itibariyle KALDIRILMASINA, " karar verildiği halde gerekçeli kararda "Davacının İŞTİRAK NAFAKASININ KALDIRILMASI DAVASININ KABULÜ ile; müşterek çocuk Cuma yararına ödenen iştirak nafakasının dava tarihi itibariyle KALDIRILMASINA," karar verilmek sureti ile kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. (6100 s....

    Türk Medeni Kanunu'nun 336. maddesine göre, boşanmadan sonra velayet hakkı sahibinin ölümü durumunda çocuğun velayeti doğrudan sağ eşe geçmez. Velayet altında bulunmayan çocuk vesayet altına alınır (TMK 404/1) ise de aslolan velayet olup velayetin kendisine verilmesini isteyen sağ eşe velayet davası açma imkanı verilip bu davanın sonucuna göre karar verilmelidir. Somut olayda...... ile eşi ...'ün ... 3. Aile Mahkemesi'nin 2003/55 Esas 2004/712 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, 08.03.2002 tarihinde evlilik birliği içerisinde dünyaya gelen Dilara'nın velayetinin anne Alev'e verildiği, annenin vefat ettiği, babanın ise sağ olduğu anlaşılmaktadır. Vesayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkin olup, aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmasıdır. Velayet altında bulunmayan çocuk vesayet altına alınır ise de aslolan velayet olup velayetin kendisine verilmesini isteyen sağ eşe velayet davası açma imkanı verilip bu davanın sonucuna göre karar verilmelidir. ... 3....

      Velayet hakkını kullanmak için çocuğu yanına almayıp onu ayrı bırakması velayet görevini ihmal etmiş olduğu anlamına gelir.Bu durum velayetin değiştirilmesini gerektirecek bir haldir (TMK. md. 183,349,351). Kaldı ki yine 23.2.2015 tarihli duruşmada dinlenilen küçük Melis Nur velayetinin annesine verilmesini istemiş, velayet konusunda görüşü alınan uzman da hem aynı duruşmada hem de 15.7.2014 tarihli raporu ile velayetin anneye verilmesinin çocuğun yararına olacağını belirtmiştir.Velayetin anneye verilmesi halinde müşterek çocuğun psikolojik ve bedeni gelişimi yönünden muhtemel bir tehlikenin varlığı da ileri sürülmediğine göre, velayetin değiştirilmesi isteğinin kabulü ile velayetin davacı anneye verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması doğru olmamıştır....

        Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Türk Medeni Kanunu 348. maddesinde velayetin kaldırılabilmesi için birtakım şartların sayıldığını, bu şartların gerçekleşmesi halinde ancak velayetin kaldırılmasına hükmedilebilmekle beraber davaya konu olayda küçük çocukların babaları vefat etmiş olduğundan yasal olarak velayet hakkının sadece müvekkili annede olduğunu ve ilgili madde de sayılan şartların gerçekleşmediğini, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduklarını, dosya kapsamında müvekkili için aldırılan sosyal inceleme raporunda davalı müvekkilinin velayet görevini yerine getirmekten aciz bir durumu bulunmadığını, davacı tarafın velayet hakkı kendisinde olan müvekkili anneye çocukları teslim etmediğini, bu şekilde müvekkili annenin velayet görevini ifa edemediğini, davacı tarafın velayet hakkı kendisinde olan müvekkili anneye çocukları teslim etmediğini, bu şekilde müvekkili annenin velayet görevini ifa edemediğini, bu durumun tanık anlatımları...

        Velayet sahibi annenin ölmesi üzerine çocuğun babası, küçüğe kendisinin vasi tayin edilmesi için dava açmıştır. Velayet sahibi annenin ölmesi ile velayet kendiliğinden sağ olan babaya geçmez. Velayetin verilebileceği ana veya babadan birinin hayatta olması halinde koşullar mevcutsa, öncelikli olan küçüğün velayet altına alınmasıdır. Ancak velayetin verilmesi uygun değilse küçüğe vasi atanması yoluna gidilebilir. Küçüğün sağ olan babasının isteği “velayetin kendisine tevdii” niteliğindedir. Bu isteğin esası hakkında inceleme yapma ve karar verme görevi ise Aile Mahkemesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Trabzon Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 19.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. ....

          UYAP Entegrasyonu