Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçeriidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Mahkemece, velayet konusunda görüşlerine başvurulan ortak çocuklardan 10.07.2009 doğumlu ...., beyanının alındığı 18.03.2016 tarihinde yaşı itibariyle yeterli idrake sahip değildir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların 09.09.2014 tarihinde kesinleşen ilamla anlaşmalı olarak (TMK m. 166/3) boşandıkları, ortak çocukların velayetinin davalı anneye bırakıldığı, eldeki davanın 23.02.2015 tarihinde açıldığı ve çocukların anne ile birlikte yaşadıkları anlaşılmaktadır. Çocukların anne yanında yaşadıkları süre boyunca velayetin değiştirilmesini gerektirecek bir durumun varlığı ve annenin velayet görevini kötüye kullandığı veya savsakladığı kanıtlanamamıştır....
Eldeki dosyada velayete ilişkin sosyal inceleme raporu alındığı, alınan raporda müşterek çocuğun ısrarla velayetinin babaya verilmesini istediğini söylediği ve velayetin babaya verilmesinin çocuğun yararına olacağının belirtildiği görülmekle, mahkemece davalıda bulunan müşterek çocuğun velayet hakkının kaldırılarak, baba verilmesi ve anne ile şahsi ilişki düzenlenmesi hususu yerindedir. Yukarıda belirtilen sebeplerle mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1 bendi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Velayet ve kişisel ilişki düzenlemesine ilişkin karardan önce psikolog, pedagog ve ya sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlar tarafından her iki tarafın yaşadığı ortamda ayrı ayrı inceleme yapılması, taraflarla ve çocukla görüşmek suretiyle velayet ve şahsi ilişki düzenlenip düzenlenmeyeceği, şahsi ilişkinin süresi konusunda ayrıntılı rapor alınması gerekli iken bu hususta rapor alınmadan karar verildiği görülmüştür. İstinaf incelemesinin yapılabilmesi için tarafların tüm talepleri hakkında delillerin değerlendirildiğini gösterir biçimde usulüne uygun toplanmış delillerin dosyada bulunması zorunludur. Kabule göre de; hafta sonları için düzenlenen kişisel ilişkinin neden yatısız olarak düzenlendiği de açıklanmaksızın yatısız kişisel ilişki düzenlenmesi doğru bulunmamıştır....
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK m. 182/1- 2). Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar (TMK m. 335). Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir. Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir (TMK m.336). Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir....
Velayetin anne babaya birlikte verilmesi Türk Hukuk tatbikatına uygun olmadığından küçüğün velayet hakkının boş bırakıldığı dolayısıyla yabancı mahkeme kararının velayette ilişkin hükmünün tenfiz edilmediği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamından yabancı mahkeme kararı ğereğince küçüğün velayet hakkının anne ve baba tarafından birlikte yürütüldüğü, bu düzenlemenin Türk Hukuk tatbikatına aykırı olması velayete ilişkin yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmemiş olması nedeniyle velayetin boş bırakıldığı anlaşıldığından davanın 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine dair Kanun'un 6/2-c maddesi ile geçici 2.maddesine göre ... Asliye (Aile)Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22.maddeleri gereğince ... Asliye (Aile) Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 28/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı dava dilekçesi ile; velayetin değiştirilmesini talep etmiş, 16.11.2015 tarihli duruşmada ise velayet değişikliği yanında kişisel ilişkinin artırılması talebi yönünden davasını terditli olarak ıslah ettiğini belirtmiştir. Davacının kişisel ilişkinin artırılması talebi de bulunduğu halde bu talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Velayet Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Kısa kararda velayetin babadan kaldırılmasına karar verildiği halde gerekçeli kararda velayetin değiştirilmesine karar verilerek çelişki meydana getirilmiştir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 38l/2 maddesi uyarınca kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlışta olsa, buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Tefhim edilen kararla gerekçeli karardaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur....
Aynı kanunun 348.maddesi gereği ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi, çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması hallerinde velayetin kaldırılmasına karar verilir ve velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılsa çocuğa bir vasi atanır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 226' ncı maddesinde; "Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir. Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir" hükmü mevcuttur. Aynı kanunun 404. maddesinde de velayet altında bulunmayan küçüklerin vesayet altına alınacağı düzenlenmiştir....
Velayetin değiştirilmesine ilişkin bir dava da söz konusu değildir. Ayrıca velayetin babada olmasının çocuklar ... ve ... yönünden olumsuzluk içeren bir durum yaratacağı iddiası da bulunmamaktadır. Mahkemece boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocukların velayeti konusunda karar verebilir (TMK m.336). Asıl dava konusuz kaldığına göre mahkemece velayetin düzenlenmemesinde bir isabetsizlik yoktur. Sayın çoğunluğun velayet konusunda eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru olmadığına yönelik bozma sebebine katılmıyor, bozma ilamında belirtilen araştırmanın ancak velayetin değiştirilmesi davasında değerlendirilebileceğinden hükmün velayet yönünden onanması gerektiği görüşündeyiz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm ilgili ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: ... İlçe Nüfus Müdürlüğü tarafından ... ve ...'in boşanma kararından sonra nüfusa tescil edilen 07.09.2004 doğumlu ...'in velayeti hakkında karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece duruşma yapılmaksızın dosya üzerinden velayetin davalılardan anne ...'e bırakılmasına karar verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382/2-b-l 3. maddesine göre velayetle ilgili davalar bir "çekişmesiz yargı" işidir. Çekişmesiz yargı işlerinde kural olarak "basit yargılama usulü" uygulanır (HMK. rn. 385/1.)....