Dava, velayetin kaldırılması davasıdır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir (TMK m. 348). Velayet davaları kamu düzenindendir, aslolan çocukların menfaatine karar vermektir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri uyarınca çocuk kendisini ilgilendiren davalarda kendisine danışılmak ve görüşünü ifade etmek hakkına sahiptir....
DAVA TÜRÜ :Velayet ve Nafaka-Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki "velayet ve nafakaya" ilişkin dava ile davalı tarafından bağımsız olarak açılan "velayetin değiştirilmesine" ilişkin davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı (baba) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Çocuk, tarafların evlilik dışı ilişkisinden doğmuş, baba ile soybağı “tanıma” (TMK. m. 295/1) ile kurulmuştur. Ana ve baba evli değilse velayet anneye aittir. (TMK. m. 337/1) Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa, hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir. (TMK. m. 337/2) Bu haller bulunmadıkça evlilik dışı doğan çocuğun velayeti kanun gereği annede (TMK. m. 337/1) olduğundan, velayetin anneye bırakılması yönünde ayrıca bir hakim kararına ihtiyaç yoktur. Başka bir ifade ile bu hususta hükme gerek bulunmamaktadır....
Dava, velayetin değiştirilmesi ve kişisel ilişki kurulması talebine ilişkindir.(4721 sayılı TMK'nun 348 vd. m.leri) Kişisel ilişkiyi düzenleyen TMK'nun 323. maddesine göre, "Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir." hükmü düzenlenmiştir. 4721 sayılı TMK'nun 348. m.sine göre, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biri ile velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi velayetin değiştirilmesi nedenleridir. Kuşkusuz velayet kendisinde bulunan anne ve babanın çocuk ile ilgili yapacağı her türlü iş ve işlemde çocuğun üstün yararını koruması gerektiği tartışmasızdır....
Davalı anne istinaf aşamasında 20/03/2020 tarihli dilekçesi ile kızı Eylül'ün 13/03/2020 tarihinden itibaren kendisi ile yaşadığını belirterek velayet değişikliği kararının kaldırılmasını talep etmiş ise de, tarafların velayet yönünden istinafları olmadığı, bu nedenle velayet yönünden verilen kararın kesinleştiği, davalı annenin bu talebini yeni açacağı velayet davasında ileri sürebileceği, velayet konusunda velayete ilişkin kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyip, durumun değişmesi halinde yeni koşullara göre düzenleme yapılabileceğine göre, velayet kararın kaldırılması yönündeki talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. TMK'nun 182. maddesi hükmüne göre; velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine (iştirak nafakası) gücü oranında katılmak zorundadır....
Velayetin değiştirilmesi için velayet hakkına sahip tarafın bakım ve gözetim görevini yerine getirmemesi, ihmal etmesi gerekmektedir. Konu kamu düzenine ilişkin olup verilecek kararda tarafların analık babalık duygularından önce çocuğun menfaati, bedeni ve fikri gelişimi dikkate alınmalıdır. Yasal mevzuat ve yerleşik Yargıtay uygulamasına göre velinin velayet hakkını ihmal ettiği, bakım ve gözetim sorumluluğunu yerine getirmediği, çocuğa karşı yükümlülüklerinin savsaklandığı kanıtlanamamış ise davanın reddi gerekmektedir. Çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimi açısından yüksek menfaati değerlendirilerek karar verilmelidir. Dosyada davalı anne açısından velayetin değiştirilmesine yol açabilecek ispatlanmış bir husus mevcut değildir. Tüm bu gerekçelerle, davacının velayet hususundaki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Davacı aynı zamanda istinaf dilekçesinde müşterek çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının yönünden de istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
GEREKÇE : Davanın konusu, velayetin kaldırılması talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK'nun 355.maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Tüm dosya kapsamı ve istinaf başvurusu birlikte değerlendirildiğinde; velayet kaldırılması davasına konu olan 13/04/2004 doğumlu çocuk T4 davalı babada olan velayetinin kaldırılmasına karar verildiği, ancak, karar tarihinden sonra istinaf aşamasında 13/04/2004 tarihi itibariyle çocuğun 18 yaşını bitirdiği ve reşit olduğu, bu haliyle velayet kaldırılması kararı yönünden istinaf başvurusunun konusuz kaldığı görülmekle, bu konudaki istinaf başvurusunun esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...İlgili raporda müşterek çocuğun babasını ve annesini çok sevdiğini, babasını sık sık görmek istediğini, fakat annesinin yanında çok mutlu olduğunu, annesi ile yaşamak istediğini ifade ettiği, velayet ve kişisel ilişki hakkının kurulmasında aslolanın küçüğün yararı ilkesi nazara alındığında küçüğün bakım, koruma, barınma, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması yönünde anne T3 psiko-sosyal, ahlaki, kültürel ve ekonomik düzeyinin yeterli olduğu, duygularını rahatlıkla ve net bir şekilde ifade eden Yiğit Efe'nin annesinin yanında mutlu olduğu ve yaşamak istediği ortaya konulmuştur. Alınan sosyal inceleme raporu ve dosya kapsamına göre küçüğün velayetinin annede kalmasının uygun olacağı, velayet değişikliğini gerektirir sebeplerin ispatlanmadığı..."gerekçesi ile; "Davacının velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakasının kaldırılması davalarının ayrı ayrı REDDİNE," karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar, 25.4.2007 tarihinde anlaşmalı olarak boşanmışlar, 20.05.2004 doğumlu müşterek çocuk ...'in velayeti davalı babaya verilmiştir. Boşanma kararının kesinleşmesinden yaklaşık üç ay sonra, davacı anne tarafından velayetin değiştirilmesi talepli bu dava açılmış ve 04.03.2008 tarihinde tedbiren velayet davacı anneye bırakılmıştır. Velayetin kullanılması tedbiren kendisine bırakılan davacı annenin, sürekli olarak çocuğun baba ile kişisel ilişkisini engellediği, bu yüzden iki kez ceza aldığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 07/10/2020 NUMARASI : 2020/109 ESAS 2020/368 KARAR DAVA KONUSU : Velayet (Velayetin Değiştirilmesi) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
Ancak, boşanma halinde mahkemece velayet kendisine verilen ana veya babanın ölmesi halinde velayet sağ kalan eşe kendiliğinden geçmez. Velayetin Aile Mahkemesince düzenlenmesi gerekir. Dosya kapsamından,vesayet altına alınması istenen küçük ...'ın baba ve annesinin, Ankara 6. Aile Mahkemesinin ilamı ile 25.05.2010 tarihinde boşandıkları, velayetin babaya verildiği ve babanın da 21,06.2010 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.Bu durumda uyuşmazlığın Ankara 11. Aile Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankara 11.Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 22.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....