Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Velayet sahibinin; sağlayacağı eğitim ile çocuğu istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlâk sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğurabileceği onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır....

Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir (TMK.md.348). Toplanan deliller yukarıda açıklanan şekilde bir durumun varlığına yeterli olmayıp, velayetin değiştirilmesine yol açar (TMK.md. 183,349,351/1). Öyle ise kanun hükmünün uygulanmasında hata yapılması bozmayı gerektirir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden duruşma yapılmasını gerektirmez. O halde kararın düzeltilerek onanması Hukuk Muhakemeleri Kanununun 370/2. maddesine uygun düşer. SONUÇ:Temyiz edilen kararın hüküm fıkrasından velayetin kaldırılmasına (nez'ine) ilişkin bölümlerin çıkartılmasına ve yerine "Türk Medeni Kanununun 183, 349, 351/1 maddeleri gereğince, müşterek çocuklardan 22.07.2000 doğumlu ...'...

    Dosyadaki belgelere, hali hazırdaki duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, idrak çağındaki çocukların dinlenmesi sonucu oluşturulan SİR raporunda velayetin anneden alınarak davacı babaya verilmesini gerektirir bir durumun bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin velayetin değişimi ile ilgili olarak verdiği kararında, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, müşterek çocukların yaşı itibari ile idrak çağında olup,anne yanında kalmak istediğini beyan ettiği, bilirkişi raporunda velayetin anne yanında kalmasının uygun olduğunun değerlendirildiği, raporun usul ve yasaya uygun olduğu, yeniden rapor alınmasını yahut rapora itibar edilmemesini gerektiren bir husus bulunmadığı, velayet düzenlemesinde aslolanın, çocukların üstün yararı olup, buna göre kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacı tarafın velayetin değişimine ilişkin olarak yaptığı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b.1 maddesi...

    Velayet altında bulunmayan çocuk vesayet altına alınır ise de aslolan velayet olup velayetin kendisine verilmesini isteyen sağ eşe velayet davası açma imkanı verilip bu davanın sonucuna göre karar verilmelidir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; Anne.... 26.03.2015 tarihli duruşmada çocuklardan....n kendi yanında, Yasin ile Yasemin'in babaannesi olan ...'ın yanında kaldıklarından,... velayetinin kendisine verilmesini, Yasin ile Yasemin'e ise babaannesi olan ...'ın vasi atanmasını istediğine göre, mahkemece velayetleri anneleri tarafından istenilmeyen ... ve Yasemin'e vasi atanması, ...yönünden de anneye aile mahkemesinde velayetin kendisine verilmesi için dava açması için süre verilip, sonucuna göre karar verilmesi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Davacı ...'...

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Küçük... 2005 doğumlu olup, evliliğin devamı sırasında babanın 20.03.2007 tarihinde ölümü ile çocuğun velayeti davalı anneye kalmıştır ( TMK m. 336/3). Davacı büyükbaba tarafından velayetin davalı anneden kaldırılması talebi ile açılan dava reddedilmiştir. Davada, velayet sahibi anne ile çocuk arasında menfaat çatışması vardır....

        DAVA TÜRÜ : Velayetin Kaldırılması KARAR DÜZELTME İSTEYEN :Davalılardan ... Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 18.11.2015 gün ve 20687 - 21674 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir. Velayetin kaldırılması talep edilen küçük ...'nın anne ve babası boşanmış, boşanma kararı ile velayeti anneye verilmiş, davacı anneanne tarafından davalılar aleyhine velayetin kaldırılması için bu dava açılmıştır....

          Evlilik birliği boşanma ile değil ölümle sona erdiğine göre, bu durumda velayet kendiliğinden yasa gereği tek başına babaya kalmıştır. Babanın velayetinin kaldırıldığına ilişkin bir mahkeme hükmü bulunmamaktadır. O halde, Türk Medeni Kanununun 336/3. maddesi gereğince velayet kendisinde bulunan davacı babanın, velayetin kendisine verilmesine yönelik dava açmakta hukuki yararı yoktur. Davanın hukuki yarar yokluğundan (HMK md.114/1,h) usulden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi doğru değildir. Ancak ret hükmü sonucu itibariyle doğru olduğundan, hükmün gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....

            Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm 05.06.2015 tarihli velayetin tevdi edilmesine ilişkin asıl karar ile müdahillik isteğinin reddine ilişkin 15.06.2015 tarihli ek karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayet davaları kamu düzenine ilişkin olup, velayet düzenlemesiyle alakalı olan herkes tarafından açılabilir. Açılmış olan davaya katılabilir, usulünce verilmiş müdahillik kararı bulunmasa dahi o kararı temyiz edebilir. Açıklanan sebeple, 15.06.2015 tarihli müdahale isteğinin reddine yönelik usul ve yasaya aykırı ek kararın kaldırılması ile 05.06.2015 tarihli esas karara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine karar verilmiştir. Toplanan delillerden; 26.09.2014 tarihli kesinleşmiş boşanma kararı ile küçü....n velayeti annesi ..... verilmiş, anne 02.05.2015 tarihinde ölmüştür....

              un velayet hakkı kaldırılmış, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.02.2013 tarih 2012/1043 esas, 2013/431 karar sayılı ilamı ile de küçüğe dayısı ... vasi olarak atanmıştır. Küçüğün babası ... Aile Mahkemesine hitaben yazdığı dilekçe ile küçüğün velayet hakkının dayısından alınarak kendisine verilmesini talep etmiştir. ... Aile Mahkemesince davacının vesayetin kaldırılmasına ilişkin talebinin tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesine karar verilmiş, tefrikten sonra da vesayete ilişkin karar usulüne uygun biçimde kaldırılmadan, velayetin tevdiine ilişkin dava incelenemeyeceğinden küçük üzerindeki vesayetin kaldırılması konusunda görevsizlik kararı verilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesince de velayet kavramının daha ehemmiyetli olduğundan ve velayete ilişkin karar verilmeden vesayetin kaldırılamayacağından bahisle yetkisizlik kararı verilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 472. maddesine göre vesayet, yetkili vesayet makamının kararıyla sona erer....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Küçük Cansu, 11.08.1998 doğumlu olup, annesi 05.11.2004 tarihinde ölmüş, velayet annenin ölümü üzerine kanunen babaya kalmıştır. Dava, üçüncü kişinin ihbarı üzerine babaya karşı yürütülmüş, velayetin babadan kaldırılmasına karar verilmiştir. Dava sırasında çocuk bir şahıs veya kurum aracılığıyla temsil edilmemiştir. Velayete sahip babanın menfaati ile çocuğun menfaatinin çatıştığı gözetilerek, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin......

                  UYAP Entegrasyonu