Dava, velayetin kaldırılması/değiştirilmesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince verilen red kararına karşı davacı taraf süresinde istinaf talebinde bulunmuştur. Dava dosyası içeriğine ve dosyadaki yazılara, sosyal inceleme raporuna ve diğer delillerin değerlendirilmesine göre; ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, annenin velayet görevini ihmal ettiği ya da savsakladığı, velayetin kaldırılması/değiştirilmesi koşulları nın oluştuğunun ispatlanamadığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya verilmesinden sonra velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve sonradan ortaya çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayeti alan anne ya da babanın velayet hakkını gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan bir davadır. Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması aranır. Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açıkça düzenlenmiştir. TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183....
Buna göre, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Öte yandan, TMK'nın 335 ila 351. maddeleri arasında düzenlenen “velayet”e ilişkin hükümler kural olarak, kamu düzenine ilişkindir ve velayete ilişkin davalarda resen (kendiliğinden) araştırma ilkesi uygulandığından hâkim, tarafların isteği ile bağlı değildir. Velayetin değiştirilmesine yönelik istem incelenirken ebeveynlerin istek ve tercihlerinden ziyade çocuğun üstün yararı göz önünde tutulur. Hukuk Genel Kurulunun 14.06.2017 gün ve 2017/2- 1887 E., 2017/1196 K. sayılı kararında da velayet düzenlenmesinin kamu düzenine ilişkin olduğu, usuli kazanılmış hak ilkesinin istisnasını oluşturduğu benimsenerek aynı ilkeye vurgu yapılmıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "... davalı babanın fiili zorluklar ve küçüğün talebi nedeniyle küçüğü davacı ve eşine bırakmak durumunda kaldığı, çocuğu ile ilgisini ve iletişimini kesmediği, ihmal ve istismara ilişkin herhangi bir durumun söz konusu olmadığı, davalı babanın içinde bulunduğu zorunluluklar nedeniyle küçüğü davacı dedesine bırakmasının küçüğü terk ettiği ve fiilen velayet görevini kullanmaktan kaçındığı anlamına gelmediği, asıl olanın velayet olup, davalının yükümlülüklerini ağır şekilde savsaklayarak, çocuğuna yeterli ilgiyi göstermediği hususlarının sabit olmadığı anlaşılmakla, yerinde görülmeyen davanın reddine " karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı istinaf yasa yoluna başvurmamıştır. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı anneanne ve dede tarafından açılmış velayetin kaldırılması davasıdır....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili, süresinde verdiği istinaf dilekçesinde; velayet sahibi olan davalı annenin taşınmazların bir bir satarak çocuğun mallarını yönetmekte yeterli ve gerekli özeni göstermediğinin açık olduğunu, velayetin anneden alınmasını, bu nedenle mahkemece koruma tedbiri alınması gerekirken esasın kapatılacak şekilde davanın reddedilmesinin doğru olmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Dava; TMK.nun 360.maddsine dayanan çocuğun mallarının korunmasına ve velayetin kaldırılmasına ilişkindir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davacılar vekili, kararın tamamına karşı istinaf talebinde bulunmuştur. Dosya kapsamına göre; davacılar vekili, dava dilekçesinde; davalı annenin velayet hakkının kötüye kullandığından bahisle bu konuda karar verilmesini istemesine rağmen, ilk derece mahkemesince velayetin kaldırılması hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği görülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı dede tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dede; velayet sahibi annenin, çocuklarını bırakarak gittiğini ve çocuklara kendisinin baktığını iddia ederek, dava konusu çocukların annede olan velayetinin kaldırılarak kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir....
Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya verilmesinden sonra velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve sonradan ortaya çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayeti alan anne ya da babanın velayet hakkını gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan bir davadır. Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması aranır. Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açıkça düzenlenmiştir. TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayet Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı vasi (amca) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne ve eşi 27.01.2004 tarihinde boşanmışlardır. ... velayeti babada iken 01.12.2014 tarihinde babanın ölümü ile küçük velisiz kalmıştır. ... amcası davalı ..., ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.12.2014 tarihli kararı ile Türk Medeni Kanununun 404. maddesi gereğince vasi olarak atanmıştır. Davacı anne ise 27.02.2015 tarihinde iş bu davayı açmıştır. Davacının velayetin kendisine verilmesi isteği küçükle ilgili verilen vesayet kararının kaldırılması isteğini de kapsamaktadır. Vesayetin kaldırılması talebine bakmakla Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir....
İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, öncelikle TMK'nın 348. maddesi kapsamında velayetin kaldırılması, terditli olarak da torun ile babaanne arasında kişisel ilişki düzenlenmesi davasıdır. Davada velayetin babaanneye verilmesinin talep edilmiş olması, dava dilekçesinde yapılan açıklamalar karşısında önemli olmayıp, dava, çocuğun üstün yararına aykırı olduğu öğrenilen durumu hakime ihbar niteliğindedir. Bu durumda, ihbar edenin taraf sıfatına sahip olup olmadığına bakılmaz. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, resen araştırma ilkesi geçerlidir. Böyle bir durumda, aile hakiminin velayetin kaldırılması koşullarının bulunup bulunmadığını araştırması zorunludur. 2- Öte yandan, boşanma davasının henüz kesinleşmemiş olması sebebiyle resmi olarak annenin velayet hakkının bulunmadığı yönündeki değerlendirmede de isabet yoktur. Ana ve baba evli ise, evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar (TMK m.336/1)....
Ayrıca birleşen dava kabul edilirken TMK 348/son maddesinde yer alan"Kararda aksi belirtilmedikçe, velâyetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar."şekilde hüküm tess edilmiştir. Eğer mahkemece birleşen dava velayetin kaldırılması olarak nitelendirilmekte ise çocuğa kayyım atanması ,kayyımın davaya katılımının sağlanması,delil sunma imkanının tanınması ve sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekir.Eğer mahkemece birleşen dava velayetin değiştirilmesi davası olarak nitelendirilir ise bu halde de TMK 348/son maddesi sonuçlarını doğuracak şekilde velayetin kaldırılması şeklinde hüküm tesis edilmesi yerinde değildir....