Bunun yanında velayeti, anneden alınıp babaya verilen ortak çocuk ile davalı anne arasında her ayın belirli hafta sonları ve dini bayramlarda yatılı olacak şekilde kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken yazılı şekilde kişisel ilişki tesisi de doğru görülmemiştir. Ancak belirtilen bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, Mahkemece belirlenen kişisel ilişki süresinin şu aşamada yeterli olduğu, değişen durum ve koşullara göre kişisel ilişki düzenlemesinin her zaman talep edilebileceği, dairemizce verilen karar kesin olmakla, ilk derece mahkemesince belirlenen kişisel ilişki geçerlilik kazanacağından, ayrıca tedbiren kişisel ilişki kurulmasına da gerek kalmadığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf isteminin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİ gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 03/06/2021 NUMARASI : 2020/670 ESAS, 2021/264 KARAR DAVA KONUSU : Velayet KARAR : İlk Derece Mahkemesince verilen karara davacı (baba) tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA: Davacı (baba), dava dilekçesinde özetle; müşterek çocuklar Suna, Berfin ve Ümit’in velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini, velayeti annede olan müşterek çocuk Harun ile de kişisel ilişki kurulmasını talep ve dava etmiştir. SAVUNMA: Davalı (anne), cevap dilekçesinde; yeniden evlendiğini, bu sebeple müşterek dört çocuğun velayetinin babaya verilmesini kabul ettiğini, velayetin babaya verilmesi halinde müşterek çocuklar ile kişisel ilişki kurulmasını istediğini beyan etmiştir....
Aile Mahkemesinin 2015/452 Esas 2016/209 Karar 14.03.2016 tarihli velayet davasının reddedildiğini ve 08.09.2016 tarihinde kesinleştiğini, davacının benzer iddialar ile yeniden velayet davası açtığını, iddiaların gerçeği yansıtmayıp hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, şarta bağlı olarak ve medeni haklardan önceden feragat niteliğinde anlaşma protokolü düzenlenemeyeceğinden davacının itirazlarının reddinin gerektiğini, taraflar arasında verilen boşanma kararında velayetin müvekkiline verilerek davacı ile küçük arasında her ayın 2. ve 4. haftası Pazar günleri saat 10.00'dan 17.00'a kadar, dini bayramların ikinci günü 10.00'dan 17.00'a kadar, her yıl 1- 20 Ağustos tarihleri arasında babası yanında kalması şeklinde kişisel ilişki tesis edildiğini, müvekkilinin babası ile yakınlık kurması amacıyla ve boşanmadan az etkilenmesi düşüncesiyle davacının ayda iki olan görüşme sayısını haftada 3 gün 3 geceye çıkardığını, davalı müvekkilin velayetin gereklerini layıkıyla yerine getirdiğini, küçüğün anne...
Davacı-karşı davalı ile müşterek çocuk arasında ilkin 22/04/2021 tarihli celse 5 nolu ara karar ile tedbiren kişisel ilişki düzenlenmiş, daha sonra ise 04/10/2021 tarihli ara karar ile kişisel ilişki yeniden düzenlenmiştir. Her şeyden önce dava neticesinde elde edilecek sonuç gibi ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden davacı-karşı davalının tedbir olarak velayet talebi yerinde değildir. Tedbiren kişisel ilişki düzenlemesi talebi yönünden ise; müşterek çocuk ile davacı-karşı davalı anne arasında yukarıda belirtildiği üzere kişisel ilişki düzenlemelerine ilişkin ihtiyati tedbir kararı bulunmaktadır. Bu düzenlemelerin değiştirilmesini gerektiren ivedi bir durum ileri sürülmediği gibi böyle bir durumda mevcut değildir. Davacı-karşı davalının ihtiyati tedbir isteminin reddi gerekmiştir....
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md. 181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md. 9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md. 4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Bu bakımdan kişisel ilişki tesis edilirken çocuğun bedeni, fikri ve ruhsal gelişimi esas alınarak amacı gerçekleştirici bir düzenleme yapılmalıdır....
Bu gün itibariyle dosyada ki deliller ışığında davacıya velayet hakkının verilmesini engelleyecek gayriahlaki bir yaşantısının olduğunu söylemek mümkün değildir. Neticeten tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının davasında haklı olduğu ve çocuğun üstün yararının velayet haklarının davacıda olmasını gerektirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Davanın kabulü ile müşterek çocuk T3 velayet hakkının davacı anneye verilmesine ve çocukla babası arasında yatılı da olacak şekilde kişisel ilişki tesisine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "DAVANIN KABULÜ İLE; 1- Giresun ili, Bulancak ilçesi, Şemsettin Mah....
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; mahkeme ortak çocuğun velayetinin değiştirilmesine karar verirken velayet kendisine verilmeyen eşle çocuğun kişisel ilişkisini düzenlemek zorundadır. Tarafların ortak çocuğu ...'in velayeti davalı babadan alınıp davacı anneye verildiği halde, ortak çocukla kişisel ilişkinin düzenlenmemiş (TMK m.323) olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Ne varki bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından davalının kişisel ilişki düzenlenmemesi yönünden karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 08.06.2016 tarih ve 2016/10721 esas, 2016/11272 karar sayılı onama ilamının kişisel ilişki yönünden kaldırılarak hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Velayet düzenlemesinde olduğu gibi kişisel ilişki tesisinde de asıl olan çocuğun yararıdır ve bu düzenlemede ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. TMK 324. Maddesine göre kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer ise kişisel ilişki kurulma talebi reddedilebilir....
böyle olunca velayet hakkını fiilen kullanma konusunda herhangi bir irade göstermeyen davalıdan velayetin alınarak davacıya verilmesinde isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla, davalının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....