kalması suretiyle kişisel ilişki kurulmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
tatmini yanında çocuğun psikolojik ve sosyal gelişiminin sağlanması olduğu, kişisel ilişkinin, çocuk ile velayet kendisinde olmayan baba arasındaki bağların güçlendirilmesi amacına uygun olması gerektiği, değişen koşullara göre, çocuğun yaşı ve eğitim durumu gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesinin gelecek yıllarda her zaman istenebileceği, ortak çocuklar ile davacı baba arasında uygun süreli ve yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki kurulmuş olduğu, her ayın belirli hafta sonları şeklinde kişisel ilişki kurulması gerektiği, ortak çocukların yaşları ve eğitim durumları dikkate alındığında her ayın belirli hafta sonları şeklinde kurulan kişisel ilişkinin yeterli olduğu gerekçesiyle davacının velayetin değiştirilmesi olmadığı takdirde kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebinin reddi ile davanın reddine karar verilmiştir....
DAVA TÜRÜ : Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi-Müşterek Çocuğun Eğitim Giderlerinin Baba Tarafından Karşılanması Aksi Halde İştirak Nafakasının Artırılması-Yurt Dışına Çıkış Yasağı Verilmesi-Velayetin Değiştirilmesi Aksi Halde Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi ve Yurt Dışına Çıkışta Kısıtlanan Olmadığının Belirlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı tarafından, iştirak nafakasının miktarı, kişisel ilişki ve yurt dışına çıkış yasağı konulması yönünden; davalı-davacı tarafından ise velayetin değiştirilmesi talebinin reddi, kişisel ilişki, tedbiren yurt dışına çıkış yasağı verilmesi ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:ve yargılama giderleri Müşterek çocuk 2006 doğumlu olup, idrak çağındadır....
olmadığını, çocuğun tüm masraflarını babanın karşıladığını, nafakaları da düzenli ödediğini belirterek müşterek çocuğun velayetinin yeniden düzenlenerek velayetin babaya verilmesine, anne ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, velayetin babaya verilmesinin sonucu olarak iştirak nafakasının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı 10/05/2019 tarihli dilekçesi ile velayet konusunda karar verilinceye kadar ortak çocukla yatılı olacak şekilde kişisel ilişki tesis edilmesini istemiştir....
Taraflarca her ne kadar boşanmaya ilişkin hüküm temyiz konusu edilmemek suretiyle kesinleşmiş ise de; tarafların temyiz taleplerinde açıklanan velayetin değiştirilmesini gerektiren şartların, çocuğun yüksek yararı ve değişen koşullar ile birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, ortak çocuğun velayet hakkı ve velayeti kendisine bırakılmayan taraf ile kişisel ilişki düzenlemesinin takdirinde, velayetin değişen koşullar ve çocuğun yüksek yararı da gözetilerek yeniden değerlendirme yapılması ve tarafların velayete ilişkin beyanları da alınarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, iştirak nafakası yönünden temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.10.2018(Çrş.)...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Toplanan delillerden velayet hakkı kendisine bırakılan davalı babanın, küçükle davacı annenin kişisel ilişki kurmasını engellediği ve bu sebeple ...2. İcra Ceza Mahkemesinin 2007/4572 esas, 2008/917 karar sayılı ilamı ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece görüşüne başvurulan uzmanın raporunda da velayetin anneye verilmesinin uygun olacağı gerekçeleri ile birlikte belirtilmektedir. Açıklanan nedenlerle davacının davasının kabulü gerekirken yazılı şekilde ret kararı verilmesi doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Geçici Olarak Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı anne tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tarafların evliliği devam etmekte olup 03.08.2014 tarihinden bu yana fiilen ayrıdırlar. Davacı baba 11.09.2015 tarihinde açtığı davayla velayetin kendisine verilmesini, aksi halde kişisel ilişki kurulmasını talep etmiş olup mahkemece ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesine karar verilmiştir. Fiili ayrılık döneminde davalı annenin çocuğa karşı velayet hakkını kötüye kullandığı veya çocuğu ihmal ettiği kanıtlanamamıştır. Ortak çocuk yaşı itibariyle anne bakım ve şefkatine muhtaçtır. Ayrıca mahkemece alınan uzman raporunda davacı baba, işe gittiğinde müşterek çocuğa babaannesinin bakacağını belirtmiştir....
Velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Buna göre velayet ve kişisel ilişkinin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin ve kişisel ilişkinin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Velayet ve kişisel ilişkiye ilişkin kararlar kesin hüküm oluşturmaz. Şartların değişmesi halinde her zaman velayetin değiştirilmesi yeniden dava edilebilir....
Yapılan incelemede; müşterek çocuk Berfin Buğlem ile velayet kendisine bırakılmayan davalı baba arasında “her ayın son haftası hafta sonu cumartesi sabah 09:00’dan akşam 17:00’a kadar, Ramazan Bayramının 1. günü sabah saat 10:00’dan 2. günü akşam 17:00’a kadar, Kurban Bayramının 3. günü sabah 09:00’dan 4. günü akşam 17:00’a kadar, sömestr tatilinin 2. haftası pazartesiden itibaren 7 gün ve temmuz ayının ilk 10 günü kişisel ilişki tesisine” karar verilmiştir. Ancak “ sömestr tatili ile temmuz ayındaki” kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş saatleri hükümde gösterilmemiştir. Bu haliyle kişisel ilişki yönünden hüküm infazda tereddüt yaratacak nitelikte olup, karar infazı kabil değildir. Aynı zamanda da kişisel ilişki süreleri yetersizdir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden de Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1- b.2. maddesi uyarınca bu yönden yeniden hüküm tesisi cihetine gidilmiştir....