Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

baba ile kalmak istemediğini, tüm bu nedenlerle çocukların tedbiren velayetin anneye verilmesine, kişisel ilişki kurulmamasına karar verilmesini talep etmiştir....

sonraki bir tarihte velayetin bir taraftan alınıp diğer tarafa verilmesinin suçun oluşumuna etkisinin bulunmayacağının anlaşılması karşısında; olay tarihinde mağdur çocuğun velayetinin kimde olduğu, diğer tarafla kişisel ilişkinin ne şekilde tesis edildiği ve kişisel ilişki tesisine ilişkin günlerin ve eylemin kişisel ilişkiye rastlayan günlerde olup olmadığının tespit edilerek, bunlara ilişkin mahkeme ilamları varsa tedbir kararları ve velayet değişikliğine ilişkin mahkeme kararlarının da onaylı örnekleri getirtilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması, Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; kanun gereği velayet annede olduğundan davacının velayetin değiştirilmesi yönündeki talebinde hukuki yarar bulunmadığını, annenin velayet görevini gereği gibi yerine getiremediğini, çocuğa babayı kötülediğini, maddi karşılık karşısında baba ile çocuğu görüştürdüğünü, velayet görevini kötüye kullandığını, küçücük çocuğu sigara almaya gönderdiğini, ortak velayet düzenlenmesi gerektiğini, davacının amacının maddi menfaat elde etmek olduğunu belirterek davacının velayete ilişkin talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine aksi kanaatte ortak velayet düzenlenmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, yaşı itibariyle verile nafaka yeterli olduğundan iştirak nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir....

    Yukarıda belirtilen genel ilkeler dikkate alındığında velayet ve kişisel ilişki hususlarında karar sonrasında ortaya çıkan gelişmelerin de dikkate alınması zorunludur. Bu kapsamda mahkemece bildirilen soruşturma evrakının getirtilmesi,gerekirse sonucunun beklenmesi,gerekirse oluşturalacak uzman heyetinden rapor alınması,rapor sonucuna göre gerekli görüldüğü takdirde küçüğün irade ve tercihinin bizzat tespiti,sonrasında velayet-kişisel ilişki-bu çocuğa yönelik iştirak nafakası talepleri ile ilgili karar verilmesinin uygun olacağı sonuç ve kanaatine varılmış,aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayet Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, velayetin değiştirilmesine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Velayet düzenlenmesinde en önemli ölçüt, velayeti düzenlenen çocuğun üstün yararıdır. Dosya incelendiğinde, dosya arasında bulunan 07.07.2017 tarihli Hacettepe Üniversitesi’nde Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı tarafından düzenlenen raporda; çocukların mevcut düzen içinde sosyal, ruhsal ve toplumsal işlevselliklerinin iyi olduğu, anne ile düzenli kişisel ilişki kurulmasının çocuğun yüksek yararına olduğu kanaati bildirilmiştir....

      Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir (TMK md.323). Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur (TMK md.181/1- 2). Çocuk ile ana veya baba arasında düzenli kişisel ilişki kurulması ve bu ilişkinin sürdürülmesi; çocuk ve velayet kendisinde bulunmayan ana veya baba için bir haktır (Çocuk Hakları Sözleşmesi md.9/3). Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana ve babanın bu haklarını amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir (Kişisel İlişki Kurulmasına Dair Avrupa Sözleşmesi md.4/2). Kişisel ilişki tesisinden beklenen amaç çocukla ebeveynleri arasında aile bağlarını geliştirmek ve bu suretle çocuğun sağlıklı gelişimini sağlamaktır....

      GEREKÇE : Davanın konusu, velayetin düzenlenmesi davasıdır. Davacı kadın istinafında, davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca yabancı mahkeme kararında anne ile çocuk arasında şahsi ilişki kurulmadığını, bu nedenle kişisel ilişkinin düzenlenmemiş olmasının da kararı hatalı kıldığını belirterek kararın kaldırılmasını, düzeltilmesini talep etmiştir. Tarafların 05/07/2012 tarihinde evlendikleri, 23/09/2012 doğumlu Emin isimli müşterek bir çocukları olduğunu, Avusturya'da 15/02/2016 kesinleşme tarihli yabancı mahkeme ilamı ile anlaşmalı şekilde boşandıkları, yine bu karar ile çocuğun velayetinin ortak velayet altında anne ve babaya verildiği, çocuğun annesi ile birlikte ikamet etmesine haftada 3 gün baba ile çocuk arasında şahsi ilişki tesisine, çocuk lehine 250 Euro iştirak nafakasının anneye ödenmesine karar verildiği, Sakarya 2. Aile Mahkemesi'nin 2017/77 E.- 2017/328 K....

      Yine, Türk Medeni Kanunu'nun 324. maddesinin ikinci fıkrasında; "Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir." hükmü yer almaktadır. Kişisel ilişki düzenlemesi Velayetin değiştirilmesinin doğal sonucudur. Ancak, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, davalı babanın ortak çocuklara karşı cinsel istismar eyleminde bulunduğu iddiası ile Kocaeli 6....

      İlk derece mahkemesince alınan sosyal inceleme raporundan sonra davacı vekili davasını ıslah ederek, velayetin değiştirilmesi aksi takdirde müşterek velayet tesisi ile çocuk ile anne ve baba arasında birer haftalık dönüşümlerle şahsi ilişki kurulması ve şahsi ilişkinin bu şekilde düzenlenmesi talebinde bulunmuş, davacı vekilince verilen ıslah dilekçesindeki talepler yönünden uzmandan rapor alınmamıştır. Kişisel ilişki düzenlenirken gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı"dır. Çocuğun üstün yararı belirlenirken bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Kişisel ilişki tesis edilirken ana ve babanın eylemleri, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları, çocuğun üstün yararını etkilediği ölçüde gözönünde tutulur....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle *Türk Medeni Kanununun 351/2. madde uyarınca durumun değişmesi halinde yeniden velayet düzenlenmesinin mümkün bulunmasına göre davalını aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Küçüklerle anne arasında kişisel ilişki kurulmaması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Hükmün 2. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, temyize konu diğer hususların 1. bentte gösterilen nedenle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 29.11.2007...

        UYAP Entegrasyonu